Anne-baba, öğretmen ve birey olarak, hayatta daima başarılı olmak, çocuklarımızın, öğrencilerimizin daima başarılı olmasını istemek gibi bir algımız vardır. İnsan başarı yönelimlidir. Hayatta daima mutlu olmak, kalıcı eserler üretmek, iyi bir isim bırakarak bu dünyadan göçüp gitmek ister. Bu tür algıya sahip olmayan kişiler de vardır ancak bu kişiler, azınlıktadır. Başarmak, başarılı olmak, bağımlılık gibidir. Herhangi bir şeye bağımlı olan nasıl onu sürekli almak, ulaşmak, kullanmak isterse, başarıya alışkın olan kişi de, başarı merkezli yaşamayı tercih eder. Başarma güdüsünden yoksun olan kişilerin çocukluk dönemlerine indiğiniz de, öz güvenlerinin sarsıldığı, itildikleri, hiçbir başarı hikâyesine imza atmadıkları görülür. Uzun sözün kısası, başarılı birey yetiştirmek için, çocukluk döneminde çocuklara başarı hikâyeleri yazacakları alanları ve ortamları yaratmak gerekir.

İsveçli psikolog K. Anders Ericsson, başarının sırlarını 2016 yılında yazdığı Peak adlı kitapta topladı. Ericsson başarılı insanların hayat hikâyelerini araştırdı ve bu hayat hikâyelerinden başarıya giden yolu bulmaya çalıştı. Ericsson’a göre başarıya giden yol dört önemli adımdan geçmektedir. Bunlar: Tahayyül etme, durum değerlendirme, sürekli geri bildirim ve 10 bin saat kuralıdır (akt. Şirin, 2020, s. 205).

Başarılı olan kişiler öncelikle tahayyül ederek işe başlamaktadırlar. Tahayyül bir nevi vizyon olarak ifade edilebilir. Gelecekte nerede olmak istediğini, neler yapmak istediğini, neleri başarmak istediğini öncelikle zihinlerinde şemalaştırıp somut hale dönüştürürler. Tahayyül boşlukta oluşmaz. Tahayyülün oluşması için önce birey, sonra aile çevresi, mahalle, ilçe, il ve ülke gibi yakından uzağa doğru bir sıra takip eder. “Kuyunun dibindeki kurbağa dünyayı kuyunun ağzı gibi algılar.” Dar bir çevrede yetişen, etkileşim alanı sınırlı olan çocukların tahayyül kapasitelerinin gelişmesi oldukça zordur. Kurbağayı kuyunun dışına çıkartmak, dünyanın o geniş, büyük alanını görmesini sağlamak gerekir. Çocukları yetişme çağında farklı ortamlara sokmak, farklı kişilerle iletişim kurmasını sağlamak, farklı yerleri görmesi için teşvik etmek, tahayyül açısından son derece önemlidir. Ekonomik sorunları olan, bir kuru ekmeğe muhtaç olan aile çocuklarının tahayyül sınırı, bir sonraki öğünde yiyeceği ekmek ise, doğal olarak hayal dünyalarını da kaybettikleri anlamına gelir. Hayal kurmak, geleceği tahayyül etmek, geleceği bu günden görüp heyecanlanmak, aslında başarılı olma sürecinde önemli bir başlangıç noktası olarak görülebilir. Kültürümüzde hayal kuranlar, boş işlerle uğraştıkları için eleştirilirler. Bir zamanlar Ankara’ya üniversite okumak için gideceğimi, Amerika’da üniversite kampüsünde derslere katılacağımı söylediğimde, en yakınlarım bile güler, hafif yollu alay ederlerdi. Tahayyül ile birlikte eylem yoksa başarısızlık olur. Birey, tahayyül ile birlikte ayağa kalkıyor, eyleme geçiyor, çalışıyor ve sürekli çalışarak, doğru yöntemle çalışarak yola devam ediyorsa, üst düzeyde başarı gerçekleşebilir.

Başarılı olmanın diğer şartı, durum değerlendirmesi yapmaktır. Stratejik plan yapan örgütler SWOT analizi yaparlar. Güçlü, zayıf yönlerini, fırsat ve engellerini tanımlar, bu tanımlamalara göre yol haritası çizerler. Güçlü yönlerini daha güçlü yapmak, zayıf yönlerini elemine etmek, fırsatlardan yararlanmak, engelleri aşmak stratejisini belirlemek, stratejik planın başarıya ulaşmasında etkili rol oynar. Başarmak isteyen kişi de bir eylem planı yapması ve doğru strateji ile harekete geçmesi gerekir. Doğru zamanda doğru strateji ile harekete geçmek kadar, zaman zaman dönüt almak, değerlendirmek, düzeltme ve iyileştirme yapmak, başarılı olmada önemli adımlardır. Çalıştığı halde istediği başarıyı elde edemeyen çocuğa, durum değerlendirmesi yaptığında doğru yöntemle derse çalışmadığı, doğru teknikleri kullanmadığı ya da kendisine uygun öğrenme stratejisini işe koşmadığını belirtmek elzemdir. Durum değerlendirmesi birey tarafından yapılabileceği gibi, ikinci, üçüncü şahıslar tarafından da yapılabilir.

Durum değerlendirmesi yapan birey, durum değerlendirmesinden sonra, her aşamada sürekli geri bildirim alması gerekir. Geribildirim birey tarafından verilebileceği gibi, profesyonel bir kişi tarafından da verilebilir. Başarılı kişilerin hayatları incelendiğinde onlara geribildirim veren akrabalarının, yakın dostlarının ve öğretmenlerinin olduğu görülmektedir. Geribildirim, düzeltme ve iyileştirme, hedefi yeniden gözden geçirme, bilgi ve beceri düzeyini güncelleme şeklinde devam ediyorsa, başarılı olma olasılığı da o kadar artmaktadır. Her birey, tahayyül edip durum değerlendirmesi yaptıktan sonra her eylemi ile ilgili sürekli geribildirim alması, başlangıç noktası ile geldiği aşama arasındaki farkı görmesi gerekir. Eğer somut bir başarı durumu ortaya çıkmamışsa, zaman kötü kullanılmış, kaynaklar heba edilmişse, başarısızlık kaçınılmaz hale gelebilir. Bu aşamada motive edici faktörlere gereksinim vardır: “Yapabilirsin! Durmak yok, çalışmaya devam.” gibi…

Başarıyı sağlamada en önemli diğer adım, 10 Bin Saat Kuralı” olarak bilinir. Bir alanda uzman olmak, bir konuda kusursuzluğa ulaşmak, pratikliği yakalamak, tabiri caizse “İşi gözü kapalı yapmak.” için 10 bin saat çalışmak, tekrar etmek ve alıştırma yapmak gerekir. Usta tiyatrocular, bilim insanları, sanatçılar, sporcuların hayatları incelenirse, 10 bin saat kuralına uydukları görülmektedir. Öğrenmenin yolu bilinçli olarak yapılan düzenli tekrarlar ve öğrenilen konuların başka sorunların çözümünde kullanılması ile mümkün hale gelir. İşlem ezberlemek, sürekli aynı şeyi yapmak 10 bin saat çalışmak değildir. 10 bin saat; öğrenilen bir durumu, 10 bin saatten daha fazla sürede, farklı farklı alanlara uygulayıp doğru sonuçlara ulaşabilmektir.

Başarıyı yakalamak, çocuklarınızın, öğrencilerinizin hayatta başarılı olmasını istiyorsanız, ilk yapmanız onlara etkili bir sosyal çevre yaratmak olmalıdır. Onları değişik aktivitelerle uğraştırmak, yetenek ve ilgi alanlarını keşfetmede önemli rol oynar. Karadeniz bölgesinin yüksek köylerinde ağır tomrukları omzuna alıp taşıyan insanlar hep dikkatimi çekmiştir. Bu kişiler küçük yaşlardan itibaren halter çalıştırılmış olsalardı, durum farklı olur muydu? Küçük yaşlarda ilgi ve yeteneklerini keşfedip eğittiğimiz çocuklardan Naim Süleymanoğlu gibi halterci, Prof. Dr. Aziz Sancar, Prof. Dr. Uğur Şahin, Dr. Özlem Türeci gibi topluma faydalı olan bilim insanları yetişir miydi? İnsan kaynağımızı etkili kullanabiliyor muyuz?

Aileler çocuklarına yatırım yapmak istiyorlarsa çok konuşup nasihat vermek yerine, uygun ortam ve şartları hazırlamaları gerekir. Çocuklarının etkileşim içerisinde bulunacağı sosyal, kültürel çevreyi ayarlamaları, çocuklarının hayatta başarılı olması için gerekli bir durumdur. Ancak unutulmaması gereken bir diğer durum ise içsel güdülemedir. Birey içsel güdülenmediği sürece, harekete geçmesi, başarılı olması imkânsızdır. Dışsal güdüleme ile başarıyı yakalamak çoğu zaman havanda su dövmekten farksız bir durumdur. Bireye dışarıdan hedef koyulması başarısızlığın habercisidir. Bireye ortam yaratılmalı, birey kendi hedefini kendisi koymalıdır. Seçme sürecinde sorun yaşayanlar için, seçenekler sunulmalı, bireyin kendi hür iradesi ile seçmesi için destek olunmalıdır.

Sonuç olarak çocukların hayatta başarıya ulaşmasını sağlamada öğrenme ekosistemi önemli rol oynar. Ailelerin, eğitimcilerin yapması gereken şey de tam bu aşamada başlar. Doğru, olumlu ve güdüleyici sosyokültürel ortamı, öğrenme ekosistemini yaratmak. Çocukların tahayyül etmeleriyle işe başlamak gerekir. Bu aşamada onları desteklemek, hayallerini gerçekleştirmeleri için uygun ortamı yaratmak, desteği sağlamak önemlidir. Her aşamada durum değerlendirmesi yapmalarını sağlamak, kendi öz yeterliklerinin farkına varmalarında destek olmak, başarılı olmalarında etkili olur. Sürekli geribildirim vermek, hatalarını düzeltip yola devam etmelerini sağlar. Sabır, istikrar ve yılmazlık olarak ifade edebileceğimiz 10 bin saat çalışma ve tekrar etme kuralı, başarılı olmanın köşe taşlarını yavaş yavaş örmede işe yarar. Hiçbir başarı tesadüf değildir ve başarıda şans faktörü bir şehir efsanesidir. Kolay elde edilen ve kolay ulaşılan hiçbir şey değerli değildir.

Kaynakça

Şirin, S. (2020). Yetişin Gençler. İstanbul: DK: