DEŞME YARAMI  
Her insan doğal olarak derdine derman arar. 
Derdine derman aramayan veliler falan vardır da onlar bahs-i diğer. Hoş onların da derman aradığı dertleri vardır, bakmayın öyle beylik laflar ettiklerine...
Ne yani bir veli mide ağrısından kıvranırken kekik demleyip içmemiş mi? İçmiştir mutlaka. 
Onların derman aramadığı dertler, soyut olanlar. Hani ilahi aşk dediğimiz türden. 
Beşeri aşk da var mıdır bilemiyoruz. Kocaman veli, beşer ile ne aşkı yaşayacak? 
Bahs-i diğer dedik ama epey laf ettik. 
Gelelim bizim esas mevzuya... 
Çaresiz dert var mıdır, yok mudur bilemiyoruz. 
Derdi veren Allah dermanı da vermiştir diyen de var...
Hiçbir dert sonsuza dek sürmez diyen de var... 
En iyi derman ölümdür kimi dertlere, diyen de var benim gibi. 
Merhem arayacağız elbette derdimize. Ama nerede? Kimde? Ve nasıl? 
Bilgisayar bozuldu diye servise gidersin, hatta format atmayı bile biliyorsundur belki, usta döner dolaşır, şunu eder, bunu eder, birkaç saat sonra ''evet format atalım'' der. Dükkanın tabelasına ''tamirci'' değil ''formatçı'' yaz beceriksiz. 
Herhangi bir hastalıktan ötürü doktora gidersin, yığınlarca tahlil, tetkik yapar sonunda,  ''psikolojik'' der iş bilmez doktor... Bugüne dek psikolojik teşhisi konmayan bir hastalığım olmadı. Burun tıkanıklığına bile psikolojik dediler de sonra birkaç psikolog ameliyat etti, daha fazla tıkanmaya başladı. 
Eşiyle sorun yaşayan biri psikoloğa gider, ayrılmayı tavsiye eder psikolog. Sanki ayrılmayı onlar bilmiyormuş gibi. Ne kolay değil mi? Sanki uzayan saçları kesiyor, sanki psikolog değil berber... 
Zihnin çok meşguldür, canın sıkkındır, içinden çıkamadığın bir girdaptasındır... Nasılsın derler, derdini anlatırsın, üzülme der, takma kafanı der. Sanki kafayı takmak, üzülmek, kaygılanmak özel hobilerin arasındadır...
Demem o ki... Ya dükkan açma oraya ya da hakkını ver! 
Merhem yoksa elinde, incitme kimsenin yarasını...
Mustafa Süs