Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi, “Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu Çalıştay düzenliyor.

16-17 Mart 2019 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilen Çalıştay’a; Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Eğitim Politikaları Daire Başkanı Dr. Recep Altın, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nurullah Albayrak, Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Yöneticileri, Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık, Merkez Kadın Komisyonu Üyeleri, Ankara Şube Başkanları ve çok sayıda akademisyen katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Çalıştay’da, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz bir konuşma yaptı.

Bu insanlıktan nasibini almamış yaratıkları Yüce Rabbim kahhar sıfatı ile kahretsin.

Daha sonra kürsüye gelen Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, sözlerine Yeni Zelanda'daki iki camiye düzenlenen terör saldırısını şiddetle kınayarak başladı. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve İslam âlemine başsağlığı dileyen Geylan, “Savaş halinde dahi ibadethanelere dokunulmaz. Bu insanlıktan nasibini almamış yaratıkları yüce Rabbim kahhar sıfatı ile kahretsin ve İslam âlemini tüm felaketlerden korusun” dedi.

Meslek lisesi memleket meselesi.

Geylan, sendikamızın düzenlediği Çalıştay’ın verimli olacağını, hazırlanacak raporları en üst düzeyde ve en etkili şekilde gündeme taşıyacaklarını söyledi.

Sendikamızın 1-3 Mart 2013 tarihinde de Türkiye genelinde teknik eğitim okullarında görev yapan öğretmen ve idarecilerin katılımıyla düzenlediği ‘Türkiye’de Teknik Eğitimin Problemleri, Yapısal ve İşlevsel Değişim İhtiyaçları’ konulu Çalıştayı hatırlattı. Geylan, “150’yi aşkın meslektaşımız Türkiye’nin dört bir yanından Çalıştay’a katılmış ve çok güzel bir çalışma ortaya koymuştu. Hatta bu Çalıştay’ın komisyon raporlarını kitap haline getirerek, başta MEB olmak üzere muhataplarımıza iletmiştik. Ancak bugün gelinen noktada mesleki ve teknik eğitimin problemlerinin hala çözülmediğini görüyoruz” dedi.

Meslek lisesinin memleket meselesi olduğunun sık sık ifade edildiğini, ancak bu söylemin maalesef lafta kaldığını belirten Geylan, “Oysa meslek lisesi gerçekten memleket meselesidir. Mesleki ve teknik eğitim, kalifiye iş gücünün üretilmesi ve istihdama yönelik olması bakımından toplumu doğrudan ve en kısa sürede etkileyen eğitim alandır” diye konuştu.

28 Şubat süreciyle başlayan kopukluğun 20 yılı aşkın süre geçmesine rağmen hala devam ettiğini, mesleki ve teknik eğitimin sorunlarının çözülemediğini bildiren Geylan, mesleki eğitimin sorunlarını sürekli gündemde tutmaya çalıştıklarını söyledi.

23 Ekim 2018 tarihinde açıklanan 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve ekibinin mesleki eğitime özel bir yer ayırdığına dikkat çeken Genel Başkan Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak ön hazırlık çalışmasında birkaç defa konuyla ilgili düzenlenen çalıştaylara katıldık ve görüşlerimizi sunduk. Mesleki eğitimle ilgili bazı görüşlerimiz vizyon belgesinde de yer buldu. Elbette eksikler var ama bu da önemli bir gelişmedir” dedi.

Vizyon Belgesi’nde “Mesleki ve teknik eğitime atfedilen değerin artırılması sağlanacaktır” ifadesinin yer aldığını kaydeden Geylan, “Bunun başarılması için mesleki eğitimi memleket meselesi olarak gördüğümüzü somut adımlarla hissettirmemiz gerekir” diye konuştu.

Protokollere binaen açılan okullar; gerek öğretmen ve yönetici ataması yapılırken, gerekse müfredat hazırlanırken MEB’e tabi olmalıdır.

MEB’in mesleki eğitimle ilgili gündem oluşturmaya çalıştığını, bu noktada başta TOBB olmak üzere birtakım kurumlarla protokol imzaladığını belirten Geylan, “Mesleki eğitimle ilgili önemli çalışmaların başladığı bu dönemde paralel bir süreci bizim de yürütüyor olmamız, MEB’in çalışmalarındaki muhtemel arazların önlenmesi anlamında tedbir olacaktır” dedi.

Bu protokollerin ilkesel anlamda doğru olduğunu ancak sendikamızın birtakım tereddütleri bulunduğunu belirten Geylan, şunları söyledi: “İstihdam garantili bir okul sürecinin başlatılması tabi ki doğrudur ama şu tereddüdümüz var. Bu okullar; gerek öğretmen ve yönetici ataması yapılırken, gerekse müfredat hazırlanırken MEB’e tabi olmalıdırlar. Yani Tevhidi Tedrisata uygun davranılmalıdır. Protokollere binaen açılan okullarda iradecilerden biri onun hamisi olan sanayi kuruluşundan olabilir ama okulun müfredatını MEB belirlemeli, öğretmen ve yönetici ataması tamamen MEB’e bağlı olmalıdır.”

Mesleki eğitimin algısı düzeltilmelidir.

Öncelik verilmesi gereken hususun mesleki eğitimin algısının düzeltilmesi olduğunu ifade eden Geylan, mesleki ve teknik eğitim ile ilgili önerilerini sıraladı. Geylan şunları kaydetti: “28 Şubat sürecinin etkisiyle, nitelik itibariyle belli bir standardın üzerinde olan, başarılı öğrenciler meslek liselerini tercih etmiyor. Geçen yıl LGS’de yapılan hatadan dolayı meslek liseleri kapasitelerinin yüzde 30, 40 hatta 50 oranında az öğrenciye hizmet veriyor. Başarılı öğrencilerin mesleki eğitimi tercih edeceği ve nitelikli istihdam imkanı sağlayan mesleki eğitim kurumlarını hızla ihdas etmeliyiz. İşte bu nedenle meslek lisesi algısı düzeltilmesi çok önemlidir.

Öte yandan meslek liselerinin binaları, ekipmanları, teknik alt yapısı maalesef bölgelerin ve hitap ettiği sanayinin, endüstrinin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde değildir. Okulların imarına varıncaya kadar endüstrinin ihtiyacını karşılayacak donanımda olması ve öğrencilerin donanımlı, kalifiye yetiştirilmesi zorunludur.

Meslek liselerinde görev yapan çalışanların özlük hakları da düzeltilmelidir. Bu, aslında tüm eğitim çalışanlarımız için önemli bir konudur.

Ayrıca önemli bir sorun da işletmelerin meslek lisesi öğrencilerini maalesef kendi mesleği dışında ucuz iş gücü potansiyeli olarak görmesidir. Bu anlamda işletmeler sıkı denetime tabi tutulmalı, işletmelerin öğrencileri kendi branşları dışında ucuz iş gücü kaynağı olarak görmemeleri için her türlü tedbir alınmalıdır.

Biliyorsunuz sanayi ve teknoloji hızla gelişiyor. Dolayısıyla mezunların sanayide yaşanan gelişmeleri takip edebilmesi ve mesleki eksiklerini gidermesi için kursların düzenlenmesi yerinde bir karar olacaktır.”

Hükümete yakışan; ek gösterge konusunu seçim sonrasına bırakmak değil, 23 Mart’a kadar en azından kanuni süreci başlatmaktır.

Konuşmasında güncel meseleler hakkında da konuşan Geylan, 3600 ek gösterge sözü ile ilgili kanuni sürecin 23 Mart tarihine kadar başlatılmasını istedi. Geylan, Cumhurbaşkanı’nın 24 Haziran seçimleri öncesinde dört meslek grubunun ek göstergelerinin 3600’e yükseltileceğine ilişkin sözlerinin ardından büyük bir beklenti oluştuğunu, ancak ek gösterge konusunun tabiri caizse yılan hikâyesine dönüştüğünü bildirdi. Geylan, “İkinci 100 günlük eylem planında öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağı hususu yer almıştı. Bu süre 23 Mart tarihinde doluyor. Bu noktada Hükümete yakışan; ek gösterge konusunu seçim sonrasına bırakmak değil, 23 Mart’a kadar en azından kanuni süreci başlatmaktır. Ayrıca ek gösterge konusunda sadece dört meslek grubuna değil, tüm kamu çalışanlarına yönelik düzenleme yapılmasını istiyoruz. Türkiye Kamu-Sen’in hazırladığı ve şu anda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda olan yasa tasarısına göre, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin artırılması ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların da ek göstergeden yararlanmasını talep ediyoruz. Bu tasarıya tüm siyasi partilerimiz sahip çıkmalıdır.”

Mülakat komisyonlarının teşkilinden, mülakat komisyonlarının değerlendirmesine kadar bu süreci yakinen takip edeceğiz.

21 Nisan tarihinde yönetici atama sınavı yapılacağını ve bu sınavla ile birlikte yaklaşık 20 bin yeni yöneticinin sisteme gireceğini söyleyen Geylan, “Yazılı sınavda başarılı olduğu halde mülakat komisyonları marifeti ile hakları gasp edilen binlerce arkadaşımız var. Yine aynı komisyon sayesinde hak etmediği halde sadece bir gruba mensubiyet üzerinden makam sahibi yapılan binlerce ehliyetsiz insan var. Bu nedenle arkadaşlarımız haklı bir kaygı içindedir. Ama müsterih olun. Türk Eğitim Sen üyelerinin hakkını gasp edenin alnını karışlarız. Şunu artık herkesin görmesi gerekir: Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeli ile yeni bir döneme girmiştir. Uzlaşma kültürüne herkes biat etmek durumundadır. Mülakat komisyonlarının teşkilinden, mülakat komisyonlarının değerlendirmesine kadar bu süreci yakinen takip edeceğiz” diye konuştu.

18 Şubat ile 1 Mart tarihleri arasında İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin kurduğu komisyonlarda görevde yükselme mülakatları yapıldığını bildiren Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu mülakatta suiistimal olduğunu ya da torpil listelerinin elden ele gezdiğini duydunuz mu? Hayır duymadınız. Çünkü illere, güvenlik soruşturması temiz ise adaylara yazılı sınav puanının mülakatta verilmesi konusunda talimat gönderildi. Bu tutumun bundan sonraki tüm süreçlerde hâkim yönetim anlayışı olarak yerleşik hale gelmesi en önemli beklentimizdir.”

Açılış konuşmalarının ardından Çalıştay’da; “3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ve İlgili Diğer Mevzuatın Gözden Geçirilmesi”, “Orta Öğretim Düzeyinde Mesleki ve Teknik Eğitim”, “Yüksek Öğretim Düzeyinde Mesleki ve Teknik Eğitim”, “Okul Sektör İlişkileri” konuları ile 4 ayrı komisyon çalışma yapıyor. Çalıştay, yarın komisyon raporlarının sunulmasının ardından kapanış oturumuyla sona erecek.