OKUMAK ERDEMLİ OLMAKTIR, BİLGİLİ OLMAK DEĞİL (Deneme)

Çok kitap okuyan insanların zeki ve bilgili olduğu söylenir.
Zeki ve bilgili olup da karakter yönünden zayıf insanlara da ferasetsiz denir, okuyarak öğrendiğini karakterine yansıtmayan!
İtici insanın özelliklerini anlatan kitapta neler olur?
İtici insan;
Her konu hakkında fikri varmış gibi yapar ve mutlaka konuşma gereksinimi duyar,
Her ortamda belirli bir birikimi olmadığı halde konuşur, çok konuşur, etrafındaki insanlar, şu bir sussa da sıra bize gelse der.
Yaşadığı güzelliği veya sahip olduğu güzel şeyleri çok abartıp tadında bırakmaz.
Yaşadığı kötü şeyleri de abartır sürekli kendine insanları acındırmak için çabalar.
Kendisinin insanlardan beklentileri çok fazladır ama insanların beklentilerine kulak asmaz hatta kimseye pek bir iyiliği dokunmadığı halde varlığıyla iyi olduğunu düşünür.
Herkesin bir şekilde olumsuz özelliklerini dile getirerek kendi olumsuz özelliklerini örtbas etmeye çalışır.
Hesapçıdır!
Almadan vermez. Aldığı verdiğinden az olursa rahatsız olur.
Hesapçı olduğuna bakmayın, hesap ödemez hiç. Oysa hesapçı hesap ödeyen demektir (!)
Hep başkalarının sırtından geçinmeye çalışır.
Cimrilikte ne kadar level varsa hepsini atlamıştır!
Birileri kendisinden bi'şey beklemesin diye kendisinin ne kadar kötü durumda olduğundan söz eder.
Hesap ödemeyeceği halde en pahalı şeylerden yemek içmek ister.
Kendisine bir şey alacağı zaman çok cömert veya para biriktirme konusunda tam bir kirli çıkıdır!
Allah'a şükretme yani ibadet konusunda çok zayıf olduğu halde, birilerine iyilik yapınca teşekkür bekler ya da kendisi teşekkür etmeyi bile abartır.
Kadınsa erkeklerin, erkekse kadınların Müslümanlığını dert eder.
Kadınların kıyafetine karışırken bir erkek, sanırsınız ki kendisi evliya.
Erkeklerin yaşam tarzına karışırken bir kadın, sanırsınız ki kendisi Hz.Ayşe!
İnsanları olduğu gibi kabul etmez, benim istediğim gibi olsunlar der ama kendisinin olduğu gibi kabul edilmesini ister.
Etrafında birileri varken emri altındaki insanları azarlar, onları küçük düşürmeye çalışırlar ve etrafındakilere de işte böyle mallarla uğraşıyoruz mesajı verip onların da onayını almak isterler ama kendileri azarlandığında bunun ne kadar yanlış olduğunu söylerler.
Torpil bularak bir makama oturur, torpil isteyene kul hakkından söz ederler.
Ben bu makama oturmak istemezdim de, bana zorla görev verdiler, kabul etmek zorunda kaldım derler.
İlk fırsatta görevi bırakacağım diyerek kafa ütüleme işine girerler.
Yakınındaki insanların başarılı olmasını içten içe istemez ama istiyormuş gibi yaparlar.
Kendisinden başka herkes oturduğu koltuğun hakkını veremiyordur!
Memur veya işçi ise mesaiden çalıp siyasetçileri hırsızlıkla suçlarlar!
Kendisine görev vermeyen herkes kötüdür ve işini güzel yapmıyordur!
Televizyon başında veya kahve köşelerinde boşuna vakit geçirip çocuklarına veya öğrencilerine kitap okuyun derler.
Etrafındaki insanlara psikolojik şiddet uygulayıp fiziksel şiddet konusunda çok duyarlıdırlar.
Öksüz, yetim, fakir, fukara insanları sadece istismar aracı olarak kullanıp, onlara yardım edelim dediğin zaman hiç oralı olmazlar, nereli oldukları konusunda fikir beyan edemezler.
Altında son model araba, elinde pahalı telefonla ülkenin battığını söylerler.
Toplumda genel geçer kutsallığı olan şeyleri istismar ederek onu yüzüne maske yapıp her kötülüğü yapma konusunda rahat olurlar.
Yalan söyleyenden şikayetçi olurlar ama doğruyu söyleyeni de rezil ederler.
Maske takan insanı sevmezler ama maskesiz insanı da yerin dibine sokarlar.
Namaz kılarken nasıl zengin olunur onun hayalini kurarlar!
Lüks hayatı, lüks eşyaları çok sever ama soğan ekmek edebiyatı yaparlar.
Çay içmeyi bilmez ama çay yapma konusunda sağa sola bağa bahçeye akıl verirler...
M'S