Ankara’nın en başarılı Anadolu Lisesi hangisidir? İstanbul’un en iyi Fen Lisesi hangisidir? İzmir’in en iyi ilkokulu ya da ortaokulu hangisidir? Genelde bu tür soruları ya siz sormuş ya da birisinin sorusuna cevap vermişsinizdir.

En iyi Anadolu Lisesi ya da Fen Lisesi tamamen bir şehir efsanesidir. En iyi olduğu iddia edilen okullar farklı bir ders programı, müfredat uygulamazlar. Lider öğretmenleri, çok güçlü örgüt kültürleri, efsane okul yöneticileri yoktur. Hatta bir okul yöneticisi ya da öğretmeni alsanız bile başarı denen kavramda bir değişiklik ortaya çıkmaz. Hatta bunu son 1-2 yıldan beri proje okulu olarak yapılan uygulamalarda çok rahat görebilirsiniz.

Başarı kavramı akla ilk olarak sınav başarısını getirir. Örneğin, liseden mezun olan öğrencilerin yüzde kaçı tıp, eczacılık, diş hekimliği ya da mühendislik fakültelerini kazanmıştır. Öğrencilerin ilgili fakülteleri daha doğrusu gözde okullarını kazanmış olması, başarı olarak kabul edilir. Hatta mühendislik ya da tıp kazanmaları da yetmez kaç tanesi ODTÜ, kaç tanesi Hacettepe, kaç tanesinin Boğaziçi olduğu da başarıyı belirlemede araç olarak kullanılır.

Bu okulların başarısını! (sınav) belirleyen ana faktör öğrencinin zekâsı, yetenekleri ve yeterlilikleridir. Başarılı diye abartılan okulların tek başarısı, öğrencileri sağ salim okuldan mezun etmeleridir. Okulların çok fazla kattığı bir şey yoktur. Bu öğrenciler merkezi sınavlarda çok yüksek puanlarla daha önceki dönemlerde adı başarılı diye çıkmış okulları seçerler. Kendileri gibi zekâsı, yetenek ve yeterlilik düzeyi yüksek öğrencilerle homojen grup oluştururlar. Kendi seviyelerinde anlatılan derslerde, kendi seviyelerinde sorulan sorularla sınavlara hazırlanırlar. Çoğu öğrenci sınavlarda üst düzeyde başarı sergilediği için dershaneler burslu olarak kabul ederdi. Şimdi bu işi Temel Liseler ve özel kolejler yapmaya başladı. Kapasitesi yüksek öğrenciyi okuluna alıp, başarı grafiğini üst düzeyde göstermeye çalışmaktadırlar. Başarılı olduğu iddia edilen liselerin ise öğrencilere çok fazla katkısı yoktur. Genelde öğretmenler ders yapmayıp siz nasıl olsa biliyorsunuzdur deyip test dağıttıkları ve 4 yıl öğrencinin bu şekilde eğitim gördüğü liseler vardır.

Bu okulların başarılı okul olarak anılmasındaki en büyük etkenlerden birisi, geçmişte fiziki mekân, ulaşılabilirlik ya da çevre faktörlerinden dolayı tercih edilmiş, tercih edenlerin de büyük çoğunluğunun başarıyı yakalamış olmasıdır. Ankara Atatürk Anadolu Lisesi TEOG puanı 496 olan öğrencileri alır. Öğrencileri mezun olduğunda tercih edilen üniversitelere yerleşme olasılığı çok yüksektir. Bu okulu başarılı yapan, öğrencilerin üst düzey özelliklerinden başka bir şey değildir. Bu öğrencileri Pursaklar Ayyıldız Anadolu Lisesi’ne gönderilse, öğretmenleri, fiziki yapısı aynı kalma koşuluyla aynı başarıyı burada da elde edilebilir. Çünkü okulun bu öğrenciler için sunduğu özel hiçbir şey yoktur.

Bir okulda başarıyı belirleyen faktörleri açık sistem kuramına göre ele alırsak, girdi, işleme, çıktı, dönüt ve çevre faktörleridir. Okulun girdisi olan öğrenci kaliteli ise, işleme yani amaca uygun bir biçimde istendik davranışlar kazandırma süreci de başarılı olur. Mezun olan öğrenci açık sistemin çıktısıdır. Çıktı, temel becerileri üst düzeyde kazanmış olduğu halde diplomasını alır ve üst öğrenim kurumuna gider. Çevre faktörleri destekleyici özelliklere sahiptir. Girdi ile çıktı arasındaki fark çok fazladır. Bu da, okulun öğrenciye kattığı önemli kazanımları ifade eder. Bu aşamada başarılı olarak ele aldığımız okullar aslında başarılı öğrencileri alıp başarılı yapmaktadırlar. Bu konuyla ilgili bir Karadeniz fıkrası vardır. Temel, Aydın’a bir düğüne gider. Aydın efelerinin yavaş yavaş oynamalarına gıcık olup şöyle söyler: Bu kadar düşünürsem ben de oynarım. Bu kadar nitelikli öğrenciyi herkes başarılı yapar.

Başarısız okullara bakarsanız, girdi puanı düşük olan okullardır. 240 TEOG puanı ile gelen öğrenciye ne anlatabilirim? Sorusunu bana soran matematik öğretmeninin şaşkınlığı hala gözümün önünden gitmez. Gerçek başarı, okula geliş puanı ne olursa olsun, o öğrenciyi başarılı bir biçimde mezun edebilmek hem bilişsel hem duyuşsal hem de psikomotor becerileri kazandırabilmektir. Okul, öğrencinin ilgi ve istidatlarına göre yetişmesini sağlamak, ona temel etik ilkeleri kazandırmak, etkili iletişim, problem çözme, okuma, araştırma ve eleştirel düşünme becerisini kazandırmak, entelektüel merak uyandırmak, toplumun değerlerini içselleştirmelerini sağlamak, çağdaş yaşam biçimini anlamak ve hayata uyarlamak gibi pek çok beceriyi kazandırması gerekir. Okul başarısı, iyi ve başarılı olan öğrenciyi alıp mezun etmek değil, her kapasitedeki öğrenciye katma değer kazandırabilme kapasitesidir. Yıllar önce meslek lisesine gitmek zorunda kaldığımda rahmetli babama çok kırılmıştım. Liseye gitmek istiyordum. Ama olmadı. Daha sonra stem dolu sözlerle beni neden liseye değil de meslek lisesine gönderdiğini sormuştum. Bana: Biz dar gelirliyiz. Sana o çocukların yediği yedirmem, giydiğini giydirmem çok zor. Onların yanında ezilir, özgüvenin kaybolur, çok üzülürsün. Meslek lisesine giden çocuklar bizim gibi. Ezilmeni gerektirecek bir şey yok. Burada kendini gösterme imkânın çok, başarılı olma ihtimalin çok yüksek demişti. Yıllar sonra dediğini daha iyi anladım. Çocuğunuzu Barcelona’ya verip her hafta yedek kulübesinde oturacaksa, bu durumun ona hiçbir faydası olmayacaktır. Çocuğunuzu Kastamonuspor’a verip her hafta forma bulup sahaya çıkması ve top oynaması daha önemlidir. Çocuklarınızı çok fazla başarılı diye bazı seçkin okullara göndermeye kalkışmayınız. Çocuğunuzun kendini ifade edebileceği, varlığını gösterebileceği, liderlik becerilerini sergileyebileceği okullara vermeniz, onların gelişimleri ve başarıları açısından son derece önemli olacaktır.