Geçtiğimiz günlerde "Öğretmenler ve Eğitim Yöneticileri ile İftar Programı"nda konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye Avrupa'da son 20 yılda öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren, zorunlu ders saatlerini de en düşük tutan ülke. Avrupa ülkeleri içerisinde en az stres yaşayan öğretmenler de bizim öğretmenlerimiz" demişti. 

Erdoğan'ın öğretmenler ve öğretmenlerin çalışma koşullarına yönelik yaptığı açıklamayı soL'a değerlendiren öğretmenler, Erdoğan'ın ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

'Her geçen gün daha da tükeniyoruz'

Ankara'daki bir özel okulda öğretmenlik yapmakta olan Melike Ç., öğretmenlerin özel sektörde yaşadığı sorunlara değinerek şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanının açıklamaları bizim gerçeğimizi görmekten çok uzak. Ağır çalışma şartlarında çalıştırılmak, hafta sonu bile gerçekleştirilen sürekli etütler, veli aramaları yaptırılması binlerce özel okul öğretmeninin yaşadığı angaryalardan sadece birkaçı. Her gün sosyal medyada özel sektördeki öğretmenlerin haklı isyanlarını okuyoruz. Okul sahipleri bizimle senelik sözleşme yapıyor. En küçük bir talepte bulununca seneye bizimle çalışmayın işinize gelmiyorsa diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı binlerce özel sektör öğretmeninin tam mesai yapmasına rağmen kısa çalışma ödeneğine geçirildiğini biliyor mu? Keşke MEB bir müfettişini gönderip konuyu araştırsaydı. Her geçen gün daha da tükeniyoruz. Ve bu zulme dur diyecek bir politik zemine ihtiyacımız var"

'Kimsenin inanmayacağı bir laf ebeliği'

Ankara'daki bir özel okulda öğretmenlik yapmakta olan Cuma K., AKP döneminde öğretmenlik mesleğine büyük darbeler vurulduğunu vurguladı. Cuma K., konuya dair şöyle konuştu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ifadeleri ne yazık ki gerçeği yansıtmamaktadır. Aksine AKP döneminde öğretmenlik mesleğine büyük darbeler vuruldu. MEB eliyle çağdaş eğitim tarikatlara teslim edilirken iktidarın "ucuz işgücü cenneti" yaratma politikasından ülkenin tüm emekçileri gibi öğretmenler de etkilendi. Recep Tayyip Erdoğan patron sınıfının çıkarlarını koruyan ve halkı gericilikle pasif hale getirerek patronları kuralsızca ve azgınca emekçilere karşı uygulamalarla yönlendiren bir liderdir. Onun döneminde özellikle özel sektör öğretmenleri açlık sınırında yaşamaya mecbur bırakıldı. Eğitimi patronların kâr hırsına terk ettiği ortadadır. Söylediklerinin doğru olmadığını kendisi de halk da çok iyi biliyor. Bugün hemen her ailede ve aile yakınları arasında atanamayan öğretmenler, özel sektörde çalışan öğretmenler var. Öğretmenlerin çaresizliğe itildiği bir Türkiye tablosunda mesleğimiz üzerinden bir gurur tablosu yaratmaya çalışması kimsenin inanmayacağı bir laf ebeliğidir"

'Bize bir gençlik borçlusunuz'

Ankara'daki bir devlet okulunda ücretli öğretmen olarak çalışan Sevim D. ise Erdoğan'ın açıklamaları hakkında şöyle konuştu:

"Kadrolu, sözleşmeli, ücretli olarak kast ayrımcılığına maruz bırakıldığımız, 85 bin öğretmenin parya olarak görüldüğü, eğitim fakültesi mezunu olduğumuz halde sözde yöneticilerin söylemiyle "öğretmen sayılmadığımız", KPSS'den yüksek netler yapıp yine de atama verilmediği için atanamadığımız, atama olacak vaatleriyle kandırılıp oyalandığımız, velilerin ve idari amirlerin mobbinglerine maruz kaldığımız, vasıfsız bir elemanın asgari ücret aldığı ama öğretmenin onu bile alamadığı bir ülkede yaşadığımız stres seviyesi nasıl düşük olabilir? Bize bir gençlik borçlusunuz"