Yürüyüş esnasında “Deva'da kadın yaşayacak”, “Demokrasi, atılım derhal bugün”, “Deva şiddete çözüm olacak” sloganları atıldı. Yürüyüş öncesi basın açıklaması yapan Ali Babacan İstanbul Sözleşmesi'ne vurgu yaptı. Türkiye'deki yasal düzenlemelerde ciddi eksikler olduğunu söyledi. Ayrıca kadına şiddetin çözümü konusunda en önemli konunun ülkenin tepesindeki siyasi iradenin bu konuda tavizsiz durması olduğunun altını çizdi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın sözkonusu açıklaması:

Biz DEVA Partisi olarak kurulduğumuz ilk günden bu yana kadına şiddete karşı sapasağlam bir duruş ortaya koymuş durumdayız. Kadına şiddetin mazereti olmaz. Kadına şiddetin aması, fakatı olmaz. Mesele kadına şiddetse kırmızı çizginin net bir şekilde çizilip, herkesin o noktada durması gerekir.

''Türkiye'de maalesef her ay onlarca kadın cinayeti haberini alıyoruz. Kadına şiddetin yaşanmadığı tek bir gün, tek bir saat yok ülkemizde. Bu sorunun çözümü ise ancak güçlü bir siyasi iradeyle mümkün. Ülkenin yönetiminin en tepesindeki kişilerin bu konuda tavizsiz durmasıyla ancak bu mümkün.''

Türkiye, bir zamanlar irtibatlı bir ülkeyken, bir zamanlar dünyanın her yerinde saygın bir ülkeyken, kadına şiddetle mücadelede öncülük yapan bir konumdaydı. Avrupa Konseyi içerisinde, İstanbul'da yapılan bir sözleşme ile burada, bu şehirde yapılan bir sözleşme ile tüm Avrupa'daki kadınların haklarını korumak için, tüm Avrupa Konseyi üyesi olan ülkelerdeki kadına şiddete karşı yasal düzenlemenin ve uygulamanın sapasağlam hale getirilmesi için Türkiye öncülük etti. Ama görüyoruz ki bugün ülkeyi yöneten zihniyet bambaşka bir noktaya düşmüş durumda.”

‘BÖYLE BİR ADIMIN VEBALİNİ BU HÜKÜMET TAŞIYAMAZ'

“Bu yasal düzenlemelerin dayanağı olan uluslararası bir sözleşmenin tek bir imzayla iptali, bu sözleşmeden tek bir imzayla çıkmak gerçekten affedilir bir adım değildir. Üstelik ne oldu, bu sözleşmeden çıkıldı da yasalarda herhangi bir değişiklik yapıldı mı bugüne kadar. Hiçbir şey yok. Sadece ve sadece siyasi bir ayak oyunu bu. Daha sonra da ortaya çıktı biliyorsunuz. ‘Bir siyasi partiyi acaba iktidarın yanına çekebilir miyiz' diye oynanmış bir oyundan ibaret. Türkiye'de milyonlarca kadının canını tehlikeye atan, milyonlarca kadının şiddet görmesine vesile olan böyle bir adımın vebalini bu hükümet taşıyamaz. Bir partiyi kendi yanına çekebilmek uğruna, milyonlarca kadının canını tehlikeye atmaya hiç kimsenin hakkı yok. O da olmadı, onu da beceremediler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar” ifadelerini kullandı.

ELİNİZE NE GEÇTİ?

Türkiye'nin büyük ve güçlü bir ülke olduğunu söyleyen Ali Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye pek çok yönüyle tüm Avrupa'ya örnek olması gereken bir ülke. Avrupa'nın en büyük nüfusu, en genç nüfusu, en büyük toprakları, en büyük tarım alanları bizde. Ama bu büyük ülke, bu güçlü ülke, bu güzel ülke kötü yönetiliyor. İşin başındakiler ne yaptıklarının farkında değil. Kendi daracık zihin dünyasına hapsolmuş bir şekilde milyonlarca kadının her gün canının tehlikeye atıldığı bir ülke haline getirdiler bu ülkeyi.

Ben buradan sayın Erdoğan'a soruyorum: İstanbul Sözleşmesi'nden tek imzayla çıktığınızda elinize ne geçti? Türkiye'de ne düzeldi? Türkiye'de hangi sorunu çözdünüz? O günden bugüne ne faydanız oldu Türkiye'ye o tek imza ile sözleşmeden çıkarken. Cevap veremezler. Çünkü verilecek cevapları yok.

Akılları fikirleri siyasi oyunlarda. Kimse bu ülkenin kadınlarını kendi siyasi oyunlarına alet etmesin. Bizim DEVA Partisi olarak bu konulardaki tutumumuz çok net, çok açığız. Zihnimi çok açık. Biz diyoruz ki; mesele kadına şiddetse bunun gerekçesi, hafifletici bir sebebi olamaz. Mesele kadına şiddetse kadının yaşam tarzı şiddet için bir gerekçe asla olamaz.”