Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 1 Ağustos tarihinde başlayacak toplu sözleşme ile ilgili açıklamalar yaptı. Geylan, “O masa hiç kimsenin tekelinde değil. Toplu sözleşme masası, çalışan ve emeklilerin hak mücadelesinin verildiği mecradır. Bu noktada yetkili konfederasyona çağrıda bulunuyorum: Gelin Yekvücut olalım. Kamu çalışanlarının sorunlarını, taleplerini beraber masaya taşıyalım” dedi.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, “Toplu sözleşme masasına yetkili olmayan sendikaların bağlı olduğu konfederasyonlar oturmamalı” şeklindeki sözlerini hatırlatan Geylan, “Sayın Başkan, Türkiye Kamu-Sen’in o masaya oturmasını neden istemiyorsun? Hangi kazanımlarınıza engel oldu ki, Türkiye Kamu-Sen’i o masada istemiyorsun? Bu sorunun cevabını dürüstçe ver!” dedi.

Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönemde toplu görüşmelerde tüm sendikaların taleplerini masaya götürdüğünü hatırlatan Geylan, “Diğer konfederasyonların o masada oturması onun elini güçlendirir. Ancak sayın başkanın ümidi yok ki, kısır tartışmalarla süreci bulandırmak istiyor. Asıl tartışılması gereken hususları gözlerden ırak tutmaya çalışıyor” diye konuştu.

Yetkili konfederasyon başkanının toplu sözleşme masasında yaşananlara başkalarının şahit olmasını istemediğini de söyleyen Geylan, “Geçmiş üç toplu sözleşmede neler yaptıklarını tüm kamuoyuna ifşa etmiştik. Tarihi rezaletleri tarihi başarı olarak yutturmak istiyorlar. Bundan dolayı Türkiye Kamu-Sen’in o masada olmasını istemiyorlar. Toplu sözleşme kanunu gereği yetkili konfederasyon başkanı imzayı attığı an iş bitiyor. Türkiye Kamu-Sen olarak imza yetkimiz yok, itiraz hakkımız yok. Kamu görevlileri Hakem Kurulu’na başvurma hakkımız yok. Sadece gözlemci sıfatıyla masaya oturuyoruz. Buna dahi tahammül edemiyorlar” dedi.

Ali Yalçın, kamu çalışanlarının kahır ekseriyetinin gücünü o masada kullanmalıdır.

Türkiye Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönemde yıllık enflasyonun yüzde 13.5 olarak gerçekleştiğini, ortalama maaş zammının ise ortalama yüzde 31.4 olduğunu bildiren Geylan, “Memur Sen’in yetkili olduğu süreçte yıllık enflasyon ortalama yüzde 14 olarak gerçekleşti. Aldıkları maaş zammı ise ortalama yüzde 17.4’tü. Dolayısıyla yüzde 31.4 nerede, yüzde 17.4 nerede? Bizim kazanımımız, kamu çalışanlarının iradesinin masaya yansımasıydı. Dolayısıyla bu rakamların verdiği mesajı yetkili konfederasyon başkanının iyi okumasını istiyorum. Ali Yalçın, kamu çalışanlarının kahır ekseriyetinin gücünü o masada kullanmalıdır” diye konuştu.

Kamu çalışanlarının lehine olan her kararın arkasında olduklarını ifade eden Geylan, “Biz sendikal taassup içerisinde değiliz. Yetkili konfederasyonun iş bırakma dahil alacağı tüm eylem kararlarına destek vereceğiz. Tek isteğimiz var: Masada cesur olsunlar, 30 günü verimli değerlendirsinler. Safları işverenin değil, çalışanların yanı olsun!” dedi.

11 hizmet kolunda çalışanların kaderi bir kişinin keyfine bırakılmamalıdır.

Toplu sözleşme düzeninde bazı arazlar olduğunu söyleyen Geylan, kamu çalışanlarının paradan başka derdi yokmuş gibi bir algı oluşturulduğunu belirtti. Masaya 11 hizmet kolundaki yetkili sendikaların oturduğunu fakat, hem mevzuatın getirdiği arazlar hem de yetkili konfederasyonun eksiklerinden dolayı hizmet kollarının taleplerinin yeterince tartışılmadığını ifade eden Geylan, “Bir kişi imza atıyor, 11 hizmet kolu adına söz söylemiş oluyor. Toplu sözleşme düzeni ve 4688 Sayılı Kanunun revize edilmesi lazım. 11 hizmet kolunda çalışanların kaderi bir kişinin keyfine bırakılmamalıdır. Toplu sözleşmeye geçildi ama toplu sözleşme birtakım kazanımlar itibariyle kamu çalışanlarını işveren karşısında toplu görüşmeden daha geriye götürdü.” diye konuştu.

Grev hakkının sendikal mevzuatta yer alması gerektiğini söyleyen Geylan, “ILO standartları gereğince kamu çalışanlarının grevli sendika hakkına kavuşması lazım. Uluslararası sözleşmeden kaynaklanan iş bırakma hakkımız var ama sendikal mevzuatımızda da grev hakkı yer almalıdır. Ayrıca kamu çalışanlarına siyaset yapma hakkı tanıyan düzenleme istiyoruz. Kamu çalışanlarının birikimlerini siyaset kurumuna katma değer olarak sunması gerekir” dedi.

Enflasyon oranı ölçüsünde zam yapmak demek, aslında zam yapmamak demektir. Enflasyon üzerinden refah payı vereceksiniz ki, zam yapmış olacaksınız.

Ekonomik olarak öncelikle kayıpların telafisini istediklerini kaydeden Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Kamu-Sen’in araştırmasına göre, son bir yılda 4 kişilik ailenin zorunlu harcamaları 1.032 TL arttı. Enflasyon farkı dahil olmak üzere memur maaşındaki artış aylık ortalama 441 TL. Yani her ay 591 TL açık verdik. Dolayısıyla geçmiş bir yıldan gelen kayıpların telafisini istiyoruz. Bu noktada taban aylığa 600 TL artış talebimiz var. Bu yapıldıktan sonra 2020 yılı için kamu çalışanlarına ve emeklilerine yüzde 10+10 zam ve 3 puan refah payı talep ediyoruz. 2021 yılı için de yüzde 8+8 artış ve yine 3 puan refah payı talep ediyoruz. Bu taleplerimiz karşılık bulursa, bugün en düşük devlet memuru maaşı 3018 TL iken, 2020 yılının sonunda 4 bin 509 TL, 2021 yılının sonunda da 5 bin 417 TL olacak.

Enflasyon oranı ölçüsünde zam yapmak demek, aslında zam yapmamak demektir. Enflasyon üzerinden refah payı vereceksiniz ki, zam yapmış olacaksınız. Hatırlarsanız, Türkiye Kamu-Sen’in toplu görüşme yaptığı dönemde yüzde 2 refah payı uygulaması gerçekleşmişti. Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte buna son verildi. Dolayısıyla refah payı talebimiz çok önemlidir.”

Kamu çalışanlarının büyük bölümünün nisan ve mayıs ayı itibariyle üst vergi dilimine geçmeye başladığını bildiren Geylan, “Vergide esas olan çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almaktır. Ama ne yazık ki ülkemizde böyle olmuyor. Kamu çalışanlarının maaşı gelir vergisi nedeniyle yılsonuna doğru büyük düşüş gösteriyor. Bu noktada gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini ya da matrahın yükseltilmesini istiyoruz” dedi.

Aynı işi yapanların farklı statülerde çalıştırılmasına son verilmelidir. Tüm çalışanlar kadrolu olarak atanmalıdır.

Sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi gerektiğini kaydeden Geylan, “Kamuda sözleşmeli, ücretli, vekil şeklinde farklı istihdam modelleri olmamalıdır. Hatırlarsanız Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, 2011 yılında 232 bin 4/B’li çalışanı kadroya geçirmişti. Aynı iktidar daha sonra 4/B’li istihdama devam etti. 657 sayılı DMK’da 4/B maddesi, devletin geçici işlerinin görülmesi için ihdas edildi. Ama bu uygulama zamanla asal istihdam modeli haline getirildi. Aynı işi yapanların farklı statülerde çalıştırılmasına son verilmelidir. Tüm çalışanlar kadrolu olarak atanmalıdır. Öte yandan mülakat melaneti gerek işe alımlarda gerekse görevde yükselmelerde kamudan çıkarılmalıdır. Mülakat, adaleti ve liyakati öldürmektedir. Kamu çalışanlarını ayrıştıran, kutuplaştıran, çalışma huzurunu katleden mülakat uygulamasına tümüyle karşıyız” diye konuştu.

Yardımcı Hizmetler Sınıfı ile ilgili geçen yıl yaptıkları dilekçe kampanyasından söz eden Genel Başkan Geylan, “Yardımcı Hizmetler sınıfının bir kereye mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçirilmesini istedik. Bu talebimizi yine masaya taşıyacağız” dedi.

Ek göstergenin yılan hikâyesine döndüğünü belirten Geylan, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı’nın sözü bir yıldır havada bırakılıyor. Konu ile ilgili sendikamız yasa tasarısı hazırladı. Talebimiz; tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin yükseltilmesi, ek göstergeden faydalanamayan yardımcı hizmetler sınıfına ek gösterge verilmesidir. Konu ile ilgili hazırladığımız yasa tasarısını hayata geçirmelerini istiyoruz.”

Kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmelidir.

Bayram ikramiyesinin kamu çalışanlarına da verilmesini isteyen Geylan, “Bayram ikramiyesi 12 milyon kamu işçisine ve emeklisine veriliyorsa, 3 milyon kamu çalışanına da verilmelidir. Hükümetin bu konuda 1 Ağustos’tan önce müjde vermesini bekliyoruz. Memurlarımız çifte bayram yapsın. Öte yandan Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına ödenmesini, 24 Kasım’da da öğretmenlere bir maaş ikramiye verilmesini istiyoruz” dedi.