genel

Bağışıklığı güçlendiren besinler nelerdir? Hangi besinde hangi vitamin bulunuyor?

Abone Ol

Corona virüs tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Salgın hastalıklar kadar, bu hastalıklarla ilgili yanlış bilgiler de, çok hızlı yayılıyor. Rivayetler yerine gerçek bilgilerle hareket ederek, koronavirüs veya bir başka viral/bakteriyel salgın fark etmeksizin doğru şekilde önlem alabiliriz. Koronavirüste bağışıklık sistemimizin virüse verdiği tepkiler sonucu, hastalığın kişinin hayatının tehdit edecek noktaya gelmesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bağışıklık sistemimizi ne kadar güçlü tutabilirsek; koronavirüs veya bir başka virüs fark etmez, vücudumuzun savaş gücü o kadar yüksek olmaktadır. Vitaminler, vücut hücrelerinin kendini yenileyebilmesi, büyüyüp gelişebilmesi ve enerji üretebilmesi için elzem organik bileşiklerdir. İnsan vücudunda sentezlenemeyen, sentezlense bile yetersiz olan vitaminler, dışarıdan besinlerle ya da takviye ilaçlarla desteklenmelidir. Peki hangi besinlerde hangi vitamin bulunur? Uzm. Dyt. Sinem Usuk konu hakkında bilgiler verdi.

Corona virüs tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Salgın hastalıklar kadar, bu hastalıklarla ilgili yanlış bilgiler de, çok hızlı yayılıyor. Rivayetler yerine gerçek bilgilerle hareket ederek, koronavirüs veya bir başka viral/bakteriyel salgın fark etmeksizin doğru şekilde önlem alabiliriz. Koronavirüste bağışıklık sistemimizin virüse verdiği tepkiler sonucu, hastalığın kişinin hayatının tehdit edecek noktaya gelmesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bağışıklık sistemimizi ne kadar güçlü tutabilirsek; koronavirüs veya bir başka virüs fark etmez, vücudumuzun savaş gücü o kadar yüksek olmaktadır. Vitaminler, vücut hücrelerinin kendini yenileyebilmesi, büyüyüp gelişebilmesi ve enerji üretebilmesi için elzem organik bileşiklerdir. İnsan vücudunda sentezlenemeyen, sentezlense bile yetersiz olan vitaminler, dışarıdan besinlerle ya da takviye ilaçlarla desteklenmelidir. Peki hangi besinlerde hangi vitamin bulunur? Uzm. Dyt. Sinem Usuk konu hakkında bilgiler verdi.

MUCİZEVİ TEK BİR BESİN YOKTUR Bağışıklık sistemimizi ayakta tutarak, salgın hastalıklardan korunmanın en önemli yollarından biri ise şüphesiz "besin"lerden geçiyor. Tek bir besinin ise; koronavirüs veya bir başka hastalık üzerinde mucizevi iyileştirici etkisinin olmadığının altını çizmekte fayda vardır. Her bir besinin, kendine özgü besleyiciliği mevcut ve ne kadar çeşitli beslenirsek bu besin öğelerini vücudumuza o kadar zengin bir şekilde sunacak, hastalılardan korunma kalkanımızı, yani bağışıklığımızı o kadar güçlü tutacağız.

A, C, E VİTAMİNLERİ İLE ÇİNKO MİNERALİ ÖNE ÇIKIYOR Besin öğelerini, besinlerin içerisine saklanmış esas süper kahramanlar olarak düşünebiliriz. Bağışıklık sistemi söz konusu olduğunda ön plana çıkan öğeler ise A, C, E vitaminleri ile çinko minerali oluyor. Omega-3 yağ asitleri de yine immün sistemin en güçlü destek kuvvetlerinden biridir. Mevsime uygun beslenerek aslında bu saydığımız tüm besin öğelerini, kolaylıkla bağışıklık sistemimize sunabiliyoruz. Sebze ve meyve tezgahlarında kışın hakim olan koyu yeşil yapraklı sebzeler, parlak turuncu renkler boşa değil, havalar soğudukça yağlanan leziz balıklar da... Hepsi tam da; bu besinlerin içerdiği vitamin ve minerallere olan ihtiyacımızın arttığı dönemlerde, beslenmemize dahil olmak üzere hazırlar!

GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNDE BUNLARA DİKKAT! A vitamini, özellikle solunum sistemi yolu enfeksiyonlarından koruyucu rolüyle etkisi kesin olarak kanıtlanmış bir vitamindir. Besinlerle günlük ihtiyacımızı, çok rahat karşılayabilmekteyiz. Hayvansal kaynakları arasında karaciğer, yumurta, süt ve tereyağı yer alırken bitkisel olarak ise özellikle, koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı vb) ile turuncu renkli (havuç, kış kabağı vb.) sebzeleri tüketeceğiniz bir diyetin; A vitamini ihtiyacınız konusunda yeterli olacağına emin olabilirsiniz. Etrafınızda soğuk algınlığı geçiren insan sayısının artmasını takiben yeşil, sarı ve turuncu renklerin de beslenmenizdeki hakimiyetinin artması gerektiğini unutmayınız. A vitamini karaciğerde depolanabildiğinden, besin takviyesi olarak bilinçsiz tüketilmesi de zehirlenmelere yol açabilir.

"2 MANDALİNA GÜNLÜK C VİTAMİNİ İHTİYACINI KARŞILAYABİLİR" En temel koruyucularımızdan olan C vitaminini, suda eriyen ve vücudumuzda depolanamayan bir vitamin olduğu için günlük olarak almamız gerekiyor. Beslenmedeki C vitamini deposu gıdalarımız ise; taze sebze ve meyveler. Hayvansal besinler bu noktada C vitamini açısından oldukça zayıf, hatta birçoğunda neredeyse hiç C vitamini bulunmuyor. Yetişkin bir bireyin günlük ortalama 90 mg C vitamini alması gerekiyor.

Bu teorik bilgiyi pratiğe dökecek olursak; 2 küçük boy mandalina 85 mg, 1 orta boy portakal 115 mg, 1 adet kivi 75 mg, 3 sivri biber 110 mg C vitamini içeriyor. Yani sabah kahvaltıda 3 adet yeşil biber ve gün içinde 2 adet mandalina tüketerek, günlük C vitamini ihtiyacımızın üstüne dahi çıkabiliyoruz. Bu nedenle salgınlar başladı diye eller hemen C vitamini preparatlarına değil, C vitamini zengini sebze ve meyvelere gitmeli.

Emziren annelerin C vitamini ihtiyacı, emzirmeyen yetişkin bireylere göre daha yüksek olduğundan bu dönemdeki kadınların C vitamini alımını daha yüksek tutmalarında fayda var. Yoğun stresli bireylerde, alkol ve sigara tüketenlerde, ateşli ve viral hastalıklarda, antibiyotik ve ağrı kesici kullanımı olan kişilerde de günlük C vitamini ihtiyacı daha yüksek oluyor.

ÇİNKO DAHA HIZLI TOPARLANMANIZI SAĞLAR! Çinko güçlü bir antioksidan mineraldir. Dolayısıyla bağışıklık sisteminin güçlenmesinde veya güçsüz düşüp hastalandığımızda daha hızlı toparlanmamızda önemli rol oynar. Bu yüzden de bizler, birçok multivitaminin içerisinde hatta bazen sadece C vitaminiyle kombine olarak çinkoyu görmekteyiz. Besinsel çinko kaynaklarına baktığımızda ise özellikle hayvansal besinler, kırmızı et başta olmak üzere iyi birer çinko kaynağı. Bununla birlikte yağlı tohumlar (özellikle kabak çekirdeği), koyu yeşil yapraklı sebzeler de çinko açısından bizi desteklemektedir.

SU TÜKETİMİ VE UYKU BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN OLMAZSA OLMAZI! Yeterli su tüketimi, bağışıklık sistemi elemanlarının sorunsuz çalışması için çok değerli. Havaların soğuk olduğu zamanlarda ise, su tüketimimiz artması gerekirken ne yazık ki azalıyor. Ancak özellikle enfeksiyon durumlarında su tüketiminin ekstra özenli bir şekilde arttırılması gerekmekte. Kronik yorgunluk da hastalık riskini arttıran faktörlerden biridir. Beslenmenize gösterdiğiniz özeni günlük uyku düzeniniz için de göstermeniz sistemin tüm çarklarının doğru çalışması için gerekli.

"BİLİNÇSİZ YAPILAN DİYETLER BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DÜŞÜRÜR" Bilinçsizce uygulanan, yeterli ve dengeli olmayan beslenme programları, özellikle çok düşük kalorili şok diyetler; metabolizmayı her anlamda hırpalar ve sizi hastalıklara açık konuma getirir. Özellikle; düşük kalorili diyetler, kişilerde yeterli besin öğesi desteğini sağlamadığından bağışıklık sistemini zayıflatır. Kilo vermek için bir diyet sürecinde de olsanız almanız gereken zorunlu besin öğeleri vardır. Kısa vadede hızla kilo vermek amaçlanarak gereksiz besin kısıtlamaları yapılan diyetlerde arka planda bağışıklık sisteminizi zayıflattığınızı unutmayınız.

"DOĞAL ANTİOKSİDANLAR İÇİN RENGARENK BESLENİN" Besinlere gökkuşağının renklerini veren maddelerin tamamı vücudumuz için antioksidan, anti-inflamatuvar, anti-bakteriyel, anti-viral bileşikler sağlar. Gün boyu kırmızı, mor, sarı-turuncu, yeşil, beyaz, kahverengi-ten rengi besinleri tüketiyorsanız vücudunuza yeterli besin desteğini veriyorsunuz demektir. Besin öğesi ihtiyaçlarınızı multivitaminler yerine, gerçek besinlerden almalısınız. Bir hap ile yutulan C vitamini yerine, 2 adet mandalina tüketirseniz bu sayede; sadece C vitamini almaz, bu vitaminle ortak çalışarak vücuttaki etkisini artıracak birçok maddeyi de almış olursunuz. Günde en az 5 porsiyon, farklı renklerde seçeceğiniz sebze ve meyve tüketmek her gün bağışıklığınızı güçlü tutmak adına en temel hedefiniz olmalı.

Bağışıklı sistemimizi güçlendirmenin en önemli yolu besinlerden geçiyor. Besinler içerdikleri vitamin ve mineraller sayesinde vücut direncimizi artırıyor. Vitamin eksikliği durumunda da bağışıklık sistemi ciddi zarar görüyor. İşte vitamin eksikliğinde ortaya çıkan durumlar ve hangi besinde hangi vitamin bulunduğuna dair detaylı bilgiler...

A VİTAMİNİ Eksikliğinin belirtileri: A vitamini karaciğerde depolandığı için yetersiz alındığında önce karaciğerdeki depolar azalıyor, ardından kanda miktarı düşüyor. A vitaminin eksikliğinde sıklıkla görme ile ilgili problemler ortaya çıkıyor. Gece körlüğü, gözün parlaklığını yitirerek aşırı kuruması, gözyaşının yetersiz salgılanması bu sorunlardan bazıları...

Ayrıca A vitamini bağışıklık sisteminde de görev aldığı için eksikliğinde halsizlik ortaya çıkabiliyor ve enfeksiyon riski artabiliyor. Uzayan A vitamini eksikliği ise vücutta geri dönüşü olmayan sağlık sorunlarına neden olabiliyor. KAYNAKLARI: Karaciğer, yumurta sarısı, tereyağı gibi hayvansal besinler; koyu yeşil yapraklı, sarı ve turuncu renkli sebzelerde bulunuyor.

KAYNAKLARI: Karaciğer, yumurta sarısı, tereyağı gibi hayvansal besinler; koyu yeşil yapraklı, sarı ve turuncu renkli sebzelerde bulunuyor.Günde 5 porsiyon sebze ve meyve yemek A vitaminini yeterli miktarda almaya yardımcı oluyor.

Günde 5 porsiyon sebze ve meyve yemek A vitaminini yeterli miktarda almaya yardımcı oluyor.

Gereğinden fazla alınırsa karaciğerde büyüme, ciltte pul pul dökülme, sinir sisteminde bozukluklar, avuç içinde ve ayak tabanlarında renk değişimi, mide bulantısı gibi sonuçlar görülebiliyor.

EMİLİMİNİ ARTIRMAK İÇİN: A vitamini yağda çözünen ve yağ aracılığı ile taşınan bir vitamin olduğundan emilim için diyetle alınan yağ miktarı son derece önemli.

Eğer yağın sindirimi için pankreastan salgılanan pankreatik enzimler ve safra asidinde herhangi bir problem yoksa diyetle alınan A vitamininin emilim oranı yüzde 80-90'ı buluyor.

Bununla birlikte çinko ve E vitamini eksikliği A vitamini metabolizmasını bozabiliyor çünkü bu iki besin A vitaminin emilim, taşınma ve hareketlerinde önemli bir rol oynuyor.

FOLİK ASİT Eksikliğinin belirtileri: Folik Asit azaldığında kan hücrelerinin olgunlaşma süreci bozuluyor. Aynı zamanda hamilelikte vücut için önemli yüzde 50 artış gösteriyor.

Eksikliğinde; anne karnındaki bebekte "nöral tüp" adı verilen ve yapı beyin dokusundan başlayıp, boylu boyunca omuriliği de içine alarak aşağı doğru uzanan yapıda sorun olabiliyor.

Ayrıca halsizlik, aşırı huzursuzluk, gelişme geriliği, infeksiyon hastalıklarına karşı direnç düşüklüğü de görülebiliyor.

KAYNAKLARI: Karaciğer ve koyu yeşil yapraklı sebzeler temek kaynakları. Ayrıca enginar, brokoli, pancar, bamya, maya ve kuru baklagiller da folik asitin doğal kaynakları arasında yer alıyor.

EMİLİMİNİ ARTIRMAK İÇİN: Folik asit yüksek ısıya duyarlıdır. Bu nedenle bu vitaminden en verimli şekilde faydalanabilmek için özellikle sebzeleri çok yüksek ısıda ve uzun süre pişirmemek gerekiyor.

B12 VİTAMİNİ Eksikliğinin belirtileri: B12 eksikliğinde ortaya çıkan belirtiler başka pek çok rahatsızlıkta da görülebildiğinden, bu belirtilerin vitamin eksikliğinden kaynaklandığını hemen anlamak mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle genellikle teşhisi doğrulamak için kan testi gerekiyor.

B12 vitamini eksikliği; beyin ve sinir sisteminde, özellikle ağır ve geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabiliyor.

Ayrıca kansızlık, dilin şişmesi veya iltihaplanması, cildin sararması veya solması, kol ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanma, halsizlik, unutkanlık, hafıza kaybı ve dikkat dağınıklığı gibi şikayetlerle de belirti verebiliyor.

KAYNAKLARI: Et, süt ürünleri, balık, kabuklu deniz ürünleri gibi hayvansal gıdalar B12 açısından en zengin besinler arasında yer alıyor.

EMİLİMİNİ ARTIRMAK İÇİN: Gıdalardan yeterli miktarda B12 vitamini alınsa bile alkol ve sigara kullanımı, doğum kontrol hapları ve bazı ilaçların kullanımı B12 vitaminin emilimini azaltabiliyor.

Bu vitamini vücutta en verimli şekilde kullanmak için sağlıklı beslenmek ve doktor kontrolü dışında ilaç kullanmaktan kaçınmak gerekiyor.

C VİTAMİNİ Eksikliğinin belirtileri: Eksikliğinde diş eti kanamaları, eklemlerde şişme, anemi, demir emiliminin azalması gibi şikayetler görülüyor.

KAYNAKLARI: Turunçgiller, kuşburnu, kivi, çilek, brokoli, kırmızı ve yeşilbiber, kavun, yeşil yapraklı sebzeler, domates, karnabahar ve patates C vitamini açısından en zengin besinler arasında.

Kışın günlük tüketilmesi gereken 2-3 adet meyveyi C vitamini yüksek olan portakal, mandalina gibi turunçgillerden tercih etmek özellikle bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor.

EMİLİMİNİ ARTIRMAK İÇİN: C vitamini ısıya ve ışığa karşı oldukça duyarlı bir vitamin. Bu nedenle sebzelerin serin bir yerde saklanması C vitamini kaybının azalmasına yardımcı oluyor.

Ancak besinleri dondurmak ya da donma noktasına yakın ısılarda saklamak da yine vitamin kayıplarına yol açabiliyor. Besinleri ince doğramak, dilimlemek ya da kıymak da yiyeceklerdeki C vitamini kaybını önemli ölçüde artırıyor. Çünkü sebze ve meyvenin büyük bir yüzeyi havayla, ışıkla veya kaynatılırsa suyla karşı karşıya kalıyor.

Bu teması mümkün olduğunca azaltmak için meyve ve sebzelere metal değdirmemek, el ile koparıp fazla bekletmeden tüketmek gerekiyor. Ayrıca meyvelerin kabuklarının soymak da vitamin kayıplarına yol açıyor. Tüm bunlarla birlikte sigara kullanımı, ağır stres ve travma da C vitamini seviyelerini düşürebiliyor.

D VİTAMİNİ Eksikliğinin belirtileri: D vitamini eksikliğinde öncelikli olarak kemik dokusu etkileniyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, diyabetin ortaya çıkması ve D vitamini arasında da önemli bir ilişki olduğu gösteriyor.

Bunun dışında; prostat, meme kanseri, Romatoid Artrit ve MS gibi otoimmün hastalıkların (bağışıklık sistemi hastalıkları) görülme oranı da D vitamini eksikliği ile artabiliyor.

KAYNAKLARI: Besinlerde limitli olarak bulunan D vitamininin en iyi kaynakları; balık yağı, karaciğer, yumurta sarısı, süt, yosun ve mantar..

D vitamini fazla alındığında ise kanda kalsiyumun aşırı yükselmesine neden olabiliyor. Bu da sanılanın aksine osteoporozu engellemediği gibi ilerlemesine bile yol açabiliyor

EMİLİMİNİ ARTIRMAK İÇİN: D vitaminin öncüsü insan vücudunda sentezleniyor ve deride güneş ışığının etkisiyle aktif hale geliyor.

Ancak güneş ışığının yetersiz olduğu ülkelerde ve kapalı ofis hayatının daha çok görüldüğü büyük şehirlerde D vitamini gerekli şekilde aktif hale gelemediği için mutlaka besin desteği gerekiyor.

Güneş ışığının vücutta tam olarak etkili olabilmesi için vücutta herhangi bir koruyucu krem olmaması gerekiyor. Haftada en az 2 gün 5 dakika ile yarım saat arasında yüz, kollar ve bacaklar açıkta olacak şekilde güneş ışığında kalmak gerekiyor.

İdrarla atılan vitaminler daha çabuk tükeniyor.Vitamin eksikliğinin vitamine göre değişkenlik gösterdiğini belirten Dyt. Ayça Kaplan, "A,D,E,K vitaminleri yağda çözümlüyor.

Yani bu vitaminler emilim sırasında diyet yoluyla alınan yağları kullanıyorlar ve karaciğer ile yağ dokusunda önemli miktarlarda depolanıyorlar. Bu nedenle bu vitaminlerin eksikliklerine çok sık rastlanmıyor ve eksikliğinde meydana gelen hastalıklar kendini çok geç gösterebiliyor.

Ancak B ve C vitaminleri suda çözünen ve fazlası idrar ile vücuttan dışarı atılan vitaminler. Bu da eksikliklerinin çok daha çabuk ortaya çıkmasına neden oluyor" diyor.

Bazı yapılan araştırmalarda E vitamini doğurganlığı artırmak için de vücutta bulunması gereken öneli bir vitamindir. İçerdiği güçlü antioksidan maddeler sayesinde organları yanı sıra cilt içinde önemli bir kaynaktır. Özellikle hücrelerin yenilenmesi için E vitaminine ihtiyaç duyulur. Yapılan araştırmalarda her 4 kişiden birinde bu eksiklik yaşanır. Metabolik sorunlarla belirti gösteren bu eksiklik için detaylı tetkikler gereklidir. Bu eksikliğin etkileyeceği durum sağlık açısından önemli olduğundan takviyeler uzman kontrolünde olmalıdır.

E VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR? - Beyin sağlığını koruyarak unutkanlık ya da genel hafıza problemlerinin yaşanmasını engeller. - A, K, demir ve selenyum gibi vitaminlerin depolanmasında yardımcı olur. - Vücuda giren yağları kontrol ederek damar tıkanıklığını önler. Bunun yanı sıra kötü kolesterol oluşumunu ve kap hastalıklarının riskini düşürür. - Serbest radikalleri azaltarak organların hücrelerini ve bağışıklığı kuvvetlendirerek kansere karşı kalkan oluşturur. - Kronik hastalıkların semptomlarını azaltır.

E VİTAMİNİ EKSİKLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR? - Hastalıklara çabuk yakalanma ve hastalık sürelerinin uzaması - Beyinin sinirsel uyarıları almadığından denge problemlerinin yaşanması - Kulak uğultulması ve çınlaması - Cilt yüzeyinde ciddi hasarlar ortaya çıkması ve uzun süre iyileşmemesi

- Yorgunluk vücutta halsizlik buna bağlı kemik ve eklemlerde şiddetli ağrılar - Yeme bozukluğu ve sindirim problemlerine bağlı rahatsızlıkların artması - Topukların, el içinin, dirsek ve dizlerde çabuk kuruma - Göz içerisinde azalan vitamin net görme gibi durumların yaşanmasını sağlar.

GÜNLÜK E VİTAMİNİ NE KADAR OLMALIDIR? -14 yaş ve üzeri 15 milli gram -Hamile olanların 15 milli gram doğum yapanların ise 19 milli gram -Yetişkinlerin ise ortama gün içerisinde 15 - 20 miligram arası E vitamini almalıdır.

E VİTAMİNİ BAKIMINDAN ZENGİN OLAN BESİNLER -1 su bardağı ayçiçeği günlük E vitaminin yüzde 80'ini karşılar.

-Günlük tüketilen 1 fincan çiğ badem ve çiğ fındık E vitaminin yüzde 85'ini karşılar.

-Bir avokado yüzde 20'sini karşılar.

-Bir adet kivi yüzde 25'ini karşılar.

-Bir tabak pişirilmiş ıspanak yüzde 45'ini karşılar.

-Bir parça mango yüzde 25'ini karşılar.

-Bir tabak kaynatılmış brokoli yüzde 40'ını karşılar

-Günde ortalama tüketilen 5 orta boy domates ise günlük E vitaminin yüze 100'ünü karşılar.