AK PARTİYE ŞEKİL VERMEYE ÇALIŞAN ŞEKİLSİZLER!

Türkiye’de yaşamak, gücünün çoğunu başka yerlerde harcamak demektir.

Nedir bu başka yerler?

Sınıfta öğretmen isen ya öğretmenlerarası didişmelerle ya kendini bi’şey zanneden ve her şeye burnunu sokan velilerle ya basiretsiz okul yöneticileriyle ya da vitrine oynayan tiplerin senin üzerinden prim yapmasına harcarsın vaktinin çoğunu…

Bir şehir yönetiyorsan, şehrin zenginleri, şehrin godamanları ile veya ne yaparsan yap asla takdir göremeyeceğin reyting manyağı yazılı veya görsel basınla başın derttedir.

Ülke yönetiyorsan malum işte…

Seçim kazanırsın hile var derler. Kaybedersin kazanan hile var der.

Yol yaparsın, kendi zenginlerine ihale veriyor derler.

Köprüler, havalimanları yaparsın, deniz altından tüneller geçirirsin, istemezüüük diye bağırırlar…

Bunların hepsi neyse de…

Kurulduğu günden beri 15 yıldır hiç seçim kaybetmemiş bir partisindir.

Dışa bağımlı iken, dış güçlerin bir dediğini iki etmezken ne içten karıştıran olur ne dıştan o partiyi.

Nasıl ki o partiyi yönetenler tam anlamıyla ülkeyi bağımsızlığa doğru ilerletiyor hemen gücünü başka yerde harcamaya başlarsın, şekilsizler yüzünden…

Kitle partisi olmak kolay değildir, yöneticiler illaki hata yaparlar, illa ki ehil olmayan kimseleri bir şekilde bir yerlere getirirler, illa ki yanlış politikalar sonucu tamiri kolay olmayan yaralar açılır…

İçten de dıştan da eleştirilir ki eleştirmek de haktır, eleştiriler doğrultusunda kendine çekidüzen vermek de…

Eleştirinin olmadığı yerde metal yorgunluğu olur. Dediğim dedik, çaldığım düdük mantığı işler ki ocaklardan ırak…

Aklımın almadığı konu ise şu:

Bu partiyi yani Ak Partiyi dış güçler severken, dış güçler bu partinin içişlerine karışmazken bu partiye yakın olduğunu iddia edenler neden çıkıp tek kelime, işler iyi gitmiyor, demez de, yedi düvelin yıkmaya çalıştığı yani şimdiki zamanda; işler iyi gitmiyor demeye başlar?

İşte ben burada başka bir şerefsizlik ararım.

İstediği kadar naif cümlelerle, yapıcı eleştiriler yapıyorum beni mazur görün gibi ifadelerle karşımıza çıksınlar umurumda olmaz.

Bu tür insanlar ya bilmeden dış düşmanların değirmenine su taşıyor ya bilerek…

Hangisi doğruysa ikisi de tam anlamıyla hainliktir. Bilerek yapılan hainlik, bilmeden yapılan hainlikten daha evladır üstelik.

Bilmiyorsan ortalığı karıştırma arkadaş, git işine torun sev… Ne diye milletin kafasını karıştırıyorsun, ne diye milletin gözbebeği olan bir partiyi zor durumda bırakmaya çalışıyorsun?

Şarlatanın biri çıkar, İslamcılardan parti arındırılacak der, diğeri çıkar Türkiye’yi yıkıp işgal ettirmek için gerekli koşulları sağlamak için darbe girişiminde bulunan Pensilvanya ayısının avukatlığını yapar, biri çıkar birkaç münferid sorunu partinin tümüne mal eder…

Bazen susmak, konuşmaktan daha büyük erdemdir. Lütfen ülkemin gücünü başka yerlerde harcamaya vesile olmayın.

Biz Osmanlı rüyası görüp dünyaya çekidüzen vermeye çalışırken ülkemin ayağına takoz olmayın, defolun gidin cehennemin dibine…