Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün "Yurtta barış, dünyada barış" şiarıyla kurduğu ülkemiz, emperyalist devletlerin Suriye üzerinde gerçekleştirmek istedikleri Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma politikalarına başından beri tam destek veren iktidar nedeniyle savaşın içine çekilmek zorunda bırakılmaktadır.

Donald Trump, bilindiği üzere haddini aşmış ve Türkiye'yi hedef alan sözler sarfetmiştir.

Konuşmasında Türkiye'yi alenen karşısına alan ABD Başkanı, ülkemizin kucağına kendi yarattığı   IŞİD'i bırakmış, bu da yetmezmiş gibi ülkemizin ekonomisini, "daha önce de yaptığı gibi bitirmek" ile tehdit etmiştir. Bu vahim tablo üzerine bazı tarihsel notlar düşmek şart olmuştur:

1. Türkiye, emperyalist devletlere boyun eğerek değil, başkaldırarak varolmuş bir ülkedir. Şimdilerde yerli tohum işleyen çiftçilerin ceza aldığı, yerli fabrikalarının neredeyse hepsinin kapatıldığı ya da satıldığı, iktidar eliyle dışa bağımlı hale getirildiği bir ülke de olsa, Türkiye, yeri geldiğinde tek bir yumruk haline gelip, Lozan'daki dik duruşun ruhunu hep muhafaza ettiğini gösterecektir.

2. ABD'nin yayılmacı, işgalci politikalarına ayak uydurarak ülkemizi, bir savaş arenasına dönen Ortadoğu'ya sürükleyen iktidarın, ABD'den gelen bu son hadsiz açıklamadaki payı büyüktür. AKP'nin başka bir ülkenin topraklarındaki bazı cihatçı örgütlere Türkiye'nin kaynaklarını peşkeş çekmesi, ülkemizi cihatçıların yolgeçen hanına çevirmesi, bu densiz laflara meydan vermiştir. 

3. Son gelişmeleri, AKP'nin yanlış dış politikalarının bir sonucu olduğunu söylemeden okuyanlar, hem bu politikaların devamına, hem de önümüzdeki günlerde "savaşa hayır" diyen her yurttaşın "terörist" damgası yemesine zemin hazırladığının farkında olmalıdır.

Emperyalizme karşı ilk Ulusal Kurtuluş Savaşını vererek başta Ortadoğu ve Asya coğrafyasında olmak üzere, tüm mazlum uluslara bağımsızlık ışığını tutmuş olan Türkiye’nin, Ortadoğu’daki savaş ortamına dahil edilmeye çalışılması kabul edilemez.

Eğitim-İş olarak ayrılıkçı terör örgütü yuvalarının temizlenmesi dışında emperyalizmin çıkarları uğruna ülkemizin başka bir savaşa sürüklenmesine sessiz kalamayız. Emperyalizmin bu kanlı oyununu ancak “Yurtta barış, dünyada barış” diyenlerin oluşturacağı güç bozacaktır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün söylediği ‘Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ sözünü benimseyenler, ülkenin sokulacağı gereksiz bir savaşa da, emperyalistlerin baskısına da, savaş bahanesiyle ülkede faşizan rüzgarlar estirilmesine de tek bir ağızdan "HAYIR" der. Bunu sınamak isteyen dışta ve içteki tüm düşmanlar, tarihimizin tekerrür ettiğini görecektir.

  

 MERKEZ YÖNETİM KURULU