Milliyet'ten AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU'nun haberine göre: Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak nitelemesinin ardından gözler Türkiye'nin atacağı adımlara çevrildi. İktidarın yanı sıra HDP dışındaki tüm muhalefet partileri tarafından da tepkiyle karşılanan Biden'ın açıklamasına Meclis nezdinde verilecek karşılık AK Parti tarafından gündeme alındı.

AK Parti kurmayları, "ABD'nin 'soykırım vardır' demesi, tarihi değil politik bir karardır. Devletler arası hukukta mütekabiliyet esastır. Biz de parlamentomuzda HDP katılmasa da 4 partinin müşterek imzasıyla gerekli cevabı ortaya koyacağız" ifadelerini kullandı. Ortak imzaya açılacak bildirinin "tonunun" ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmeleri sonrası netleşmesi bekleniyor. AK Parti'nin ABD ile yaşanan "soykırım" gerilimine ilişkin ne tür adımlar atabileceğinin ise salı günü yapılması planlanan MKYK toplantısında kararlaştırılacağı ifade ediliyor.

Uzmanlar, Joe Biden'ın 1915 olaylarıyla ilgili açıklamasını ve etkilerini Milliyet'e değerlendirdi:

ECEM TOPLAR Ankara -

Prof. Dr. Vişne Korkmaz (Nişantaşı Üniversitesi):

Lobi etkisi ABD'nin kimi zaman stratejik vizyonunundan sapmaya neden oluyor. Seçim kampanyasında bu söz verildi. Nasıl Trump döneminde İsrail lobisine söz verildiyse, Biden yönetiminde de Ermeni lobisine verildi. Ancak bu lobinin Karabağ savaşında hiçbir etkisinin olmadığı da unutulmamalı. Yani sahayı lobiler belirlemiyor. İç politika her zaman dış politikada ABD'nin elini güçlendirmez. ABD'nin dış politikası her zaman tutarlı değil. Biden'ın bu kararının ABD'ye maliyeti olacaktır. Bu kararın hukuki bir sonucu yok ancak Türkiye'nin hareket serbestliğine yönelik bir baskı siyaseti olarak okunur Türkiye halkı tarafından. Bu Türkiye'de herkesin karşı duracağı bir Amerikan adımı olarak tarihteki yerini alır. Türkiye'yi somut olarak etkilemez ama Türkiye'deki Anti-Amerikanizmin güçlenmesini beraberinde getirir. Bu kararla Türkiye-Ermenistan, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi zora girer, bu da olsa olsa Rusya'nın işine yarar. Kısaca 'soykırım' açıklaması Ankara'dan çok Washington'u zorlar.

'HUKUKİ OLARAK KARŞILIĞI YOK'

Doç. Dr. Burak Küntay (Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı):

1981'de Başkan Reagen 'soykırımı' tanıdı. ABD başkanlarının 24 Nisan'da görüş beyan etme geleneği ise, Başkan Clinton döneminde başladı. O dönemden beri de genel olarak 1915 olayları için 'büyük felaket' tabiri kullanıldı. Soykırım kavramının önemi ise, Türkiye'den toprak, tazminat talebinde bulunabilecekleri beklentisinden kaynaklanıyor. Daha önce soykırım tabiri kullanılmasına rağmen, Türkiye'den hiçbir şey alınamadı, hukuki olarak da kimse Türkiye'nin bir karış toprağı üzerinde hak iddia edemez. Ermeni diasporası, ABD'deki senatörlerin seçim kampanyalarına büyük fonlar sağlıyor. Senatörler, bana kim oy verecek ve kim fon sağlayacak anlayışıyla yaklaştıkları için Ermenilerin haklılığını savunuyorlar. FETÖ unsurlarının da devreye girmesiyle, Türkiye karşısında ittifaklar vuku buldu.

'SİYASİ SORUNA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'

Murat Bilhan (Emekli Büyükelçi):

Bu oyunun artık bitmesi lazım. Biden'ın doğrudan soykırım ifadesini kullanması bizim için sürpriz olmadı. Uzun zaman iddiaların soykırım olmadığına inandıracak gerekli bilgileri maalesef, uluslararası topluma veremedik. Ermeniler de bu konuyu siyasi bir sorun haline dönüştürdü. Uluslararası hukuku, mahkeme yolunu deneseydik kaybetmezdik. Ermenistan, mahkemede kaybedeceğini bildiği için, konuyu siyaset malzemesine dönüştürdü. Ancak hala hukuk yolu denenebilir, kapı kapatılmamalı.