Şeyh Edebali'nin, "Evladım,

İnsan kulağından zehirlenir.

Her duyduğuna inanma!"  tavsiyesinin bugünlerde ne kadar da yerinde uyarılar olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Ekonomik sıkıntılar bir taraftan,  kamu çalışanlarını birbirine düşüren algısı ile gerçeği örtüşmeyen "ekonomik iyileştirme" haberleri diğer taraftan yük olmaya devam ediyor.

Teşhis edilen her hastalığın tedavi reçetesinde,  önerilen ilacın yan etkilerinin olacağı tecrübe ile sabittir.Parlamenter sistemin kronikleşmiş sorunlarını çözmek ve daha yönetilebilir bir ülke inşa etmek için planlanan cumhurbaşkanlığı sisteminin de düzeltilmesi icap eden-deyim yerindeyse- "yan etkileri" bağlamında öne çıkan bariz hususlardan birisi de "sırtında küfe olmayan", siyasetin sorumluluğundan uzak, bürokrat bakanların yüküdür.

Milletin canını emanet ettiği doktorları, hesapsızca yapılan ve bir öğretmen maaşı kadar artış olacağı haberi ile  sağlık çalışanları önünde tartışmanın ortasında atan Sağlık Bakanı da, izahı gayrı kabil atamalar ile küskünler havuzunun istiap haddini zorlayan Milli Eğitim Bakanı da   bir yönüyle siyasetin yükünü artırdığı söylenebilir.

Hakkını da  teslim etmek gerekir ki, Sayın Bakan, "Öğretmenlik Meslek Kanunu" adımıyla önemli bir soruna odaklanmıştır. Adeta yılan hikayesine dönen "Uzman Öğretmenlik" meselesini tekrar güncelleyerek  öğretmenliğe itibar kazandıracak bir kariyer mesleğine dönüştürecek kanun hazırlığı-bu anlamda- önemli bir fırsattır. Eğitimin paydaşları ile istişare edilerek, öğretmenlerin tecrübe ile biriktirdiği müktesebatı da bilgiyi ölçümleyecek hazırlığı da meczeden bir kanun hazırlığı  yapılabilirse bu adım beklentiyi karşılayacak bir gelişme olacaktır.

Söz meslek kanunundan  açılmışken, okulların yükünü çeken yöneticilerin taşıdığı sorumluluğun hakkını verecek yeni bir   düzenlemeye olan ihtiyacın da en az uzman öğretmenlik kadar önem arz ettiğini ve meslek kanunu içerisinde yöneticilere de bir pasaj açılması gerektiğini unutmamak gerekir.

Şimdi  başa dönerek, algı üzerinden bir tartışma ile  alanı kirleten bir gerçeğin altını tekrar çizelim. Yüzde otuzlar ile ifade edilen ortada bir zam yoktur. Yetmezmiş gibi, kamu çalışanlarını birbirine düşüren adaletten uzak ekonomik iyileştirme hamlelerini terk etmek gerekir. Bu saatten sonra olması  gereken, Memur Sen'in gündeme getirdiği ve kamuoyuna yansıyan haliyle kabul gören Ek Protokol konusuna odaklanmaktır. 

Çağrımız nettir:

Herkesi hesaba katan, adı konulmamış ekonomik zorlukların üstesinden gelebilecek ve çalışanların alım gücünü artıracak seyyanen zam, kaşıkla verileni kepçeyle geri alan vergi matrahındaki adaletsizliğin giderilmesi ya da mutabakatla belirlenecek ekonomik  iyileştirme adımlardır. 

İdris Şekerci

Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı