Uzmanlar, Türkiye eğitim sisteminde neredeyse her sene yapılan değişikliklerin öğrencilerin başarısını düşürdüğünü söylüyor. Temel itiraz noktasıysa Türkiye’deki okullar arasında paraya bağlı olarak eğitim kalitesinin değişmesi.

Örneğin 3 milyondan fazla adayın ter döktüğü Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) öğrencilerin netleri bu sene de düştü.

Bu yıl ilk kez kaldırılan baraj geçerli olsaydı, ÖSYM’nin yayınladığı sayısal verilere göre 180 olan AYT barajına göre sayısalda 677 bin, sözelde 343 bin, eşit ağırlıkta ise 506 bin kişi barajın altında kalıyor olacaktı. 160 olan TYT barajına göre ise ilk oturumda bile 339 bin kişi barajın altında kalacaktı. 96 bin 518 adayın sıfır çektiği sınavda TYT oturumuna katılan 3 milyon 8 bin 287 adaydan yalnızca bir kişi tam puan alabildi. Barajın kaldırılması ve aday sayısının çokluğu puanlar ve sıralamalar arasında büyük bir makas oluştu. Böylece bu yıl, geçen yıllara göre netleri yüksek adaylar, daha düşük başarı sıralaması elde etmiş oldu.

Bu tabloya rağmense iktidar yetkilileri ‘övünmeye’ devam ediyor.


‘Çok güzel şeyler yapıldı’
Haber Global’de canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Bakan Özer, şunları söyledi: “Sistemin içerisinde iyileşme kültürünü enjekte edeceğiz. Sistemi değiştirmeden iyileştirebilme imkanı vardır. Bu kültürü sistemimizin içerisine enjekte etmemiz lazım. Türkiye son 20 yılda girmiş olduğu tüm değerlendirmelerde sürekli kendisini yükselterek çıkıyor. Eğitimin kalitesiyle ilgili bir sorun yok. Kolaycılığa kaçarak, YKS üzerinden eğitim sistemiyle ilgili bir çıkarsama yaparsak yanlış yaparız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son 20 yılda eğitimde gerçekten devrim yapmıştır. Bu kadar eğitimde okullaşma oranını arttırıp da kaliteyi de bu kadar arttıran başka ikinci ülke örneği yoktur. Ülkelerin en kalıcı sermayesi, beşeri sermayedir. Beşeri sermayesini nitelikli hale getirmenin en önemli yolu da eğitimdir. Bunun da ilk adımı eğitim çağı nüfusunun mümkünse tamamını eğitimin içerisine alabilmektir. İşte Türkiye tüm eğitim kademelerinde bunu başarmıştır, alarm verecek bir durum söz konusu değil. Süreçlerimizi kalite odaklı bir şekilde sürekli güncelliyoruz. Çok güzel şeyler yapıldı ama daha yapacağımız çok iş var. Onun için çabalıyoruz.”

Bakan Özer, imam hatip okullarıyla ilgili tartışmayı da gereksiz bulduğunu söyledi: “Hem imam hatip okullarındaki öğrencilerimizi sıkıntılı bir duruma düşüren hem de etik olmayan bir şekilde ülkenin eğitim sistemindeki liseler arasında bir ayrımcılığa giden çok kötü bir yaklaşım var. Eğitim sisteminde talep edilen okulla ilgili, arz üretmeyle ilgili hiçbir problem yok. Sınav yerleştirmede öğrencilerin yüzde 55’i birinci tercihine, yüzde 94’ü de ilk üç tercihine yerleşmişse, yerleşme mekanizması mükemmel çalışmış demektir.”