Meclis sürekli yasa yapıyor ve her yeni yasa, varolan sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar üretiyor.

Yasaların da ruhu vardır ve yasaların; toplumun inanç, tarih ve geleneklerinden, onları o yapan, onların alameti farikaları olan şeylerden destek alması gerekir. Eğer böyle olmazsa, o toplumun fertlerinin kafaları ve gönülleri, akılları ve kalpleri savaş meydanına döner.

Yasaların “efradına cami, ağyarına mani”, aynı zamanda “kökü mazide olan ati” anlayışı ile hazırlanması, def-i mazarratın celb-i menafiden önce ele alınması gerekir. Kısa, öz, anlaşılır olması şarttır. 

Yoksa çözüm yerine sorun üretir. Halkın dilinde anlam kazanan kelimeleri, kavramları ve kurumları hesaba katmadan, hatta bu değerlere, inancına aykırı yasalara hiçbir toplum gönülden katılarak uymaz, gönül rızası ile o yasalara evet demez.

Milletin vekillerinin yüzlerini sadece parti ve genel başkanlarına değil, onların işaret, yönlendirme ve dudaklarından çıkacak iki kelimeyle işaret edilen istikamete değil, Hakk’a ve halka dönmeleri gerekir.

Bir avukat arkadaş 18.10.2017 tarih ve 2014/19152 sayılı AYM’ye yapılan kişisel başvuruya ilişkin kararı gönderdi. Başvuru “kanunda fuhuş eylemine karşılık bir yaptırım bulunmadığı halde cezalandırma nedeniyle” yapılmış.

Başvuran bir erkek, Cem B. K. 1990 doğumlu bir “sex işçisi”, sosyal çevresinde kadın ismi kullanıyor. Ankara Çankaya’da müşteri beklerken, polis çevreyi rahatsız ettiği gerekçesi ile 91.-TL para cezası kesmiş. Cem, “Kanunda fuhuş eylemine karşılık bir yaptırım bulunmadığını” ileri sürmüş. Para cezası tutanağında hangi fiili ile başkalarını rahatsız ettiğinin belirtilmediğini söylemiş. Ankara 5. Sulh Cezaya yapılan itiraz reddedilmiş. Ankara valiliği 2016’da hastahane ve okul gibi kamu kurum ve kuruluşları çevresinde fuhuş için otostop yapan kadın, travesti ve transseksüel şahıslara 5326 sayılı kanunun 32. Maddesine göre işlem yapılmakta iken, bu işlemin Danıştay tarafından iptali üzerine 5326/37. madde üzerinden işlem yapıldığı bildirilmiş. Ankara 7. İdare mahkemesi de kabahatin kanunla belirlenmesi gerektiği yönünde karar vererek  Valilik “Halk Sağlığı Müdürlüğü”nün  “Fuhuşla Mücadele Komisyonu”nun işlemlerini de hukuk auygun bulmamış. Danıştay 8. Dairesi de 2013’de bir karar vermiş. Ankara valiliğinin  kamu düzeni ve toplumun genel sağlığını gerekçe gösterdiği uygulamaları da bu süreçte durdurulmuş. İçişlerinden bu konuda görüş istenmiş İçişleri Bakanlığı Em. Gen. Md. 2017 tarihli yazısında kayıt dışı ve denetimsiz olarak fuhuş yapan travesti gibi kişiler hakkında özel bir mevzuat bulunmadığı bildirilmiş. Bu şekilde mahkeme kararı karşı oylarla birlikte 27 Sayfa.. Sonuçta AYM, ilk derece mahkemesinin kararının hukuka uygun olmadığına ve yeniden yargılama yapılmasına karar veriyor.

Hadi çıkın bu işin içinden çıkabilirseniz. Resmi nikah olmadan dini nikah ve 18 yaşından önce resmi nikah suç, ama  deneyim için özgür irade ile ilişkide bulunmak serbest. Lanzarote’ye göre 16 yaşından sonra kız ya da erkek çocuk cinsel yönelim, deneyim sonucu biyolojik cinsiyetinden bağımsız bir tercihte bulunabilir.

Sonra da bu işler neden böyle oluyor diyorsunuz. “Sex işçileri” yarın “sendika” da kurabilirler. Zaten diş implant’ı için gün veremiyorsunuz ama cinsiyet değişikliği devlet tarafından bedava. Sendika yetmez, hadi, “sex işletmeleri odası” da kurulsun oldu olacak! Turizm patlar, Çalışma Bakanlığı da o zaman yerli ve turistler için özel ücret tarifesi, asgari ücret filan da yayınlar belki. Hatta fuhuş sektöründe yıpranma payı, erken emeklilik, kıdem tazminatı, sağlık sigortası, ferdi emeklilik hakları da getirilebilir. Neden olmasın!? :(

Bakın bu konuda internetteki açık kaynaklı veri tabanında ne deniyor: Fuhuş, para karşılığında ahlak dışı ilişkiyi meslek edinenlerin yaptıkları olarak tanımlanır.. Bu işi yapan “seks işçisi”ne “fahişe” denir. Pornografik film oyuncuları para karşılığı seks yapmalarına rağmen eserlerini  partnerlerine değil izleyicilere sattıkları için fahişe olarak tanımlanmazlar, ancak porno oyunculuğu da seks işçiliği kapsamına girer. “Fahişe” kelimesi, Arapçada “haddi aşmak”, “azgınlık” “edepsizlik, hayasızlık” “utanmazlık” anlamına gelir. Wikipedia’ya göre fahişe yerine Farsça  (rospī)’den türeyen “or..pu” sözcüğü gibi argo kelimeler de kullanılır. 

Garip ama gerçek, bu memlekette bir yandan yasal düzen böyle iken, öte yandan Gülşen olayı tartışılıyor günlerdir. Kaldı ki, Gülşen olayı patlasa da bu kişi ilk ve tek örnek değil. Aslında herkes bunu biliyor. Twitter’da il adı yazın, büyük ihtimalle ilk göreceğiniz görseller fahişelerle ilgili olacaktır. Bu kadar namusuna düşkün bir halk ve bu kadar kaset ve LGBT, fuhşiyat propagandası, olacak şey değil. Bu düzeni koruyan yasalara kimse dokunamıyor.

Bakın hep beraber savunduğunuz İstanbul sözleşmesi ve Lanzarotte ve bu sözleşmelere dayalı olarak çıkardığınız yasalar ve yönetmelikler, genelgeler hepsi bu ahlaksızlığı meşrulaştırmanın ötesinde bu konuda pozitif ayırımcılık ön görüyor. Bu rezillikler bu nokta durduk yerde gelmedi. Zaten süreç 1980’lerde CEDAW ile başladı. Bir yandan “din, ahlak, namus”, öte yandan, bu tür yasalar olmuyor. Kimliklerdeki GENDER neyin nesi!. Biyolojik cinsiyeti kim yasa ile kaldırdı ve yerine Toplumsal Cinsiyet tercihini esas alan GENDER yazdı. Bir gece bir millet cinsiyet değiştirmiş oldu. 

Herkesin varolan, yaratılıştan kaynaklanan fıtrat temelli cinsiyeti, eğilim, yönelim, deneyim ile şekillenen bir tercih konusu. Biyolojik cinsiyet artık tercih konusu bile değil. Bu düzenleme harf devriminden daha masum bir düzenleme değil. Yasaların da ruhu var. Yasa hukuka uygun değilse suç aletidir. Kanun devleti olmak marifet değil. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temelleri vardır. Bu temelden sapan düzenlemeler ihanettir. Yasalar toplumların, inanç, tarih, geleneklerine yabancı ise, bu zulümdür. Bu konudaki yasaların uygulama sonuçları da ortadadır. Bu konu faiz/riba tartışmasından ya da Gülşen tartışmasından daha az önemli bir konu değil bana kalırsa.

“AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve onların Papatyaları” ile başımız dertte. AK Partililer yakalarını AKP’lilerden kurtaramazlarsa onların işleri zor. Onlar için gelecek günler geçen günleri aratır. Benden söylemesi. 

Selâm ve dua ile.