Covid-19 salgını nedeniyle öğrencilerin sınıf ortamında ya da okulda sosyal mesafeyi koruma, el yıkama, öksürme ya da yüzüne dokunma gibi hususlarda kontrol edilmelerinde yaşanan zorluklar nedeniyle eğitimin çevrim içi ortamlarda devam ettirildiği ifade edilmektedir (Carroll, 2020). Dünya genelinde, Covid-19 salgını nedeniyle 100’den fazla ülke, yaklaşık 1 milyardan daha fazla çocuğun eğitimini etkileyen koronavirüsün yayılımını engellemek amacıyla yüz yüze eğitime ara verdi. Okula gelemeyen çocukların eğitim sorunlarının çözülmesi için ilk akla gelen uygulama, çevrim içi eğitim modeliydi. Çevrim içi eğitim ve diğer dijital çözümler Covid-19 ile başa çıkmanın en iyi yolu olarak görülmekle beraber, bu yöntemlerin eğitimde eşitsizliği arttırma riskinin de olduğu bilinmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF, 2020) dünya genelinde en az 463 milyon çocuğun Covid-19 salgını döneminde uzaktan eğitime erişiminin olmadığını açıklamıştır. Uzaktan eğitime erişemeyen çocuk sayısı anaokulu seviyesinde 120 milyona çıkarken, bu rakam ilkokul seviyesinde 217 milyon, ortaokul seviyesinde 78 milyon ve lise seviyesinde 48 milyona ulaşmıştır. Bu rakamlar, yakın gelecekte özellikle dezavantajlı kesimde doğan ve dezavantajlı kesimde çevrim içi eğitim olanaklarına ulaşmaya çalışan ve bu yüzden de geleceğini bir şekilde kaybedecek olan büyük bir popülasyonun varlığına işaret etmektedir. Diğer yandan, Murat ve Bonacini (2020) Avrupa’da şu an meydana gelen eğitim eşitsizliklerinin esasında 2018 PISA verilerinde de yansıtıldığını ve Avrupa ülkeleri arasında Almanya’nın diğer ülkelere göre (Fransa, İspanya, İngiltere, İtalya) daha az teknolojik bir eğitim yapılanmasına sahip olduğunu ve yine bu ülkeler arasında kıyaslandığında bu ülkelerin öğrencilere etkili öğrenme fırsatı sunma istatistiklerinde sıralamanın İngiltere, İspanya, İtalya, Fransa ve Almanya biçiminde olduğunu ifade etmişlerdir.

Çevrim içi ortamlarda sağlanan eğitim imkânlarına rağmen, öğrencilerin öğrenme düzeylerindeki ilerleme okulların açık olduğu dönemdeki gibi olmayacaktır. Çevrim içi platformların bu zor dönemde sağladığı birçok avantaja rağmen, öğretmen ve öğrencilerin beklenmedik bir durumda yoğun şekilde çevrim içi öğretme ve öğrenme platformlarının hem kullanım hem de içerik hazırlama açısından hazırbulunuşluk düzeylerinin yetersiz olması bu avantajların yeteri kadar işe yaramadığını göstermektedir (Di Pietro vd., 2020). 9 Nisan ve 10 Mayıs 2020 tarihleri arasında Avrupa’nın okul eğitimi için çevrim içi platformu olarak adlandırılan “School Education Gateway” tarafından gerçekleştirilen, Avrupa genelinde 4859 kişinin katıldığı ve %86’sının öğretmen ya da okul müdürü olduğu çevrim içi uzaktan öğrenme araştırması sonucunda; öğretmenlerin %66,9’unun çevrim içi öğrenme platformlarını ilk defa kullandıkları tespit edilmiştir. Ayrıca, birçok eğitimcinin bilgisayar, yazılım, güvenli internet bağlantısı gibi sorunlarla mücadele ettiği vurgulanmıştır (School Education Gateway, 2020).

Covid-19 salgınının başlaması ile birlikte 6 Mart 2020 tarihininde UNESCO (2020) dünya genelinde eğitim hizmetlerinin olabildiğince sürdürülebilmesi adına 10 adet önemli tavsiye yayınlamıştır: (1) Öğretmenlerin ve öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeylerine göre en uygun öğretim araçları seçilmeli, (2) Uzaktan öğretim programlarının kapsayıcı olduğundan emin olunmalı, (3) Veri güvenliği ve gizliliği korunmalı, (4) Öğretmenlerin ve öğrencilerin uzaktan eğitim süreçlerinde normal insan etkileşimleri gibi olmasa da belirli bir etkileşim kurabileceği ortamlar oluşturulmalı ve psiko-sosyal desteklere öncelik verilmeli, (5) Uzaktan eğitim süreçlerini etkili bir şekilde planlanmalı ve her ülke kendi bağlamsal şartlarına göre hareket etmeli, (6) Dijital cihazların kullanımı ve temini konusunda öğretmen ve öğrenciler desteklenmeli. (7) Öğretmenlere, öğrencilere ve velilere her anlamda aşırı yük getirmekten kaçınılmalı ve uygun çevrim içi platformlar kullanılmalı, (8) Uzaktan eğitim yönergeleri hazırlanmalı ve öğrencilerin öğrenme süreçleri takip edilmeli, (9) Öğrencilerin öz düzenlemeli öğrenme süreçlerine göre uzaktan öğretim süresi belirlenmeli ve (10) Okul toplumunda mevcut salgın şartlarında yine çevrim içi olarak öğretmen, öğrenci ve velilerin yalnız hissetmemeleri için küçük topluluklar oluşturulmalı.

Türkiye’de 2020 Ağustos ayında Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamaya göre, 1,5 milyon çocuk uzaktan eğitime erişim ile ilgili sorun yaşamaktadır. Başka bir anlatımla, Türkiye’deki öğrencilerin yaklaşık onda biri (%8) çevrim içi eğitimden faydalanamamaktadır. Bu durumda olan her bir çocuğa Milli Eğitim Bakanlığı 17 kitaptan oluşan özel bir set hazırlayıp ulaştırmaya çalışmakta ve ülke çapında 5200 EBA destek noktası ile bu çocukların, eğitime erişim sorunlarını çözülmektedir. Ülkemizde 21 Eylül 2020 tarihinde ilkokul ve okul öncesi düzeyde yüz yüze eğitim başlamıştı. Bu durumu riskli gören veliler çocuğunu okula göndermemeyi tercih ettiler (Milliyet Haber, 2020a). Ancak 20 Kasım Cuma gününden 4 Ocak Pazartesi gününe kadar yüz yüze eğitime yeniden ara verildi. 31 Aralık'a kadar yüz yüze veya uzaktan hiçbir sınavın yapılmayacağı açıklandı (Milliyet Haber, 2020b).

Moreno ve Gortazar (2020) öğrencilerin aynı düzeyde dijital erişime, bilgisayara ve internet bağlantısına sahip olmamaları nedeniyle, politika yapıcıların öğrenci grupları arasındaki bu farklılıkları göz önünde bulundurmaları gerektiğini ileri sürmektedirler. E-öğrenme konusundaki ilerlemelerin, eğitim açısından dezavantajlı grupları geride bırakmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir (Broom, 2020). Aksi taktirde gelecekte telafisi çok zor sorunların ortaya çıkacağı, nitelikli eğitim olanaklarından mahrum kalan çocukların, kamusal düzende daha büyük sorunların parçası olacakları ve bu nedenle gelecekte sosyal yardım ve işsizlik ödeneklerinin artacağı yönünde öngörüler yapılmaktadır. Eğitim düzeyi yüksek olan ve çevrim içi kaynaklara erişebilen ve kullanabilen aileler için öğrenme fırsatlarına erişim bu süreçte daha kolay görünmektedir. Bu aileler, çeşitli bağlantı ve cihazlarla, öğrenme için yapılandırılmış durumlardan yararlanmaya devam edebileceklerdir. Ancak bu koşullardan yoksun olan birçok çocuk için fiziksel uzaklaşma süresi, sınırlı öğrenme olanakları ile sonuçlanacaktır (Reimers, 2020).

Asanov vd., (2020) yaklaşık 17,5 milyon nüfusu olan Ekvator’da yaptıkları araştırmada 1552 öğrenciye çevrim içi öğrenme teknolojilerine erişim, çevrim içi öğrenme ortamlarını kullanma sıklığı ve bu platformlarda geçirilen süre ve psikolojik durumları ile ilgili sorular sormuşlardır. Araştırma sonucunda katılımcıların yaklaşık %24’ünün (n = 375) en alt gelir grubunda ve yaklaşık %26’sının da (n = 405) üst gelir grubunda yer aldığı tespit edilmiştir. En alt gelir grubundaki öğrencilerin %64’ü çevrim içi erişim araçlarına erişim sağlarken en üst gelir grubunda bu oran %81 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu bu oranlar herhangi bir TV, radyo ya da çevrim içi eğitim platformlarını kapsamaktadır. Diğer yandan Google Class ya da Zoom gibi platformlara erişim en alt gelir grubunda sırasıyla %33’e %58 iken, diğer yandan Youtube gibi çevrim içi içerik sunan platformlara erişim ise %29’a %52 olarak tespit edilmiştir. Di Pietro, Biagi, Costa, Karpiński ve Mazza (2020) COVID-19 salgınının eğitim üzerindeki olumsuz etkisini dört alanda sınıflandırmıştır: Öğrenciler arası öğrenme düzeylerinde farklılıkların artması, öğrencilerin gelişim ve akademik performans düzeyleri arasındaki farklılıkların artması, öğrencilerin sosyoduygusal beceri gelişimleri arasındaki farklılıkların artması, kısa ve uzun vadede değişmekle birlikte öğrencilerin bilişsel gelişim düzeyleri arasındaki farklılıkların artması.

Drane, Vernon ve O’Shea (2020) yaptıkları araştırmada Avustralya’da nüfusun yaklaşık %13’ünün internet erişimi olmadığını ve dijital eşitsizliğin okulların kapalı olduğu dönemlerde daha fazla hissedildiğini ve uzaktan eğitimin öğrencilerde uzun vadede eğitime katılmama, dijital dışlanma, zayıf teknoloji yönetimi ve artan psiko-sosyal sorunlara neden olabileceğini vurgulamışlardır.

Çocukların evde eğitim almasının doğurabileceği sorunlardan bazıları teknoloji bağımlılığı ve obezite olarak ifade edilebilir. Uzmanlar, özellikle Covid-19 salgını döneminde çocukların evde geçirdiği sürelerde teknoloji bağımlığına dikkat edilmesi gerektiğini belirtmektedirler (Gökmen, 2020). Okullara verilen ara ve uzaktan eğitime başlanmasıyla birlikte çocukların teknoloji kullanım sürelerindeki artışı dengelemek için velilere çocuklarıyla etkili iletişim kurmaları tavsiye edilmektedir. Bu durumun kaygı ve depresyon gibi travmaları engelleyebileceğine dikkat çekilmektedir. Ancak, teknoloji bağımlılığına yapılan uyarılar ve dijital diyet çağrıları çoğu zaman amacına ulaşmamaktadır. Teknolojinin dengeli kullanılması gerektiği gibi dengeli beslenmeye de dikkat edilmesi gerektiği belirtilmektedir (Robinson, 2020). Bireylerin evde kalma nedeniyle daha fazla yeme eğiliminde olduğu, obezite ile mücadele eden çocuklar ve ergenlerin, sağlıklı yaşam tarzı içinde olması gerekirken tecrit durumundan dolayı sağlıkları için elverişsiz bir ortamda kaldıkları ifade edilmektedir.

Di Pietro vd., (2020) Covid-19 salgınının öğrencilerin öğrenme düzeylerinde farklılıklara neden olma durumunu; öğrenmede daha az zaman geçirme, stres, akranları ile etkileşim biçiminde değişiklik ve öğrenmeye yönelik motivasyon kaybı olarak ifade etmişlerdir. Purtle (2020) sosyoekonomik açıdan dezavantajlı grupların salgın döneminde daha avantajlı olan gruplar ile kıyaslandığında ekonomik güvensizlik ve eşitsizlik nedeniyle daha fazla psikiyatrik sorunlar yaşadıklarını vurgulamıştır. Diğer yandan, Covid-19 salgınının öğrencilerin gelişim ve akademik performans düzeyleri arasındaki farklılıklarında temelinde sosyoekonomik değişkenlerin etkili olduğu ileri sürülmektedir. Bu kapsamda daha dezavantajlı ailelerin çocukları akranlarına göre öğrenmede önemli derecede eksiklikler yaşamaktadırlar. Bu durum Covid-19 salgınının öğrenciler arasında sosyoekonomik boşluğun daha da fazla oluşmasına neden olmaktadır (Di Pietro vd., 2020).

Covid-19 döneminde evde eğitim durumunun, hane içi şiddet riski altında olan kadın ve çocukları olumsuz yönde etkileyeceğine ilişkin endişeler, Avrupa Konseyi dâhil olmak üzere pek çok bilim insanı ve kurum tarafından dile getirilmektedir. 2020 Mart ayının sonunda dahi birkaç hafta içinde evde kalan kadın ve çocukların şiddete veya cinsel istismara uğrama riskinin arttığı bilinmektedir (Avrupa Konseyi, 2020). “Evde kal, güvende kal!” çoğu zaman bir sloganın ötesine geçememektedir.

Xue, Li, Li ve Shang (2020) Çin’in Covid-19 salgını nedeniyle yerel, bölgesel ve ulusal çapta eğitim politikaları üzerinde gerçekleştirdiği değişiklikleri konu edindikleri araştırmalarında, özellikle salgının tedavisi ya da önlenmesi ile ilgili sağlık çalışanlarının, göçmen çalışanların çocuklarının, koruma altındaki çocukların ve kırsal kesimde dezavantajlı durumda olan çocukların psikolojik açıdan desteklenmelerine önem verdiğini vurgulamışlardır.

Engzell, Frey ve Verhagen (2020) Hollanda’da Covid-19 salgını nedeniyle yaklaşık 8 hafta kapalı kalan okulların öğrenciler üzerindeki etkisini ilkokul düzeyinde incelemiş ve okulların kapalı kalma sürecinde birçok bakımdan dünya ile kıyaslandığında daha hazırlıklı olmalarına rağmen, öğrencilerin öğrenme kayıplarının normal okul döneminin beşte biri kadar olduğunu, diğer bir ifade ile neredeyse okulların kapalı kaldığı hafta sayısına eşit olduğunu, eğitim seviyesi ve gelir düzeyi düşük ailelerdeki çocukların %55 oranda daha fazla öğrenme sorunları yaşadığını ve toplamda da %3’lük bir öğrenme kaybı olduğunu vurgulamışlardır.

Türkiye’de ve pek çok ülkede dijital araçlara erişim ve bu araçları kullanabilme yeterlikleri açısından öğretmenler arasında önemli farklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar okulun sahip olduğu kaynaklar, öğrencilerin dijital araçlara erişim durumu ve kullanma yeterlikleri, okulun ve öğrencilerin sosyoekonomik profili, öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecini nasıl geçirdiğini önemli ölçüde etkilemektedir. Özellikle dezavantajlı bölgelerde ve okullarda görev yapan öğretmenler bu süreçte daha fazla zorlukla karşılaşmaktadırlar. Yeterli teknolojik becerilere sahip olan öğretmenler tüm öğrencilere iletişim kanalları aracılığıyla ulaşabilse bile uzaktan eğitim bazı yaş grupları, sınıf seviyeleri, dersler ve öğrenciler için yetersiz kalabilmektedir. Öğrencilerin katılımını ve motivasyonunu sağlamak, öğrenmeyi takip etmek, öğrencilere uzaktan destek olmak için öğretmenlerin farklı yöntemler kullanması ve daha fazla çaba harcaması gerekmektedir (Çetinkaya Aydın, 2020). Sosyoekonomik kaynaklı öğrenme eşitsizlikleri bilişsel beceriler, bilişsel olmayan beceriler ve çocuklarla evde geçirilen zaman olmak üzere; aile desteği, evdeki dijital kaynakların miktarı, evde öğrenme ortamı ve beslenme olmak üzere finansal kökenli aile kaynakları, dijital kaynak olanakları ve öğretmenlerin dijital becerileri olmak üzere okul kaynaklı değişkenler ve öğrencilerin kendi teknolojik yeterlikleri olarak sınıflandırılmaktadır (Di Pietro vd., 2020).

Di Pietro vd., (2020) ayrıca dezavantajlı grupları da kendi içinde ayırarak Covid-19 salgınının bir ülkede göçmen olan kişi ya da grupların o ülkenin kendi dezavantajlı vatandaşlarından da dezavantajlı durumda olduklarını ve bu kişi ya da gruplar üzerinde daha fazla olumsuz etkilere neden olduğunu vurgulamaktadırlar. Düşük sosyoekonomik düzeydeki çocuklar akranlarına göre daha stresli bir ev ortamında bulunmakta ve bu durum da Covid-19 salgınının sosyoekonomik açıdan dezavantajlı aile çocuklarının sosyoduygusal beceri gelişimleri üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca, salgın nedeniyle sosyoekonomik açıdan dezavantajlı ailelerin çocukları ile sosyoekonomik düzeyi daha iyi olan akranlar arasında bilişsel ve sosyoduygusal beceriler açısından oluşan farklar da Covid-19 salgını sürecinde kısa ve uzun vadede belirgin oranda değişmekle birlikte, öğrencilerin bilişsel gelişim düzeyleri arasındaki farklılıklara neden olmaktadır (Di Pietro vd., 2020).

Covid-19 salgını sürecinde çevrim içi eğitimin ölçme ve değerlendirme uygulamalarının geçerlik ve güvenirlik düzeylerine yönelik bazı şüpheler söz konusudur. Bu süreçte daha çok sonuç odaklı ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına odaklanılarak, süreç odaklı yaklaşımlara yeterince önem verilmediği görülmektedir. Yalnızca ödev verilerek yapılan değerlendirmeler de uzmanların eleştirilerine neden olmaktadır (Bay, 2020). Ayrıca yapılan çevrim içi sınavların da geçerlik ve güvenirliği düşük olmakta, kopya çekme, sınava başkasını sokma gibi etik dışı davranışların yaygınlaşmasında etkili rol oynamaktadır

Uzun süre okulların kapalı kalması, okulların akademik görevleri dışında öğrencilere sağladığı sosyalleşme imkânı gibi hususları da yitirmelerine neden olmaktadır. Salgın sona erdiğinde öğrenciler öğrenme kayıplarının yanı sıra birçok başka sorunlarla ve ihtiyaçlarla okullara geleceklerdir (Hoffman ve Miller, 2020). Diğer yandan, Covid-19 salgını nedeniyle oluşan birçok zorluğa rağmen, bu durum eğitimciler başta olmak üzere herkese uzun vadede eğitimin toplumsal sistemlerdeki amacı, rolü, içeriği ve eğitimin nasıl yapıldığı konusunda yeniden düşünme fırsatı vermekte ve tüm dünya ülkeleri ile birlikte kolektif deneyimlerle gelecekteki benzer durumlara karşı daha hazırlıklı olma imkânı sağlamaktadır (Azorin, 2020). Fernandez ve Shaw (2020) Covid-19 salgını süresince eğitim liderlerinin risk, sorumluluk ve inisiyatif alarak akademik liderlik sergilemelerinin gerekliliğine dikkat çekerek, örgütsel amaçlara uygun olarak stratejiler geliştirmeleri gerektiğini, paydaşlar arası bağın kopmaması için çaba göstermelerini, dağıtımcı liderliğe daha fazla başvurmalarını ve yönetsel süreçlerde şeffaf yönetim sergilemeleri gerektiğini vurgulamışlardır.

Sonuç olarak Covid-19 süreci insanlığın ezberini bozdu. Alışılmış ve genel olarak kabul görmüş yöntem ve teknikler çöpe atılıp farklı algıları ve paradigmaları devreye soktu. Dezavantajlı kesim bu süreçte daha fazla yara aldı. Ülkemizde her on çocuktan birisinin uzaktan eğitime ulaşamaması, dünya genelinde milyonlarla ifade edilen bir sayının ortaya çıkması, gelecek yılların sorunlu olacağını gösterdi. Salgın öncesi mevcut eğitim olanaklarından yoksun olan kesimin sorunları katlanarak artmaya başladı. Bunlara ek olarak obezite, cinsel istismar ve aile içi şiddetin de artması, gelecekte telafisi zor durumların oluşmasına alt yapı hazırladı. Özellikle kalabalık ailelerde yaşayan çocukların teknolojik yetersizliklerle başa çıkma sorunlarına, sayısal yetersizlikler de eklendi. Dört kardeşin aynı anda dört bilgisayarla interneti kullanarak çevrim içi eğitime ulaşma sürecinde yaşanan sorunlar, ailelerin eğitime yaptıkları harcama kalemlerinde artış meydana getirdi. Salgın ile birlikte işini kaybeden ebeveyn, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Kar yağışı avantajlı kesim için kayak yapmayı ve eğlenceyi çağrıştırırken, evsiz, sobasız ve kışlık elbisesi olmayanlar için sefaleti çağrıştırır. Salgın her ne kadar herkese eşit miktarda bulaşma riski taşısa da eşit yaşam ve korunma şartları sunmadı. Beyaz ekranın arka yüzünde neler yaşandığını bilmek ve çözüm yolları üretmek gerekir. Beyaz ekranın arka yüzünde çoğu zaman sessiz çığlık, açlık, sefalet ve feryad-ı figan vardır.

Kaynakça

Asanov, I., Flores, F., McKenzie, D., Mensmann, M., & Schulte, M. (2020). Remote-learning, time-use, and mental health of Ecuadorian high-school students during the COVID-19 quarantine. (p.X). The World Bank Development Research Group.

Azorín, C. (2020). Beyond COVID-19 supernova. Is another education coming?. Journal of Professional Capital and Community. 5(3/4), 381-390. doi:10.1108/JPCC-05-2020-0019.

Avrupa Konseyi. (2020). COVID-19 nedeniyle alınan evde kalma önlemleri, kadın ve çocuklara karşı şiddet riskini artırabilir. Erişim 9 Eylül, 2020. https://www.coe.int/tr/web/ankara/-/covid-19-and-isolation-at-home-may-increase-the-risk-of-violence-for-women-and-children

Bay, E. (2020). COVID-19 sürecinde yüz yüze eğitim sorunu. Erişim 21 Eylül, 2020. https://www.haber342.com/koseyazisi/covid-19-surecinde-yuz-yuze-egitim-sorunu-yazisi-393.html

Broom, D. (2020). Homeschooling during the Coronavirus Pandemic could change education forever, says the OECD. The World Economic Forum. Erişim 13 Temmuz, 2020. https://www.weforum.org/agenda/2020/04/coronavirus-homeschooling-technology-oecd/

Carroll, A. E. (2020). Is Closing the Schools a Good Idea? New York Times (March 17). https://www.nytimes.com/2020/03/17/upshot/coronavirus-school-closings.html. Accessed December 1, 2020.

Çetinkaya Aydın, G. (2020). COVID-19 salgını sürecinde öğretmenler. Erişim 9 Eylül, 2020. https://tedmem.org/covid-19/covid-19-salgini-surecinde-ogretmenler

Di Pietro, G., Biagi, F., Costa, P., Karpiński Z., Mazza, J. (2020). The likely impact of COVID-19 on education: Reflections based on the existing literature and international datasets, EUR 30275 EN, Publications Office of the European Union, Luxembourg , 2020, ISBN 978-92-76-19937-3. doi:10.2760/126686, JRC12107

Drane, C. F., Vernon, L., & O’Shea, S. (2020). Vulnerable learners in the age of COVID-19: A scoping review. The Australian Educational Researcher, 1-20. https://doi.org/10.1007/s13384-020-00409-5

Engzell, P., Frey, A., & Verhagen, M. D. (2020, October 29). Learning Inequality During the Covid-19 Pandemic. https://doi.org/10.31235/osf.io/ve4z7,