Mobbing, literatürümüze 2000’li yıllardan sonra girmiş, örgütsel bir hastalığı ifade eden kavram özelliği taşımaktadır. Kökeni, hayvanlar üzerine araştırma yapan Leymann’ın yaptığı araştırmalara dayanır. Leymann (1993), hayvanlar arasında türe göre gruplaşma olduğunu ve diğer grubu yerleşim yerinden ya da avlanma alanından kovma şeklinde ortaya çıktığını gözlemiştir. Hayvanlar bir araya gelip ilginç sesler çıkararak toplanmakta ve mobbing uygulamak istedikleri hayvana ya da hayvan grubuna saldırıp tedirgin edip o alanı terk etmesine neden olmaktadırlar. Leymann (1993), hayvanlar arasındaki bu durumun, insanlar arasında da olduğunu, insanların da birbirlerine benzeri davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek bugünkü anlamda kullandığımız mobbing kavramına dikkat çekmiştir. 

Mobbing alanındaki literatür incelendiğinde, genellikle eğitim, sağlık ve gönüllü kuruluşlarda daha fazla ortaya çıktığı görülmektedir. Emniyet, silahlı kuvvetler, adalet gibi hizmet alanlarında, konu hakkında araştırma yapma imkânı sınırlı olduğundan, herhangi bir karşılaştırma yapılamamaktadır. Eğitim örgütlerinde özellikle üniversitelerde, özellikle de üniversitelerin sağlık bilimlerinde daha fazla yaşandığı ileri sürülmesine rağmen, eğitim, fen-edebiyat, güzel sanatlar ve mühendislik fakültelerinde de mobbing olaylarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde ise durum oldukça vahimdir. Yapılan araştırmalar, her iki öğretmenden birinin mobbing mağduru olduğunu, mobbingin genellikle erkeklere yönelik ve genç öğretmenlerde yoğunlaştığını göstermektedir (Cemaloğlu ve Ertürk, 2008; Cemaloğlu ve Ertürk, 2007). Etnik, dini ya da siyasal nedenlerle çatışmaların yoğun olduğu okullarda, bölge dışından atamayla gelen öğretmenlerin, güvenlik görevlilerinin eşlerinin ve yaşanan terör olaylarını onaylamayan öğretmenlerin, görev yaptıkları okullarda yoğun bir şekilde mobbinge maruz kalmaktadır 

Mobbing, yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya ve eşdeğerler arasında olmak üzere, üç şekilde uygulanmaktadır: Okul yönetimi, öğretmene mobbing uyguluyorsa, bu durum yukarıdan aşağıya doğru mobbingtir. Eğer mobbing, öğretmenin öğretmen arkadaşları tarafından yapılıyorsa, eşdeğerler arasında yaşanan mobbingtir. Öğretmene mobbing davranışları öğrenciler, veliler ya da idari personel tarafından yapılıyorsa, bu durumdaki mobbing davranışları, aşağıdan yukarı mobbing şeklinde tanımlanır. 

Genel olarak eğitim kurumlarında yaşanan mobbing davranışları: öğretmen hakkında dedikodu yapma, yetersiz olduğunu ileri sürme, ruh sağlığının yerinde olmadığını iddia etme, işini savsakladığını ve öğrencileri yeterince yetiştirmediğini belirtme, dışlama, sözlü ya da yazılı olarak tehdit etme, yapılan etkinliklere ve organizasyonlara davet etmeme, görmezlikten gelme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Çok nadir de olsa omuz atma, fiziksel olarak köşeye sıkıştırmaya çalışma ve hakaret şeklinde de yapıldığı görülmektedir. Okul yöneticisinin, öğretmenin sınıfını sık sık ziyaret edip açık araması ve sürekli yapılan denetimler, mobbing davranışlarının sistemli ve plânlı yapıldığının en açık göstergeleri arasında yer almaktadır. Ayrıca, öğretmenin sosyal medya hesaplarını, işlerini ve ilişkilerini takip etme şeklinde yapılan mobbing türüne, gölge mobbing adı verilmektedir. Uluslararası literatürde olmayan, sadece Türkiye’ye özgü diğer bir mobbing türü ise sendika üyeliğidir. A ya da B sendikasının baskın olduğu okullarda, kendi sendikasının üyesi olmayan öğretmenlere, diğer sendika üyesi olan öğretmen ve yöneticiler mobbing yapabilmektedirler. Bu aşamada yapılan mobbing kamusal alandaki kazanımları engelleme, yükselme ve atanma gibi hakları sınırlama, yurtdışı imkânlarından yararlanmayı engelleme, okul programlarının yapılması ve şubelerin dağıtılması esnasında, bu öğretmenlerin özel şartlarının göz ardı edilmesi ve akçeli işlerden kazanımlarını kısıtlama ya da tamamen engelleme şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Mobbing yapanların en bariz özellikleri: kıskanç, ikiyüzlü, kendisini üstün gören, aşırı denetleyici, saldırgan, başarı yönelimli ama başarısız, tembel, ilişki merkezli, başkalarına acı çektirmekten mutlu olan ve sosyal beceri yoksunu kişiler oldukları ileri sürülebilir. Mobbinge maruz kalanlar ise, çoğunlukla üstün meslekî özelliklere sahip, yetkinlik düzeyleri yüksek, yaratıcı, dürüst, başarı yönelimli ve kendilerini işlerine adamış kişilerdir. Bu kişilerin özellikleri, bazı kişileri rahatsız edebilir ve şimşekleri üstlerine çekmelerine sebep olabilir. Bu tür kişiler insanlara güven duyar, iyi niyetlidir, politik davranmayı bilmez. Kurumlarına çok bağlıdırlar ve işleriyle özdeşleşmişlerdir. İşlerini kaybetmek, onları daha da derinden etkiler. Stresle başa çıkamadıkları için özel yaşamları bozulur, sağlık sorunları baş gösterir (Baltaş 2003; akt Cemaloğlu, 2007). Her birey, örgütsel yaşamda mobbing yapabilir ya da mobbing sürecinin aktif ya da pasif üyesi olabilir. Bu aşamada bireyin kişisel özellikleri de önemli rol oynar. Dıştan denetimli olan bireyler, içten denetimli olan bireylere nazaran, daha fazla mobbing mağduru olmaya yatkındır. Çünkü sosyal çevrede yaşadıkları travmayı anlamada ve çözmede daha başarısız olmaktadırlar.

Mobbing mağdurları, mobbing sürecinden kişilik olarak olumsuz yönde etkilenmektedirler.  Mobbing mağdurlarının çoğunluğunda, psikolojik ve psikosomatik rahatsızlıklar görülmektedir. Örneğin: kendini beğenmeme, kaygı, bunalım, konsantrasyon bozukluğu, kronik yorgunluk, uyku ve mide problemleri, baş ve bel ağrısı, sinirlilik, kendinden nefret etme ve intihar gibi düşüncelere sahip oldukları saptanmıştır. Yapılan bir diğer araştırmada ise, 17 mobbing mağdurunun tümünde uykusuzluk, sinirlilik, melankoli, duyarsızlık, konsantrasyon eksikliği ve sosyal fobi görülmüştür. Klinik gözlemlerde de iş yerinde mobbinge maruz kalanlarda; izole etme, sosyal uyumsuzluk, psikosomatik hastalıklar, bunalım, yardıma muhtaçlık, öfkelenme, baskı, kaygı ve umutsuzluk görülmektedir (Bjorkqvist, ve diğerleri 1994; Brodsky, 1976; Einarsen ve diğerleri 1996; Leymann 1990; Leymann 1990: 30; akt. Cemaloğlu, 2007). Bunlara mukabil olarak örgüt,  aile ve sosyal yaşantıları da aynı şekilde olumsuz yönde etkilenmeye maruz kalmaktadır. Mobbing mağduru olan bir öğretmen, psikolojik açıdan kendini iyi hissetmediği için sık sık izin almakta, sağlık sorunları baş göstermekte, başka kuruma geçmekte,  mahkeme masrafları artmakta, öğretmenlik başarısı ve performansı da düşmektedir. Öğretmenlerin sessizlik yaşama düzeyleri artmakta ve örgütsel sinizmin yaşanma düzeyinde de belirgin oranda artış gözlenmektedir. Bu ve benzeri olayların sonucu olarak örgütsel bağlılıkta da düşme yaşanmaktadır. Aynı şekilde aile hayatını da olumsuz yönde etkileyen pek çok durum yaşanmaktadır. Mobbing mağdurlarında sıklıkla görülen boşanma ve aile içi şiddete paralel olarak %15 düzeyinde intihar vakaları da yaşanabilmektedir. Mobbing mağdurları sosyal yaşantıdan da uzaklaşmakta ve kendilerini tecrit etme yoluna gittikleri için sosyal ilişkileri de zarar görmektedir. Mobbing mağduru olan bir öğretmenin yaşadığı travmayı, sınıfına yansıtmaması imkânsızdır. Bu sebeple, eğitim-öğretim faaliyetleri sekteye uğramakta, hoşgörüsüz, aşırı kuralcı ve saldırgan öğretmen davranışlarında artış görülmeye başlamaktadır.

Bir okulda mobbing olayları çok fazla yaşanmaya başlamışsa, bu durumun en önemli sebeplerinden bazıları: okul yöneticisi, okul kültürü, okul sağlığı ve yöneticilerin sorun çözme becerileri konusundaki yeterlilik düzeylerinin düşük olmasıdır.  Bazı yöneticiler, mobbingi bir yönetim stratejisi olarak ele almakta ve birbiriyle çatışan, sorun yaşayan ve birbirine baskı uygulayanların, yönetime karşı birleşip tek vücut olamayacağını düşünerek mobbingi çözme yoluna gitmemektedirler. Bu durum, örgütün entropiye maruz kalmasında etkili olmakta ve hiçbir şekilde takım ruhu ve bilinci ortaya çıkmamaktadır. Cemaloğlu’nun (2011) yaptığı araştırmada, okul yöneticilerinin dönüşümcü liderlik davranışlarını gösterme sıklığı arttıkça olumlu örgüt sağlığı ortaya çıkmakta ve sonuç olarak mobbing vakalarının gerçekleşme düzeyinde de düşme meydana gelmektedir. Daşcı’nın (2014) yaptığı araştırmada, okul yöneticilerinin dönüşümcü liderlik davranışları sergilemeleri halinde mobbing olaylarının yaşanma düzeyi azalmakta ve örgütsel sessizlikte de düşme meydana gelmektedir. Okul yöneticisinin liderlik davranışları bu süreçte önemli bir etkiye sebep olmaktadır.  Örgüt kültürü, okuldaki iletişim ve sorun çözme yaklaşımlarının olumlu etkisi, proaktif yaklaşımlar ve hoşgörülü örgütsel yaşam, mobbing olaylarının görülme sıklığını azaltmaktadır. 

Literatür çoğu zaman, mobbing ile çatışma kavramını birbirine karıştırmaktadır. Mobbing, bireyin onuruna, namusuna, varlığına, değerlerine yönelik yapılan saldırıdır. Çatışma ise, örgütte, örgütün faaliyetlerini gerçekleştirmeye yönelik yaşanan fikir uyuşmazlıkları ve kaynakların paylaşımından kaynaklanan sürtüşmelerdir. Çatışma, örgütler açısından istenen bir durumdur. Mobbing ise, örgüte zarar veren bir yapıya sahiptir. İyi yönetilemeyen bir çatışmanın sonunda da, mobbing olaylarının yaşanması kaçınılmazdır. Mobbing ile çatışma arasındaki farkı bir metaforla açıklamak gerekirse: çatışma, yarış otomobillerinin pistte yarışmasıdır. Mobbing ise yarışan otomobilleri pist dışına atmaya ve kaza yapmasına sebep olmaya çalışmaktır.

Literatürde genellikle tartışılan konulardan birisi de mobbing, altı ay süreyle yaşanırsa mobbing olur, şeklindeki yanlış algıdır. Bu zaman sınırlaması Leymann’a (1993)  aittir. Birey, bir defa mobbing mağduru olur ve bunun sonucunda intihar edebilir, özgüvenini kaybedebilir. Şimdi mağdura :’’Sen altı ay bekle, altı ay boyunca bir daha yapılıp yapılmadığına bakalım, öyle karar verelim.’’ ifadesini kullanmak, mobbingle mücadeleyi kesintiye uğratmaktır. Burada ölçüt altı ay değil, bireyin mobbingten hangi düzeyde ve nasıl etkilendiği ile ilgilidir. 

Daha önceki yıllarda cinsel taciz, ayrı ele alınırken, son yıllarda cinsel taciz mobbing içerisinde ele alınmaktadır. Tacizdeki ölçüt ise, tacize konu olan davranışın, birey tarafından algılanma biçimi olması gerekir. Müstehcen bir fıkra, abartılı komplimanlar ve beden dili ile rahatsızlık veren davranışlar, bu başlık altında ele alınabilir. Bazı yöneticilerin, astlarına yönelik yaptıkları mobbingin perde arkasında cinsel taciz ve cinsel beklentiler yattığı ileri sürülebilir. İş göreni zor duruma düşürmek, mesleki kazanımlarının elinden alınacağı yönünde tehditlerde bulunmak ve sonuç olarak cinsel taleplere boyun eğmeye zorlamak şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Okullarda öğretmenlerin dışında okul yöneticileri de mobbing mağduru olur mu? Öğretmenler arasında yaşanan birliktelik, yöneticinin olumsuz davranışları, okulda çatışmanın iyi yönetilememesi ve eğitimde kalitenin düşük düzeyde gerçekleşmesi gibi pek çok neden, okul yöneticisinin mobbing mağduru olmasında etkili olabilir. Okul yöneticisinin, okula atanma biçimi, meşruiyet sorunu yaratabilir. Okulda, okul yöneticisini kabul etmeme, hakkında bazı olumsuz iddialar ortaya atma ve yetki kullanmasını önlemeye çalışma, kamera ile gözetleme ve hakkında bilgi toplamaya yönelik davranışlar ortaya çıkabilir. Bu durum, süreçte okul yöneticisine şantaj yapma ve tehdit etme şeklinde farklı biçimlere dönüşebilir.

Mobbing ile etik arasındaki ilişki incelendiğinde mobbing etik dışı bir kavramdır. Etiğin tüm ilkelerini ve mesleki etiğin değerlerini reddetmektedir. Öğretmenlik gibi, eğitimcilik gibi etik değerlerin daha fazla içselleştirilmesi gereken meslekte, etik dışı mobbing olaylarının yaşanıyor olması önemli bir sorundur. Okullar, etik değerlerin yaşandığı, aktarıldığı ve etik dışı beklentilerin yaşam alanı bulamadığı kurumlar olmalıdır. Okullarda, mobbingin yaşanmasını önlemenin yollarından birisi de okulda etik ilkelerin kabul edilmesini sağlamak ve sürekli pekiştirmek gerekir. İş görenler Etik Sözleşmesi’ni imzalamalı ve uymaya zorlanmalıdır.

Mobbingin hukuki yönü incelendiğinde mahkemelere mobbing davaları açılabilmektedir. Şu ana kadar açılan davalarda, zorbalara ceza verilmektedir. Mobbing davalarında yaşanan en önemli sorunlardan biri, mobbing eylemlerini belgelemek ve mahkemeye delil olarak sunmaktı. Son zamanlarda, mağdurun sözlü beyanının yeterli olduğu, her şeyin belgelendirilemeyeceği mahkemeler tarafından da kabul edildi. Mobbing olayları yaşanır yaşanmaz tutanak tutmak, mahkeme kararıyla video ve ses kaydı almak, şahit bulmak, mağdurun mahkemeye sunabileceği deliller arasında yer almaktadır. 

Sonuç olarak, mobbing örgütsel bir sorun ve bireylerin cinnet halidir, şeklinde ifade edilebilir. Mobbing yapanların belirgin özellikleri olduğu gibi mağdurlarında özellikleri vardır. Mobbingi tamamen ortadan kaldırmak neredeyse imkânsızdır. Bu süreçte verilebilecek en uygun karar, mobbingin ilk etapta ortaya çıkmasını engellemektir. Mobbing bir defa ortaya çıktığında kartopu etkisi yaratabilmekte, en iyi sorun çözme yaklaşımı dahi sorunu tamamen ortadan kaldıramamaktadır. Mobbingin, bireylerin üzerine yapışması engellenmeli, tanımlanmamalı ve yok sayılmalıdır. Bu önlemlere rağmen, mobbingin görülme sıklığında artış görülmeye başlanmışsa zorbalar uyarılmalı ve gerekirse birimleri değiştirilmelidir. Her şeye rağmen mobbing ortadan kaldırılamamışsa yasal süreçler devreye sokulmalıdır. Mobbingle mücadele eden yönetici, haklı kim, haksız kim bunu aramaya çalışmamalıdır. Bundan 2 yıl önce, odasının elektriği kesilen, kalorifer peteği sökülen, bilgisayarı elinden alınan, çay servisinin bile yapılmadığını iddia eden bir kamu kurumunda görevli iş gören benden yardım istemişti. Birim amiri ile görüştüğümde: ‘’Çok zor bir adam, ruh sağlığı bozuk.’’ demişti. ‘’Birey çok zor bir kişiliğe sahip ve ruh sağlığı bozuk da olsa kötü muameleyi ve mobbing yaşamayı hak etmez.’’ demiştim. Hâlâ aynı fikirdeyim. Mobbingle mücadelede uzlaşma, bütünleşme, dayanışma ve farklılıklara saygı, mobbingle mücadelenin köşe taşlarını oluşturur. Bu sebeple mobbingle mücadele çok yönlü, karmaşık ve komple yapılması gereken bir mücadele türüdür.
Kaynaklar
Cemaloğlu, N. (2007). Örgütlerin kaçınılmaz sorunu: Yıldırma. Bilig 42, 111-126
Cemaloğlu, N. ve Ertürk, A. (2007). Öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırma eylemlerinin cinsiyet açısından incelenmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi. 5 (2), 345-365.
Cemaloğlu, N. ve Ertürk, A. (2008). Öğretmen ve okul müdürlerinin maruz kaldıkları yıldırmanın yönü. Bilig, 46, 67-86.
Cemaloğlu, N. (2011). Primary principals' leadership styles, school organizational health and workplace bullying, Journal of Educational Administration 49 (5), 495-512.
Daşcı, E. (2014). Okul yöneticilerinin liderlik stilleri ile mobbing ve örgütsel sessizlik yaşanma arasındaki ilişki. G.Ü Eğitim Bilimleri enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Leymann, H. (1993). “Mobbing“ . Hamburg: Rowohlt.