Yönetim, yönetici, lider, etkililik, yeterlilik, sinerji, kapasite ve verimlilik gibi kavramlar, yönetim bilimi literatüründe çok fazla kullanılan kavramlardır. Etkili okul, amaçlarını gerçekleştiren okulu, yeterli okul ise, amaçları gerçekleştirmeye istekli ve yeter sayıdaki nicel-nitel açısından yeterli olan okulu ifade eder.

Örgütler amaç, hedef, misyon ve vizyon açısından mükemmele yakın bir şekilde kurulmalarına rağmen, başarılı olma, amaçlarını gerçekleştirme ve kaynakları etkili kullanma sürecinde çoğu zaman sorun yaşayabilirler. Bu aşamada yaşanan sorunların kaynağında “yönetim”, “yönetici” ve “lider” sorunu ortaya çıkmaktadır.

Ekonomik açıdan başarısızlığın temel nedenleri arasında hammadde yoksunluğu önemli bir etkendir. Hammaddenin çok az olması ya da olmaması, petrol ve yeraltı zenginlik kaynaklarının sınırlı olması, ekonomik açıdan dezavantajdır. Ancak, Almanya’nın güçlü altın madenleri, petrol yatakları yoktur. Yılda dünyaya 18 milyon lüks otomobil satmaktadır. Japonya’nın da yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları yok denecek kadar az olmasına rağmen gayri safi milli hasılası 45 bin doların üzerindedir. Bu duruma göre ekonomik sorunların temelinde yeraltı ya da yerüstü zenginlik kaynaklarının dışında farklı dinamikler etkili rol oynamaktadır. Finlandiya’nın ekonomisi yeraltı ya da yerüstü zenginlik kaynaklarına bağlı değildir. 2011 yılına kadar Nokia ile Finlandiya’nın elde ettiği milli gelir, Türkiye’nin 6 yıllık gayri safi milli hasılasından daha fazladır.

Yönetim, kaynak yaratmayı ve yaratılan mevcut kaynağı etkili kullanmayı ifade eder. Dünya’da en fazla fındık üreten ülke Türkiye’dir. Dünya’da üretilen fındığın %70’i Türkiye’de üretilmektedir. Fındık üretiminde ortalama çalışan kişi sayısı 5 milyon civarındadır. Fındığın 1 yılda Türkiye ekonomisine katkısı 3,5 milyon dolardır. Dünya’da fındık üretiminde %30’luk dilimde bulunan 6 ülkeden birisi İtalya’dır. İtalya çok az ürettiği ve bir kısmını da ithal ettiği fındığı, 22500 kişiyi Nutella fabrikasında çalıştırarak bir yılda İtalya ekonomisine 11 milyon 500 bin dolar kazandırmaktadır. Hammaddenin çoğunluğu bizim ülkemizde olmasına ve bizim ülkemizde fındık sektöründe çok fazla kişi çalışmasına rağmen yaşanan başarısızlığın büyük bir kısmı, yönetim sorunu ile açıklanabilir.

Badem üretimi açısından Dünya ülkeleri incelendiğinde, en fazla bademin üretildiği ülke Amerika Birleşik Devletidir. Bademin anavatanı Türkiye olmasına rağmen, 4 yılda yaklaşık 400 milyon dolar civarında Amerika’dan badem ithal edilmiştir. Badem ağaçları sökülüp yerine apartmanlar dikildiği için, badem ağaçlarının sayısında belirgin oranda azalma meydana gelmektedir. Badem üretiminde asıl ilginç olan durum ise verimliliktir. Türkiye’deki bir badem ağacı yılda yaklaşık 11 ile 15 kg arasında ürün verirken, Amerika’daki bir badem ağacının bir yıllık verim düzeyi 50 kg ve üzerindedir. Bu verimsizlik sorunu badem ağacının değil, çiftçinin ve tarımla ilgilenenlerin yetkililerin yönetsel sorunudur.

Dünya’da en çok turistlerin ziyaret ettiği 10 şehirden birisi İstanbul’dur. Yılda yaklaşık olarak 13 milyon civarında turist İstanbul’u ziyaret etmektedir. İstanbul ile aynı düzeyde turistin ziyaret ettiği şehirlerden birisi de New York’tur. İstanbul’a gelen turist bir haftada 900 dolar harcarken New York’taki turist ortalama 1700 dolar harcamaktadır. Her şey dahil Antalya’ya 5 yıldızlı otellere gelen turistler havaalanından alınıp otele, otelden alınıp havaalanı transferi ile ülkesine gönderilen turist, otelin ücretsiz olanaklarından üst düzeyde yararlanmakta ve 1 dolar bile harcamadan ülkesine dönmektedir. Turizmden beklenen girdi, doğal olarak azalmaktadır.

İzlanda’nın nüfusu 3 milyon Türkiye’nin nüfusu 80 milyon civarındadır. İzlanda milli takımı 3 milyonluk ülkeden Türkiye’yi milli maçta yenecek takım kurabilmekte, 80 milyonluk Türkiye 3 milyonluk İzlanda’yı yenecek takım kurup yetiştirememektedir. Ülke nüfusunun sayısal olarak fazla olması değil, mevcut nüfusun etkili kullanılıp kullanılmadığı önem arz etmektedir.

Dünya’da yaklaşık 16 milyon 500 bin Yahudi 1 milyar 600 milyon Müslüman yaşamaktadır. 16 milyon nüfuslu Yahudi toplumu 103 Nobel ödülü alacak insan yetiştirirken, 1 milyar 600 milyonluk Müslüman toplumu sadece 3 Nobel ödülü alacak insan yetiştirebilmiştir.

Bu istatistiki karşılaştırmaları çoğaltmak mümkündür. Netice itibariyle benzer sonuçlar ortaya çıkacağı için asıl muhtevaya, kök nedene odaklaşmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ulusların yeraltı ve yerüstü zenginlikleri onlar için bir avantaj olmasına rağmen, bu zenginlikleri etkili kullanamadıkları zaman avantaj olma özelliği ortadan kalkmakta, hiçbir katma değeri olmamaktadır. Bor madenleri açısından en güçlü ülke Türkiye olmasına rağmen, işleyecek teknoloji, yetişmiş insan gücü açısından istenen ve beklenen ivme bir türlü ortaya çıkmamaktadır. Demografik olarak kalabalık olan Müslümanlar, eğitim sisteminde ezberci, tekrara dayanan, sorgulamayan, eleştirel düşünmeyen, araştırmayan insan yetiştirdikleri için bilimde, sanatta, teknolojide kadük kalmışlardır. Tarımda, sanayide ve teknolojide inovatif düşünmeyen yeterli ve yetkin kişiler iş başına getirilmediğinde rutinin dışına çıkamayan örgütler ve yöneticiler karşımıza çıkmaktadır. Yönetimde ve liderlikte vizyon önemlidir. Vizyonun ham hayal olmaktan çıkmış hali, ulusların kaderlerini değiştirebilecek sinerji yaratır. 1868 yılında yapılan Brooklyn Köprüsü dünyada yapılan ilk asma köprüdür. Köprü çelik halatlar kullanılarak 6 şeritli olarak yapılmıştır. 1868 yılında lastik tekerlekli otomobillerin olmadığı bir devirde 6 şeritli asma köprü yapmak vizyondan başka bir şey değildir. Bu süreçte sadece asma köprü yapılmamıştır. Asma köprü yaparken bilgi sahibi olunur, bilgi üretilir. Asma köprünün statik hesaplarının nasıl yapılacağı öğrenilir. Korozyonlanma ile başa çıkma, eskiyen halatları değiştirme, rezonans etkisi ile başa çıkmada New York Üniversitesi gibi diğer üniversitelerde bilgi üretmeye başlar. Bu üretilen bilgi 100 yıl içerinde kitaplara, makalelere, üniversitelere, teknolojiye yansır ve Hindistan’da yapılacak asma köprünün Amerikalı bir şirkete ihalesinin verilmesine kadar giden bir yolculuğu izlemeye başlar. Bilgi üretilir, üretilen bilgi dalga etkisi yaratır, ana ve yan sektörler, teknolojik aletler ve yeni örgütler ortaya çıkmaya başlar. Hyundai ilk yapıldığında kalite açısından niteliksiz iken bugün dünyada tüketilen ilk 10 araç içerisinde yer almaktadır. Üreterek hatalarını çözmüşler, Arge ile niteliklerini artırmışlardır.

Sonuç olarak, hangi sektör olursa olsun, sektörel başarının altında hammaddeden önce yönetim ve yetişmiş insan gücü kapasitesi gelir. İyi yönetim, iyi liderlik güçlü takımların oluşumunu sağlar. 1400 yıl önce İslam peygamberi “İşi ehline veriniz.” derken, adam kayırmacılığı, nepotizmi, torpil ve iltiması sonlandırınız. İyi yetişmiş kişileri iş başına getiriniz, öğüdünde bulunmaktadır. Bu görüş tüm yönetim kitaplarının ana ilkesidir. Büyük İskender’in “Bir koyun tarafından komuta edilen aslan ordusundan korkmam; ama bir aslan tarafından komuta edilen koyun ordusundan korkarım.” veciz sözü ile liderliğin ve etkili yönetimin önemini vurgulamıştır. Yönetim ve liderlik, bireysel, örgütsel ve toplumsal düzeyde güç ve sinerji yaratır.