İzmir'in Ödemiş ilçesi Kaymakçı Anadolu Lisesi müdürü Ayhan Kökmen, makamında öğrencileri tarafından uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Bir öğretmenimizin adını daha şehit öğretmenler listesine yazdık. Şenay Aybüke Yalçın, Neşe Alten, sınıf arkadaşım Mehmet Ali Kapusuzoğlu ve onların nezdinde yüzün üzerinde öğretmeni bazen teröre bazen de şiddetin kol gezdiği okullarda şehit verdik. Bu süreç devam ettiği, öğretmenin itibarsızlaştırıldığı, değerlerden uzaklaşıp sistemin yozlaştırıldığı süreçlerde, benzeri şiddet olaylarını görmek normal hale gelir. Asıl ilginç olan ise toplum tarafından kanıksanmaya ve normal karşılanmaya başlamasıdır. Hunharca katledilen öğretmenler, gazetelerin sadece üçüncü sayfalarında haber olabilmişlerdir. Bir sanatçının annesinin burun ameliyatı bile kamuoyunun gündemini günlerce meşgul ederken, bir öğretmenin öğrencileri tarafından şehit edilmesi, toplum tarafından sıradan görülmesi, geldiğimiz noktanın en iyi göstergesidir.

Öğrenci öğretmenine şiddet uyguluyorsa suçlu kimdir? Öğrenciyi yetiştiremeyen aile mi, öğretmen mi, toplum mu yoksa eğitiminin gittikçe siyasallaşıyor olması mı? Aynı şekilde veli öğretmene şiddet uyguluyorsa suçlu kimdir? Öğretmene şiddeti sadece öğrenci ya da veli mi uygular? Öğretmen öğretmene, okul müdürü öğretmene, başka sendikadan diye yönetici öğretmene psikolojik şiddet uygulamaz mı? Hak etmeyen kişiyi yönetici yaparak öğretmene şiddet uygulayan yöneticiler yok mu? Şiddet mutlaka tabanca, tüfek ya da satırla mı olmalı? Bazı yöneticilerin yaptığı gibi, öğretmeni yok saymak, kazanımlarını elinden almak, derse girmesini engellemek ya da ders yükünü artırmak, özlük haklarını engellemek şiddet sayılmaz mı?

Türkiye’de öğretmenlerin büyük bir kısmı aşırı derecede politize olmuş bir meslek grubudur (Politize olmayan tüm öğretmenleri tenzih ederim). Son FETÖ olayı, KCK ve diğer örgütlenmelerde yer alan meslek grupları arasında, en fazla öğretmenlerin olduğu görülür. Bu sorunun kaynağı incelendiğinde, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren başlayan, Köy Enstitüleri ile zirve yapan, daha sonraki iktidarlar tarafından arka bahçe olarak görülen öğretmen yetiştirme sistemidir. Rahmetli Ecevit döneminde 40 günde yetiştirilen, sadece okuma-yazma bilen, onun dışında hiçbir entelektüel sermayeye sahip olmayan solcu olarak tanımlanan daha sonra da sağ iktidarlar tarafından aynı yöntemle yetiştirilen öğretmenler vardır. Bu yapı 1982 yılından sonra kısmen ortadan kalkmıştır. Öğretmen yetiştiren fakültelerin üniversitelere bağlanmış olması, hak etmeyenlerin öğretmen olmasının engellenmiş olmasına rağmen, merkezi sınavlarda kopya çekerek öğretmen olanlar da vardır. Konu hakkında yasal takip devam etmektedir.

Her hafta ulusal basında erkek öğrencisine fiili livatada bulunan öğretmen, öğrencisini taciz ettiği iddia edilen öğretmen haberleri, gündemin en üst köşesinde yerini almaktadır. Öğretmenlerin gayri ahlâki davranışa sahip bireylermiş gibi kamuoyuna bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde lanse edilmesi, öğretmenin itibarını zedeler niteliktedir. Bütün bunlara ek olarak okulda bir terör örgütüne destek amaçlı propaganda yapan öğretmen, öğrencilerini dağa göndermek için özendiren öğretmen, öğretmenlik mesleğinin onur ve haysiyetine yakışmayan hal ve hareketlerde bulunan öğretmenleri de saydığımızda, öğretmenlerin yaşadığı travmanın normal olduğu görülmektedir.

Bütün bu olumsuzluklar devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı sadece soruşturma açmakta ya da KHK ile meslekten ihraç etmektedir. Suçluyu koruyan, mesleğin onur ve haysiyetini yok eden öğretmene sahip çıkan sendikalar vardır. Sendikalar sürece taraf olarak yaklaşmakta, üyelerini her ne pahasına olursa olsun desteklemektedirler. Türkiye’de sendikalar üyelerinin çıkarlarına odaklaştıkları için, mesleğin etik değerleri ve ilkelerinden uzaklaşmaktadırlar. Etik ilke olarak kabul ettikleri şeyler ise, sendikanın yakın olduğu siyasal parti ya da görüşün borazanlığını yapmaktan öte hiçbir işe yaramamaktadır. Sendikalar bağımsız örgütlenmeler değildir. Genelde bir siyasi parti ya da görüşle doğrudan ya da dolaylı bağları vardır. Sözde öğretmen sendikası, öğretmeni hunharca katleden eli kanlı terör örgütünü kınayamamıştır. Bilakis hem maddi hem de manevi desteğe devam etmektedir.

Sonuç olarak, yetiştirdiğini sandığı, eğittiğini sandığı öğrenci tarafından öldürülmek, öğretmenlik mesleğinin varlığı ile örtüşmemektedir. Bu aşamada öğretmenler sendikal örgütlenmelerden önce, “Öğretmen Meslek Odası” başlığı altında örgütlenmeli ve mesleğin etik değerlerini, ilkelerini, normlarını, kurallarını belirlemeleri gerekir. Mesleğin onur ve haysiyeti ile bağdaşmayan mensuplarına yönelik yaptırımları ortaya koymalıdır. Tüm öğretmenler bu kararlarda uzlaşmalı ve iş birliği yapmalıdır. Öğretmenlik Mesleğinin Etik Değerleri, İlkeleri ve Normları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Öğrencinin öğrenmesinden önce eğitilmesi, topluma sağlıklı bireyler olarak kazandırılması gerekir. 147 hattı öğretmeni rencide eder nitelikte olduğu için kapatılmalıdır. Öğrenci öğretmenden korumak zorunda kalınıyorsa, o kişi öğretmen değildir. Öğretmenler, öğrenciyi koruyan, kollayan ve onları topluma sağlıklı bireyler olarak kazandırmaya çalışan kişilerdir. Bu sebeple, Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenliğin statüsünü artıracak, saygınlığını yeniden kazandıracak, öğretmene yönelik şiddeti önleyecek uygulamalar için harekete geçmesi gerekir. Öğretmenler de lider öğretmen kimliğinde davranışlar sergileyerek, onun, bunun, şunun öğretmeni değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin öğretmeni olmalıdır. Veliler de çocuklarını şiddete dayalı değil, demokratik tutum ve davranışlara sahip bireyler olarak yetiştirmeli ve topluma kazandırmaya çalışmalıdır. Öğretmenler kanun, tüzük ve yönetmeliklerle, polisiye tedbirlerle korunamaz. Öğretmeni koruyacak, öğretmeni saygın bir birey haline getirecek olan yine öğretmendir. Dersi ders saatiyle sınırlı tutmayan, öğrenciye ulaşmaya çalışan, öğrencinin yüreğine dokunan her öğretmen, başka bir öğretmenin, doktorun, hemşirenin, polisin can güvenliğini de korumada etkin rol oynamış olur. Öğretmen yetiştirme sistemimiz değiştirilmeli, Singapur’da olduğu gibi en başarılı en nitelikli adayların Eğitim Fakültelerine yönelmeleri sağlanmalıdır.