Üniversite yıllarımda Fetorist Başı hakkında henüz onların içine yeni girmiş bir türlü yakasını kurtaramamış, ve korkarım ki eşi ile birlikte bu açığa almalar sırasında açığa alınmış bir sınıf arkadaşıma “ bu hoca CİA ajanı olmasın dediğimde çok kızmış uzun bir süre benimle konuşmamıştı.

O dönemlerde öğrenci evlerinde parlak lise öğrencilerini eğitirler, namaz vakitleri geldiğinde onlar farketmesin diye namazlarını kazaya bırakmakta beis görmezlerdi. Bu bize çok şaşırtıcı gelirdi. Kripto yaşamın en başı ve girişi orasıymış anladık.

Bir zamanlar koltuğunun altında ZAMAN gazetesi taşımak ayrıcalık, makamı var ise masasında bulundurmak bir paye idi. Oysa ki  masasında AKİT , MİLLİ GAZETE varsa zinhar uzaklaşılır ve selam dahi verilmezdi.

Onlardan olmayanlar ile dost meclislerinde  BAŞYILAN ABD ye sığındıktan sonra dönüşünde Humeynivari bir darbe ile geleceği konuşulur, aramızdaki bazı iyiniyetli arkadaşlarımız ASKER in buna izin vermeyeceği tek sağlam yapı olarak onların kaldığını söylerdi. 1989 yılında yapılan askeri sınavda soruları (Ç)aldığını söyleyen BAŞYAVER sözüyle aslında TSK nın çoktan ısıtılıp pişirildiğini , Rahmetli Muhsin Başkan’ın deyimiyle tarlarının çoktan sürüldüğünü şimdiden görebiliyoruz.

Evet Rahmetli Muhsin Başkanı da Rahmetli Mahmud ESAD COŞAN ( RHA)’i de infaz edenlerin aynı mihrak olduğu pek yakında ayan beyan ortaya çıkacaktır. Gelelim 50 yıldır sürdükleri tarlanın ekilip biçilmesi ve hasat günü olan 15 Temmuz ile ilgili bakışımıza ;

Tam 50 sene beklenen gün için dünya ve ahiretlerini feda ettiler. Ne oldukları gibi göründüler ne göründükleri gibi oldular; Çift kişilikli şizofren, her an takip edilme zannıyla paranoyak bir hayat yaşadılar, mahrem hizmette; o beklenen gün için. Rabbimiz namaz kıl diyordu kılmadılar beklenen gün için; Rabbimiz oruç tut diyordu tutmadılar beklenen gün için; Rabbimiz içki içme diyordu içtiler beklenen gün için; Rabbimiz tesettüre gir diyordu girmediler beklenen gün için. Sonra beklenen gün geldi; namaz kılanların, oruç tutanların, haramdan kaçanların, tesettürlülerin tepesine bomba olup patladılar kurşun olup yağdılar tank paletlerinde ezdiler, Allah Allah diye karşılarına çıkan abdestinden başka hiç bir silahı olmayanları. Öyle ki ; O katlettikleri insanların çoğu gazete ve dergilerinin abonesi okul ve dershanelerinin müşterisi olup; zekatlarını, kurbanlarını, hayırlarını hatta kendi çocuklarını bile onlara vermişti senelerce, namaz için, oruç için haram ve helallere uymak için. Şimdi hep beraber bir günü daha bekliyoruz gidenlerle ve kalanlarla, maktüllerle ve katillerle, zalimlerle ve mazlumlarla : O büyük hesap gününü!

Kandırılmış uyutulmuş zehirlenmiş kitlelerin bu kendini MEHDİ sanan şarlatan ve Nureddin Coşan Hocaefendi’nin deyimi ile “Maneviyat bahçemize dadanmış domuz sürülerini, sırtlanları, hain köpekleri, kurnaz tilkileri, leş kargalarını, kanımızı, canımızı, değerlerimizi, zenginliklerimizi emmeğe yeltenen sülükleri, asalakları… şimdi bunca yapılan cinnet ve cinayet komplo ve planlara rağmen savunma ferasetsizliği ve ihanetine devam eden alnı secdeye giden ahmaklara Allah’tan hidayet dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Yine Muharrem Nureddin COŞAN Hocaefendi’ nin dilinden bir dilekle bitirelim yazımızı

       Birleşsin güçler def etsin akbabaları, şanımız yürüsün cihanda.

       Sefillere uşak olmayalım.

       Çünkü, kuluyuz , kölesiyiz,

       Razı olsun alemlerin Efendisi bizden.