Demokrasi ve Atılım DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuk olduğu programda gündeme ilişkin önemli değerlendirmeler yaptı. Konuşmasından dikkat çeken cümleler ise 'Bu seçimi kaybetme lüksümüz yok'  diyerek önümüzdeki seçimin kritik bir seçim olduğunu belirtti. "İktidarın kendisi için en büyük tehdit olarak gördüğü parti biziz" açıklamasını TOGG lansmanına davet edilmemelernin gerekçesi olarak belirtti.

Ali Babacan'ın öne çıkan açıklamaları:

Bu iş ya beraber olacak ya da olmayacak, seçimi kaybetme lüksümüz yok

“Ortak aday tartışması yapanlar, ‘Onlarla olalım mı olmayalım mı’ diyenler, 2018 seçimlerine bakıp ders alsınlar, ortak aday çıkaramadılar da ne oldu? Ülke 5 yıl kaybetti, 10 yıl geriye gitti. Şu anda öyle bir lüks yok. Kimse eski ideolojilerinin etkisi altında rüyalar görmesin. Bu iş ya beraber olacak ya da hiç olmayacak. Bu seçim çok kritik. Bu kadar hukuksuzluk, bu kadar büyük ekonomik çöküntü yaşıyoruz. Eğer muhalefet aklını başına alıp bu iş ancak beraber olur diyerek sağlam durmazsa seçim riske girer. Böyle bir ülkede seçimi kaybetme lüksümüz yok. Kimsenin hayal peşinde koşmaması lazım. Kimsenin kendi inadına, eski çizgisine, eski ideolojisine yüzde yüz bağlı kaldığı ortaklık olmaz. Ortaklık nedir? Bir ödünleşmedir. Ülkenin yarınları için asgari müştereği yakalama çabasıdır.”

İktidarın kendisi için en büyük tehdit olarak gördüğü parti biziz"
Babacan, AKP tarafından TOGG lansmanı ve ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ toplantısına davet edilmemiş olmalarına dair soruya şu cevabı verdi.

“Türkiye’nin yerli teknoloji kapasitesini artırması, kendi potansiyelini büyütmesi herkes gibi bizim de gurur duymamız gereken bir konu. Keşke ülkeyi yönetenler biraz daha kapsayıcı bir yaklaşıma sahip olsalardı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken toplumu kutuplaştıran, ötekileştiren, ikiye ayıran bir zihniyetle Türkiye büyümez, Türkiye böyle kalkınmaz. Bir siyaset geleneği olan partiler arası bayramlaşma tekliflerimizi bile reddettiler. İktidarın şu an en çok korktuğu, kendisi için en büyük tehdit olarak gördüğü parti biziz.”

Sayın Erdoğan’ın rüyalarına bile girdiğimizden eminim

Bizim görünürlüğümüzün olmaması için çok ciddi bir çaba var. Çünkü bizi bir kere görenlerin, tanıyanların çok ciddi bir ilgisi oluyor. Bu ilgi zamanla teveccühe ve sonra desteğe dönüyor. Bunu gayet iyi görüyorlar. Bizimle ilgili olumsuz haber bile çıkartmamaya çalışıyorlar. Yok varsayma politikası var. Ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler biz vatandaşlarımıza tüm Türkiye genelinde doğrudan temas imkanına sahibiz. Kapı kapı dolaşıyoruz. Girmediğimiz sokak kalmıyor. Sayın Erdoğan görmek istemiyor olabilir ama rüyalarına bile girdiğimizden eminim.”

"Referandumu toplumu ikiye bölerek seçime götürmek için istiyor"


“Kendi ailemizde halam ve kız kardeşlerim neslinde başörtüsü sorununu yaşadık. Siyasi perspektiften değil, hak ve özgürlükler çerçevesinden mücadelemizi verdik. Siyasetçilere sesleniyorum. Kadınların kılığından kıyafetinden elinizi çekin. Seçime gidiyoruz, yine mesele kadınların kılığı kıyafeti üzerinden referanduma gidiyor.  Bu mesele şu an bir şekilde Türkiye’de çözüme kavuşmuş durumda. İleride bu çözümün devamı ve daha da garantiye alınması için yapılacak şeyler olabilir. Ama bunları seçime üç dakika kala yapmak doğru değil. Seçimden sonra, daha sakin bir zamanda sadece başörtüsü özgürlüğü değil, her özgürlüğü konuşalım. Niye referandum diyor? Çünkü gerginlik istiyor, toplumu ikiye bölüp seçime öyle gitmek istiyor.”