HUZURLU MU RAMAZANLAR?
İnsanlar hayatta kalabilmek için para kazanmak isterler.
Kimisi kendine yetecek miktarda kazanır.
Fazlasını ya istemez ya da fazla para kazanma yeteneği yoktur.
Kimisine de “Bir dünya versen bir başka dünya daha ister.”
Hırslıdır, daha çok kazanayım, o da benim olsun, bu da benim olsun, der.
Ticaretle uğraşan insanlar ne kadar kazanırsa kazansın, bir gün bitebilir elimizdeki imkânlar diyerek malına mal katma derdine düşerler.
Hırs yiyip bitirir de kendilerini, hiç oralı olmazlar.
Memurlar aldıkları maaşla yetinmeyip, daha rahat, daha konforlu yaşamak için emlakçılık yaparlar, araba alır satarlar.
Allah’tan da hem huzur isterler hem de mal.
Allah olmayana versin niye sürekli istiyorsun, dendiğinde Allah’ın hazinesi sınırsız, diyen bile vardır.
Hem huzur hem mal isteyeni ben hiç anlamam. Şaka yapmıyorum gerçekten anlamam.
Bana göre mal insanın huzurunu kaçırır. 
Parayı çekip çevirme işinden tutun da, paranın bitebileceği endişesi, daha fazla kazanma isteği insanda huzur bırakır mı? 
Sabaha kadar alacaklarını düşünen, akşama kadar borçlarını düşünen bir insan nasıl huzurlu olabilir ki?
Tamam, lüks yaşayabilir, kanaatkâr insanların yemediğini yer, gidemediği yerlere gidebilir falan ama kulağı telefonda, gözü etrafta dolaşır hep.
Mesela, zengin bir insan çalıştırdığı işçiden kısıp çok lüks bir arabaya binince kendisini huzurlu hisseder mi?
Elli liraya aldığı malı seksen 4 liraya aldım deyip yüz liraya satarken aradaki farkı çocuklarına yedirirken huzurlu olabilir mi?
Asgari ücretli çalışanına bir yemek ısmarlamayıp, etrafındaki diğer zengin arkadaşlarıyla yurt dışına huzurlu bir şekilde gidebilir mi?
Hiç kimseye zerre kadar faydası olmayan şatafatlı bir düğün yaparak düğün salonlarına, düğün organize edenlere musluğu açıp etrafındaki aç, yoksul, yetim ve öksüzlere yan gözle bakıp huzurlu olabilir mi?
Hepsini geçelim;
Siz fakirlere verirseniz ben de size veririm diye buyuran Allah’ın bu emrine gerçek anlamda inanan kaç kişi var?
Cebimizden hayır işi için bir yardım çıkarken ciğerlerimiz sökülüyor gibi olmuyor mu?
Azalacağından korkuyorsak Allah garanti veriyor artıracağım diye…
Ya Allah’a tam inanmıyoruz ya da inandığımızı mı sanıyoruz?
Ramazan ayında akşam iftar sofralarında ödün vermediğimiz lüks yemekler bizi nereye götürecek dersiniz?
Çok mu lazım ihtiyacı olmayan hali vakti yerinde insanları lüks bir şekilde ağırlamak?
Veren el alan elden üstün derken Allah’ın Resulü, zengine vermeyi kast etmedi herhalde…
Hayırlı mı Ramazanlar?