19 Mayıs tarihi Kurtuluş Savaşımızın başlangıç günüdür, Atatürk kurtuluş günümüzü Gençlik ve Spor Bayramı olarak tüm Türk milletine, özellikle gençlere armağan etmiştir. Ülkeyi şekillendirecek kişilerin çocuklar ve gençler olduğundan yola çıkan Mustafa Kemal bugünü bayram ilan ederek gençlere, spora, sağlıklı yaşama ne kadar önem verdiğini göstermiştir.


Atatürk gençlere;* Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak. ,* Türk çocuğu, çok zekisin, bu belli; fakat, zekanı unut, daima çalışkan ol. * diyerek gençlere olan güvenini belirtirek çalışkan olmaları gerektiğini ifade etmiştir.

Bize emanet edilen bu gençlik, başlı başına bir değerdir. Gençlik dönemini ganimet bilip değerlendirmek, her birimizin görevidir. Kainatın Efendisi Peygamberimiz (sav) ise şöyle buyurmaktadır; “Beş şeyden önce beş şeyi fırsat ve ganimet bil. İhtiyarlık gelmeden gençliği; hastalık gelmeden sıhhati; fakirlik gelmeden zenginliği; meşguliyet gelmeden rahatı ve ölüm gelmeden hayatı ganimet bil’’demektedir.

Bir düşünür ise “Gençliği ayakta olmayan cemiyet yataktadır”. Ayakta olan gençlikten amaç, her türlü olaylar ve durumlar karşısında adaletin yanında yer alan, kalbindeki insanla kafasındaki iz’anı daimi olarak dayanışma halinde bulunduran gençliktir. Yoksa kararsızlık içinde ne yaptığını bilmeden, bilinçsiz, yetersiz, sokaklara dökülen, ideolojilerin oyuncağı olarak kötü kişi ve zümrelerin kuklası olan gençlik değildir’’ der.

Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik…” diye gençliğe seslenen Necip Fazıl, “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, vatanının, evinin, kalbinin dâvacısı bir gençlik.Hak’ka inanan, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hak’ka teslim olmak da bulan bir gençlik…” diye devam ederek özlemini duyduğu gençliğe seslenir hitabesinde. Özlemini duyduğumuz gençlik Rahmet Elçisi’nin yolunu yolu bilecek, başka bütün yolları elinin tersiyle iterek hakikatin izini sürecek bir gençliktir. İnsanlığın sorunlarıyla hemdem olan, kardeşlerinin sorunlarıyla dertli olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik! Bir eline güneşi, bir eline dünyayı verseler, davasından, iddiasından ve hakikatten aslâ vazgeçmeyecek şuurda bir gençlik!

Her ne kadar gençlik biyolojik bir zaman dilimini ifade etse de bir ruh hali olarak kabul edilmelidir. Gençlik dönemi, insanın kanının kaynadığı hareketli bir dönemdir. Bu dönemde kişiye, hisleri/duyguları hâkim olduğu için daha çabuk karar verir. Bu nedenle gençlerin kolaylıkla yanlış yapma ve hataya düşme ihtimali vardır. Gençlerin ihmal edilmesi, telafisi zor yaralar açar. O halde gençlerimizi Ernest Seton’nun dediği gibi eğitimin ilk hedefi "bilimsellik" değil, "insanlık"tır.sözünde olduğu gibi yetiştirmeliyiz. Çünkü inanç ve hak çizgisinde insan olma erdemleriyle yetişen gençler, gençlik dönemlerini sıkıntısız ve problemsiz geçirirler.