DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi'nin 3. bir ittifak için çalıştığı iddiaları gündeme gelmişti. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gazetecilerin soruları üzerine “Ben böyle bir çalışmayı duymadım. Varsa da biz öyle bir çalışmanın içinde değiliz şu anda” açıklaması yaptı.

Babacan’ın gündeminde kur korumalı mevduat sistemi, konut fiyatları ve göçmen sorunu da vardı.

'Kur farkını para basarak ödeyecekler'
Babacan, üç aylık vade süresi dolan kur korumalı mevduat hesaplarına 11 milyar lira ödeme yapılmasını şu sözlerle değerlendirdi:

“Bütçede ‘kur korumalı hesabın kur farkı’ diye bir kalem yok. Bu parayı nereden bulacaklar? Para basacaklar. Para basarak bunu ödemek zorunda kaldılar, kalıyorlar. ‘Merkez Bankası kaynaklarından’ diyorlar. Merkez Bankası’nda kaynak mı bıraktınız? Merkez Bankası kaynağı para basma makinesi. Para basınca ne olacak? Enflasyon ve kur daha da artacak. Kur artınca ne olacak? Daha fazla kur farkı ödeyecekler. Daha da artan kur farkını nasıl ödeyecekler? Dönecekler Merkez Bankası’na, daha çok para basacaklar.

Eğer acilen yanlışlarından dönmezlerse bu ülke yarın yüksek kronik enflasyon değil, Allah korusun hiper enflasyon dönemine girer. Para pul olur. Tam bir enflasyon ve devalüasyon sarmalıdır bu. Tam bir borç sarmalıdır.”

'Tarihimizin en büyük servet transferlerinden birisi'
“Bu servet transferi, tarihimizin en büyük servet transferlerinden birisidir. Hey gidi garip gureba dostu Erdoğan! Ne oldu sana yahu? Kimler girdi aklına? Hangi çıkar çevreleri aklını çeldi de böyle bir işe kalkıştın? Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapıyorsun. Tarih şahittir ki biz uyardık. Yapmayın, yazıktır günahtır dedik. Gözlerini karartıp yanlışta ısrar ediyorlar. Yazıklar olsun.”

Konut krizi
Merkez Bankası verilerine göre ve konut fiyatlarının bir yılda yüzde 96 arttığını ve İstanbul’da 120 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatının 1 milyon 600 bin liraya yükseldiğini söyleyen Babacan, bu koşulları 2010 yılıyla kıyasladı:

“2010 yılında dolar 1,5 lira. En düşük memur maaşı 1300 lira. Bugünkü kurla hesap etsek, en düşük memur maaşının şu anda 13 bin lira olması gerekiyor. Rüya gibi görünüyor ama o günleri Türkiye yaşadı. İstanbul’da o yıllardan daire fiyatlarını söyleyeyim. Gaziosmanpaşa 100.000 lira. Ataşehir, Ümraniye, Fatih 140.000 lira. Kadıköy, Şişli 200 bin lira. Konut kredisi faizlerinin aylık %0,6 olduğu günleri yaşadık. Orta gelirliler muhitine göre 5 ya da 10 yılda ya borçlanarak ya da biriktirerek ev sahibi olma hayali kurabiliyordu. Konut edinmek herkesin hakkıdır. Eylem planımızda yazdık. Konutun ticari bir yatırım aracına dönüşüp, dar gelirli vatandaşlarımız için imkânsız bir hedef olmasının önüne geçeceğiz. Dar gelirli ailelerimizin, şehit yakını ve gazilerimizin konut sahibi olmalarını kolaylaştıracağız.”

'Türkiye’nin bir göç politikası yok'
Son günlerin tartışmalı başlıklarından göçmen sorununa da değinen Babacan şöyle konuştu:

“Doğu sınırımızdan giren Afganları kaç kere sordum hükûmete. ‘Ya sınır güvenliğini sağlayamıyoruz deyin ya da Amerika’yla anlaştım, Taliban rejiminden kaçan ve Amerika’yla yakın çalışan bir grup Türkiye’ye gelmek istiyor, deyin. Bunu açıklayın’ dedim. Hâlâ hudut güvenliğini sağlamamak, ülkenin sınırlarının yol geçen hanına dönmesi veya kasıtlı ve anlaşmalı bir şekilde yabancıların ülkeye elini kolunu sallayarak kayıtsız girmesi kabul edilebilir değil. Şu an Türkiye’nin bir göç politikası yok. Uzun vadeli göç politikası oluşturmak gerekiyor. Türkiye’nin Suriye’de acilen çözümün parçası olması gerekiyor. Sorunun çözümüne önce Suriye’den başlamak gerekiyor.”