Yukarıdaki iki gereksiz yazı için siz okurlardan özür diledikten sonra daha önemli meselelere geçelim.

Öğretmen sorunlarına.

Haftalardır sözünü ettiğimiz sınav başta olmak üzere öğretmenlere ilişkin pek çok sorun, kamuda çalışan öğretmenlerin sorunları.

Eğitim ordusunun büyük bölümünü onlar oluşturduğu için de, onların sorunları gündemde daha ağır basıyor.

Ancak onların özel okullarında da öğretmenler var ve onların derdi de az uz değil.

Bakın bu öğretmenlerden biri, herhangi bir tarikata ya da cemaate bağlı olmayan, laik Cumhuriyetçi olduğu halde son zamanların güçlenen ve devlette örgütlenen bir cemaatinin okullarında öğretmenlik yapan birisi. Aktarıyorum. 

“Fatih bey, 

Ekonomik sıkıntı tarikatları da, cemaatları da vurmuş belli ki.

Çeyrek asırlık öğretmenim. 8 yıldır da bir cemaate ait bir okulda çalışıyorum.

Yaz başında 2022-2023 öğretim yılında 7 bin TL maaşı kabul etmemizi öneren bir sözleşmeyi önümüze koydular.

Önce direnip, imzalamayacağımı ve işten çıkarmalarını söylesem de, sonunda istemeye istemeye sözleşmeyi imzaladık. Yeni eğitim yılında 7 bin TL maaş alacağız.

Lakin bu maaş 1 Ekim’den itibaren ödenecek.

Ve o tarihe kadar eski maaşımız olan 5 bin 200 TL’yi alacaktık.

Ama geçen ay asgari ücret 5 bin 500 TL ye çıkarılınca benim gibi birçok öğretmenin maaşı asgari ücretin altında kaldı.

Bu durumda istemeye istemeye kurum maaşları artırmak zorunda kaldı ve bu ayki maaşlar kurum yatırdı. Merak ettik acaba asgari ücret kadar mı yoksa biraz daha fazlamı artırım yapılacak diye.

23 yıllık öğretmen olarak şu an asgari ücrete çalışıyorum.

1 Ekim'de maaşımız sözleşme gereği 7 bin TL olacak ama Muhtemeldir ki, ocak ayında asgari ücrete yapılacak zamla yeniden asgari ücret almaya başlayacağız. 

Yani asgari ücret artık en alt ücret olmaktan çıkıp ortalama ücret ve maaşlı çalışanların önemli bir bölümünün aldığı ücret haline geldi bile.

Çok değil bundan 4 yıl önce aldığım maaş gene az olmasına rağmen asgari ücretin 575 TL fazlası idi.

Yani bu günkü asgariye orantılarsak şu an 9 bin 625 lira almam gerekiyordu. Ama artık asgari ücrete talim ediyoruz. 

Sadece ben değil, milyonlar, sadece öğretmenler değil, çalışanların büyük bölümü bu şekilde.

Ve tüm bu kişiler istemeye istemeye, tazminatından olmamak için çalışmaya devam edecek ama yapılan işin kalitesi ister istemez düşecek.

Ekonomik zorlukları öne sürüp düşük maaş veriyorlar ve çalışmak istemeyenlere de siz kendiniz istifa edin buyurun kapı orada diyorlar. 

Sonra da çalışanına bunu yapan bu ve bunun gibi cemaatler dinden, imandan bahsediyorlar.

Boşversinler Fatih Bey, insaf yoksa, kul hakkı varsa hangi dinden bahsediyor bunlar.

Bu ülkede insaf bitmiş. Gerisi zaten yok”

Bu satırlardan da anlaşılacağı gibi dertli olanlar sadece kamuda çalışan öğretmenler değil.

Öğretmenlerin derdi de sadece öğretmenlerin derdi değil.

Fatih Altaylı