Depremden etkilenen 10 ilde on binlerce bina tamamen çöktü veya kullanılamaz hale geldi ve birçok insan enkaz altında hayatını kaybetti. Bu felaket tüm Türkiye'yi yasa boğdu.

Deprem bölgesinde evleri yıkılan vatandaşlar, zorunlu deprem sigortası olan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından sunulan tazminatlarla maddi kayıplarını bir ölçüde karşılayabilirler. Ancak, DASK tarafından yapılan son değişiklikle, zorunlu deprem sigortasından ödenecek tazminat miktarı, konutun değeri ne olursa olsun 640 bin Türk Lirası ile sınırlandırıldı.

SADECE DASK YETMİYOR!

Konut fiyatlarının artmasıyla birlikte, zorunlu deprem sigortası tarafından ödenen tazminatlar, zararın tamamını karşılayamıyor ve poliçenin kapsamı konut içindeki eşyaları kapsamıyor. Bu sebeple, zorunlu deprem sigortasının tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Aksoy, vatandaşları uyardı.

Aksoy, depremler sonrası maddi kayıpların tazmininde, zorunlu deprem sigortasının tamamen yeterli olmayacağını belirtti.

Aksoy açıklamasında: “Zorunlu deprem sigortası, 1999’da meydana gelen depremin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile kabul edildi. Sonrasında 2012 yılında ‘Afet Sigortaları Kanunu’ çıkarılarak söz konusu kararname, yürürlükten kaldırıldı. Zorunlu deprem sigortasında DASK, poliçede belirtilen bedele kadar sorumludur; fakat zararınız düşükse, mesela hafif hasar varsa, 640 bin TL değil sadece zararınız karşılanır. Sigorta bedeli olarak bilinen bu rakam, 2022 yılının kasım ayında yapılan değişik gereği en fazla 640 bin lira olabilir. Dolayısıyla zarar gören sigortalı malik, zorunlu deprem sigortasında bu rakamın üstünde bir tazminatı DASK’tan talep edemez. Konut fiyatları göz önünde bulundurulduğunda bu rakamın, zararın tamamını karşılaması mümkün değildir. O yüzden ihtiyari konut sigortaları yaptırmak çok önemlidir”  dedi.

FARKLO POLİÇELER YAPTIRMAK GEREKLİ

Aksoy ayrıca, “Ancak esas mesele, manevi tazminat, kira kaybı, evde bulunan eşyaya gelen zararlar, iş durması, hastane ve barınma gibi masrafların zorunlu sigortanın alanında olmamasıdır. Bunun için özel sigorta şirketlerinden konut/evim sigortası gibi adlar altında ihtiyari deprem sigortası ya da farklı sigorta poliçeleri yaptırmak gerekir. Aslında iki sigorta arasındaki bu ilişki, trafik sigortası ile geniş teminatlı bir kasko sigortası arasındaki irtibata benzer. O yüzden özellikle bu günlerde ilk planda birlik olup yaralarımızı sarmalıyız, ancak sonrasında araçlarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, evlerimize ve hatta canlarımıza da göstermeliyiz” diye konuştu.

Öte yandan konutla ilgili yapılan tapu ve abonelik gibi işlemlerde zorunlu deprem sigortası şartı olduğunu belirten Doç. Dr. Aksoy, “Bu nedenle vatandaşlar, zorunlu sigortanın farkındadır. Ancak konutlar için yapılan ilave/ihtiyari sigortaya başvuru oranı yüksek değildir. Bu konuda toplum olarak ilave/ihtiyari sigortasının ne kadar önemli olduğu bilincine varmalıyız” dedi.