Yeni bakanımızın göreve başlayıp tüm toplum kesimlerinin heyecan duyarak “işte bu” dediği, …Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir bakanın göreve gelmesi neticesinde herkesin sevindiği olayın seneyi devriyesi…Sayın bakanımız Ziya Selçuk, 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Mesleki Çalışma Programının başlangıcında yeni tasarlanan öğretmenler odasından meslektaşlarına hitap etti. Konuşmasının eksenini yine öğretmenin yeterliği, niteliği ve bunu sağlayabilmek için okul ortamının ve özellikle öğretmenler odasının tasarımı oluşturdu. Öğretmenler odasında geçirilen zamanın kendileri için önemine işaret eden Selçuk, "Bu yüzden daha rahat edebilecekleri, keyifli ve üretken vakit geçirebilecekleri, bireysel ihtiyaçlarına da uyumlu bir oda tasarlayalım istedik. Pek çok öğretmenimizin de görüşünü aldık. İmkânlarımızın elverdiği ölçüde tüm öğretmen odalarının benzer şekilde tasarlanacağı bilgisini de vermek isterim." diye konuştu. Öğretmenlere yönelik doğa yürüyüşünden diksiyona, müze eğitiminden dramaya kadar pek çok alanda eğitim seçenekleri sunduklarını hatırlatan Selçuk, bunlara katılımın beklenenin çok üzerinde olmasından duydukları mutluluğu dile getirdi.

                 Yine bu minvalde öğretmenlerin mesleki gelişimi üzerinde ehemmiyetle duran bakanımız; “yakında duyurularını yapacağımız Türkiye öğretmenler kupası ve öğretmen konserleri bu çalışmanın bir parçası. Mesleki gelişim programlarını merkezi ve mahalli olarak arttıracağız. Çünkü başvurup eğitime katılma hakkı alamayan öğretmenlerimiz beklenti içinde. Eğitimleri olabildiğince okul dışına taşımaya da devam edeceğiz. İnanılmaz sayıda çok talep var. Örneğin zeka oyunları eğitimini 350 kişiyle pilot olarak açtık, 27 bin başvuru oldu. Öğretmenlerimizin erişimini artırmak için öğrenme yönetim sistemini ve çevrimiçi akredite sertifika programlarını başlatacağız.” Diyerek öğretmen yeterliğinin önemini yeniden gündeme getirdi. Vizyon belgesi süreciyle de ilgili olarak, "Bir yılı tamamlamamıza çok az kaldı. Çalışma ekibimizin, mesai arkadaşlarımın ve sizlerin gayretleriyle epey yol kat ettik. Yaptığımız her çalışmayı, hangi konuda ne aşamada olduğumuzu bu yıl inşallah ekim ayında yine paylaşacağız. Bu ayda 100'den fazla kurumdan görüş aldığımız hem ortaöğretim tasarımının son halini hem de ilköğretim taslak programını değerlendirmelerinize sunacağız." bilgisini verdi.

                   Bakanımızın heyecanla ve dur durak demeden uğraşı verdiği aşikar. Ancak, bir yıllık süreç içerisinde herkesçe bilinen sebeplerden dolayı özellikle eğitimciler üzerinde oluşan ilk günkü heyecanda biraz düşüş gözlenmekte. Heyecan düşümü ile ilgili haklı yönler olmakla beraber, eğitim gibi neticesi uzun vadeli olan alanlarda anlık beklentilerden kaynaklanan haksız serzenişlerde bulunmaktadır. Lakin, eğitim gibi bir alanda hakikaten bir ilerleme ve dönüşüm hedefleniyorsa ümitleri canlı tutan heyecana sekte vuracak kriz alanlarıyla ilgili çözüm bulunması gerekir. Tüm eğitimcilerin aynı hedefe, aynı heyecan ve istekler yönelebilmeleri için temel problem alanlarına çözüm bulunması gerekir. Herkesçe gündeme getirilen bu problem alanlarından bazılarını detaya inmeden kısaca sıralayalım.

                   Öncelikle öğretmelerin üst yönetimlere ve onların uygulamalarına güven duymaları gerekir. Ara ve üst yönetimler ehliyet ve liyakat esaslarına uygun olarak seçiliyor mu, eğer seçiliyorsa bir sonraki aşamadaki yönetsel eylemler hakkaniyet içerisinde yürütülüyor mu? Örneğin algısal olarak gündeme geldiği şekliyle, bir okul müdürü ya da bir şube müdürü belirlenirken nesnel ölçüler mi kullanılıyor? Ya da hep belli düşünceye sahip kişiler mi bu görevlere atanıyor? Eğer, uygulama noktasında ikinci seçenek halen geçerliliğini sürdürüyorsa öğretmenlerin yönetimlere karşı güven beslemelerini; dolayısıyla moral motivasyon taşımaları beyhude bir bekleyiş olacaktır. 

               Bir diğer konu, yönetsel eylemlerde hukuki kural ve prosedürün esas alınması ya da alınmaması meselesi…Hukuk devletinde yöneticilerin iş ve eylemleri bireysel tasarruf üzerine olmaz. Yapılan iş ve eylemler belirlenen mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülür. Bunun aksini düşünmek bir devlet görevlisi için züldür. Bu hususta yapılan idari eylemlerin hukuka uygun olup olmadığı, yapılan başvuru sonucu idari yargı makamlarınca ortaya konur. Bakanlığımızın bazı yaptığı uygulamalar üst mahkemelerce iptal edilmesine karşın, mahkeme kararlarının idarece uygulanmadığı görülmektedir. Bu ciddi bir problemdir. Hukuk devletinde mahkeme kararının uygulanmaması gibi bir durumun söz konusu olmaması şöyle dursun, aklın ucundan bile geçmemesi gerek. Bu durum, vatandaş ve kamu görevlileri açısından temelli bir güven yitimi ve çaresizliğin başlangıcıdır. Esasında ideal yönetimlerde mahkemelere intikal eden konular yok denecek düzeyde az olmalıdır. Sayın bakanımız bu hususlara bir çözüm getirmesi gerekir ki; personel(öğretmen) üst yönetime güven duyabilsin. Bu problemler herkesçe de bilinen gerçeklerdir. Hakikaten ülke olarak eğitimde bir atılım yapmak istiyorsak öncelikle kendi arızalarımızı belirleme ve düzeltme yoluna gitmemiz gerekir. Aksi taktirde patinaj yapar dururuz. Sayın bakanımızın kendisinin de sıkıntı duyduğu bu konulara öncelikle çözüm getirmesi beklenilmektedir. Üst yönetimler hak, hukuk ve adalet gibi en temel konularda tavizsiz ve istikrarlı olmaz ise, çalışandan bu değerleri yeni nesle öğretip davranış haline getirmesini beklemek pek sahici bir yaklaşım olmasa gerek. Vesselam.

Zafer Özer-Maarif Müfettişi