Sorumluluk makamında olan kişiler sorumsuzca cümleler kuramazlar, eylemlerde bulunamazlar. Toplu sözleşme masasında sorumluluk ile artistliği birbirine karıştırırsan artistliğinin faturasını da tüm memur öder. Ali Efendi farkında mısın senin sorumsuzluğunun faturasını tüm memur ödedi. Ağzından çıkanı kulağın duymayınca Bakan Hanım bir daha masaya dönmedi, hakem heyetine giderken bile sizinle göz göze gelmedi. Çıkıp memura bunu açıklayın! Tekrar ediyorum:

YA YETKİSİZSİNİZ YA DENGESİZSİNİNİZ YA DA HER İKİSİSİNİZ!

Bir sendika Yöneticisinin Türkiye Cumhuriyeti Bakanına “Ya masadakilerin yetkisi arttırılsın ya da yetkili olanlar masaya gelsin!” demesi iki şeye delalet eder.

-Birincisi kendi acizliğinin artık kabulü olup, masadaki yetkisiz biziz, bizi kaldırın ve gerçekten yetkili olan birileri otursun. Ki bunu herkes biliyor ve katılıyor.

-İkincisi ise bakanın yetkisiz olduğunu ifade edip yetkisizsiniz o halde siz kalkın size yetki veren buraya gelsin! Yani Bakana yetki vereni çağıracak kadar büyük bir güç zehirlenmesi yaşıyorlar da olabilirler. Ki bu güç zehirlenmesini bilmeyen de yok. Bakanın yetkisiz olduğunu iddia eden Bakana kim yetki verdiğini bilmez mi? Sahi kimi çağırıyor ayağına!

En nihayetinde bu ifadeler her iki durum da kendi içinde değerlendirildiğinde bu zehir her şekilde bunları bitirir. Birinci anlama kesinlikle katılırken aldığımız Devlet terbiyesi gereği haddi aşan ifadeler  içeren ikinci anlamın neticesi için sözü ifadenin hedef aldığı alana bırakıyoruz.

Selahattin DOLĞUN
Türk Eğitim-Sen Genel Başkan Yardımcısı