Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 3 Nisan 2020 tarihinde düzenleyeceği “Eğitim ve Ahlak Kongresi” hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Yönetici Ahlakı” başlığı altında hangi hususların masaya yatırılacağını merak ettiğini söyleyen Geylan, kongrede “Yönetici atamalarının bir sendika/cemiyet/vakıf mensubiyeti üzerinden değil de, liyakat esaslı yapılmasının ahlaki değeri vurgulanacak mı?” diye sordu.

Genel Başkan Geylan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“MEB 3 Nisan’da Antalya’da Eğitim ve Ahlak Kongresi düzenliyor.

Böyle bir çalışmaya kesinlikle ihtiyaç vardı!

Kongre başlıklarından birisi de “Yönetici Ahlakı” olacak.

Merak ediyorum; bu başlık altında hangi hususlar masaya yatırılacak acaba?

Mesela;

-Yönetici atamalarının bir sendika/cemiyet/vakıf mensubiyeti üzerinden değil de liyakat esaslı yapılmasının ahlaki değeri vurgulanacak mı?

-Liyakat sahibi olsalar bile “Mahalle” dışından olanlara türlü bahaneler sunulurken, sıra mahallenin müdavimlerine geldiğinde mevzuat hükümlerinin katlediliyor olmasının ahlaki değerlendirmesi yapılacak mı?

-Kimi “Mahalle” mensuplarının analarından yönetici doğduklarına ve oturacak yerlerinin asla boşlukta bırakılmamasına dair inancın sapkın bir anlayış olduğu bildirilecek mi?

-Makamların, makam sahiplerine devletin bir emaneti olduğu, emanete sahip çıkamayanların erdemlice davranmaları ve istifa etmeleri gerektiği tavsiye edilecek mi?

-Yöneticilerin sadakat gösterecekleri tek yerin devlet olduğu, dışarıdan yapılara biat edenlerin devletin memuru olamayacağı ve devlete ihanet etmiş olacağı ifade edilecek mi?

-Dışarıdan yapıların kamuyu yönetme arzu ve girişimlerinin bir hadsizlik olduğu, bu hadsizliğe müsaade edenlerin de hadsizler kadar mesuliyet sahibi oldukları görülecek mi?

-Kurumlarımızı işgal etmiş olan paralel yönetimlere karşı hala müsamaha gösteriliyor olmasının, ülkemizin 2023 hedeflerini sabote ettiğine ve bunun ahlaki sorumluluğuna dikkat çekilecek mi?

-“Mahallemizden olsun da çamurdan olsun” yaklaşımının, kurumlarımızı çürüttüğü ve bu çürümüşlüğün müsebbiblerinin tarihin ve milletin vicdanında mahkum edileceği vurgulanacak mı?

Heyecan ve merakla takip edeceğiz...”