Özellikle kış aylarının vazgeçilmezidir mısır patlatmak. Tava ya da tencerenin içine şöyle biraz yağ ve tuz koyarız. Sonra koy bakalım tavanın içine mısırları... Çatur, patur, tık, pıt seslerinin ahengi kulağınıza gelsin.
Mısırların aynı yerden alınmasına, aynı tavada pişmesine ve aynı yağı kullanmamıza rağmen, bazı mısırlar patlamaz ya da çok geç patlarlar. Biz bunu eğitim ve çocuk yetiştirme üzerine düşünecek ve ele alacak olursak, bazı çocuklar aynı okulda, Aynı anne ve babadan olmalarına, aynı sınıfta, aynı öğretmenden ders görmelerine rağmen, hepsinin de bilgi dağarcığı, bakışı, görüşü, hissedişi, bilgiyi alışı ve öğrenmesi farklı oluyor.
Elbette ki öğrenme bireyseldir. Ancak bazı çocuklar tüm ortamlar aynı olmasına rağmen, o patlamayan mısırlar gibi açılamazlar, Kendilerini ifade edemezler, içe kapanık olabilirler. Bırakın bunu farklı bireyler üzerinde dile getirmeyi, aynı ebeveynden olan çocuklardan biri çok sosyal ve girişken bir yapıya sahipken, diğeri çok pısırık, toplum önünde konuşamayan, sıkılgan bir yapıya sahip olabiliyor.
Burada devreye sabır, ilgi ve yaklaşım tarzı giriyor. Bu gibi durumların da normal olduğunu bilen ebeveynler olaya daha mantıklı yaklaşıyor.

            Her insan özel ve tektir. İlla Ali'yi Veli'ye ya da Veli'yi Ali'ye benzetmenin bir anlamı yok. Ali Ali'dir, Veli de Veli... Elma ağacından elma alırsınız elma ağacından armut alamazsınız. İnsanın özüne ve mizaçsal yapısına gereğinden fazla müdahaleler sıkıntı doğurabilir. Malum içinde yaşadığımız yüzyılda doğalın yapaya çevrilmesi için birçok çalışma mevcut.

           Burada yapılması gereken, içe kapanık, açılmayan, sosyalleşme sıkıntısı yaşayan bireylerin zamanla açılması için gayret göstermek, ona yardımcı olmak ve öz güvenini artırıcı çalışmalarda bulunmasına destek olmaktır. Göreceksiniz ki, bu durumda, yardımınızı alan birey daha girişken olacaktır.  Şayet bu sebebin altında yatan ciddi problemler varsa, en kısa zamanda bir uzman yardımı almakta fayda olacaktır.