Destursuz Muhafazakâr Muhalif

Ayasofya açıldı,

Başörtüsü serbest bırakıldı,

İmam Hatipler bırak açılmayı, memleketim İmam Hatiplerle doldu,

Kur'an Kursları hâkeza öyle.

İsrail'e one minut denildi,

BM kürsüsünde dünyaya, ''Dünya beşten büyüktür!'' dendi,

Türkiye baştan sona imar edildi,

Türkiye mazlumların umudu haline geldi,

Salgına rağmen ekonomisi ayakta kalan nadir ülkelerden biri olduk,

Ayasofya açıldı,

İstanbul sözleşmesi çöpe atıldı,

İstanbul'a Erdoğan, kendisi gibi Millî Görüş kökenli bir değeri il başkanı yaptı...

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Bu saydığım icraatlar gerçekleşmedi diye Erdoğan'a karşı olanlar, bunlar gerçekleşince de karşı olmaya devam ettiler.

Ya yenisini buldular karşı olma gerekçesi için ya da yöntem beğenmediler!

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Ellerinde malzeme kalmayınca daha da şiddetli karşı çıkmaya başladılar.

Kendisini muhafazakâr olarak tanımlayan ama muhalif olmayı hobi olarak devam ettiren bu insanlar ne yapılırsa yapılsın mutlu olamadılar.

Sadece ideolojik anlamda değil, siyaset anlamında değil, etraflarındaki dostları, arkadaşları, akrabaları ile de aynı sorunu yaşadılar.

Etrafındaki insanlara düşman bile oldular, kendileri gibi düşünmüyorsa.

Muhalif olmakla kalmadı bunlar, muhalif olmayana hakaret etmeye başladılar.

Son günlerde en sık kullanılan ''trol'' kelimesi ile saldırmaya başladılar.

Sorgusuz, sualsiz teslim oluyorsunuz diyerek üst perdeden konuşmaya başladılar ama kendilerinin sorgulanmasına da tahammül edemeyecek kadar basit çelişkiler barındırdılar içi boş bünyelerinde.

Yazının başında saydığım icraatlar gerçekleşirse destek vereceğim, vermeye de devam edeceğim diyen bir insan niye trol olur ki?

Bu icraatlar gerçekleşmemiş olsaydı da koşulsuz destek verilmiş olsaydı neyse...

İllâ eleştirecek bir yan mı arıyorsun? Bulursun ki!

Peygamberler hariç her devlet başkanının yığınlarca hatası vardır.

Ama görünen o ki, sıfatının peygamber olduğunu bilmeden sana Peygamberlerin icraatlarını saysak ona da muhalif olursun.

Her şeyi eleştiriyorsun deyince, yanlışa yanlış demeyelim mi tavrını da Allah'a havale ediyoruz.

Yanlışa yanlış de eyvallah da, doğruya doğru derken de lafı eğip bükme, bin dereden su getirme, yöntem eleştirisi yaparken de gerçekçi ol.

Tüm dünyanın gözü üzerinde olan Türkiye'nin, her konuda dört dörtlük hareket edebilmesi için, en azından kendisini Müslüman olarak nitelendiren memnuniyetsiz kişilerden omurgalı bir duruş beklenir.

Kalabalık trafikte araba kullanırken yığınlarca hata yapanların üst perdeden ahkâm kesmesi gülünç oluyor, sığ oluyor, lüzumsuzluk oluyor, destursuzluk oluyor...

Mustafa Süs