Dünya nüfusunun %17 sini öğrenciler oluşturmaktadır (UNESCO, 2014). Bu durum kendisiyle ilintili alanlar da dahil edildiğinde yapılan işte ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılıklar da olsa eğitimin dünyada yekpare anlamda aynı amaç üzerine çalışan bir sistem olmasına sebep oluyor. Dünya tarihinde yaşanan savaş, doğal afet, salgın hastalıklar gibi olaylar zaman zaman sistemin bazı paydaşlarının eğitimden mahrum kalmasına neden olmuştur. Ancak genel itibariyle bugün yaşadığımız salgın kadar tüm dünyada eğitimi bu kadar derinden etkileyen bir olay yaşanmamıştır. Bugün itibariyle dünya genelinde öğrencilerin %82 si okul dışında kalmıştır (UNESCO,2020). Bu sayı daha üç gün önce %60 civarında idi. Yani sanayi devriminin yarattığı kontrollü, disiplinli örgün eğitim modeline erişim dünyada %18’e düşmüştür.

Yaşanan ani ve hızlı değişim belirsizlik yaratsa da eğitim sistemleri bu panik durumundan en hızlı çıkan sistemlerden biri olmuştur. Dünyada pek çok ülke uzaktan eğitim modellerine geçmeye uğraş verirken Milli Eğitim Bakanlığı önce Nisan ayında yapılacak ara tatili öne çekip sonra da o bir haftalık ara içerisinde 6 televizyon kanalı kurup, 150 gönüllü öğretmenle gece-gündüz çalışarak 23 Mart itibariyle Türkiye nüfusunun %98 ine ulaşabilecek düzeye gelmiştir. Bunun yanında bakanlığın EBA platformu üzerinden nüfusun %98.7 sine ulaşması mümkün olmuştur (TÜİK,2019). EBA altyapısının iyileştirilmesi, içerik zenginleştirmelerinin yapılması, TV kanalları için çekimlerin tamamlanması gibi teknik altyapı hızla tamamlanarak sistem salgının gidişatına göre farklı senaryolara hizmet vermeye hazır hale getirilmiştir.mPandeminin yayılım hızı dikkate alındığında bakanlığın teknik kısma hızlı bir refleks vererek ciddi çözümler getirdiği yadsınamaz. Kamuoyunda da bu başarı takdir edilmektedir. Salgının neden olduğu süreçlere yapılan teknik müdahale zihinlerde eğitim biliminin kadim öğretilerinin sorgulanmasına ve yeni sorular oluşmasına neden oldu.

Eğitimin tüm paydaşlarca bilinen kadim bir tanımı vardır; bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla, istendik, kalıcı-izli değişiklik meydana getirme süreci. Tanımın içerisinde yer alan

-kendi yaşantısı yoluyla,

-istendik olma

şartlarını göz önüne aldığımızda bir ilkokul öğrencisinin whatsapp mesajları, TV, internet üzerinden sürekli eğitime maruz bırakılması, ortaokul veya lise öğrencisinin 8-10 öğretmen tarafından sürekli talimatlandırılması söz konusu ise yapılanın eğitim olmadığı bunun yerine çocuğun meşgul edilmesinin amaçlandığı düşünülebilir. Peki internet, televizyon vb. uzaktan eğitim kaynakları eğitimin yapılabilmesi için tek yöntem midir? Cevabımız net bir şekilde “Hayır!” olacaktır.

Okulların kapalı olmaları sınıflarımızda olanlardan farklı bir tür öğrenme öngörmemiz için muhteşem bir fırsat sunmaktadır. Elbette ki  öğrenciler bu ay ele alacağımızı düşündüğümüz tüm içeriği öğrenemeyebilir. Ancak kazanımlarda yaşadığımız bu kayıp muazzam faydalarla dengelenebilir. Öncelikli olarak kazanım odaklı düşünmekten kurtulup öğrencilerin sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerini desteklemeye odaklanmamız gerekiyor. Bilimsel çalışmalar bu becerilerin bireylerin hayatlarında gösterdikleri başarılara ciddi katkıları olduğunu gösteriyor. Sınavlarda gösterecekleri başarılar ile bu beceriler arasında ciddi bir ilişki var.  Yani çocuklarımız;

  • Öz farkındalık: Çocukların kendi duygularını tanımak, adlandırmak ve bu duyguların kendi davranışlarını ve kararlarını nasıl etkilediğini fark etmek.
  • Öz düzenleme: Kendi duygu düşünce ve davranışlarını farklı ortamlara göre ayarlamak, dürtü kontrolü, hedefine yönelik davranışlarını düzenleyebilmek.
  • Sosyal farkındalık: Başkalarının perspektiflerini anlamak, bunu insanlarla etkileşiminde kullanabilmek, empati becerisi geliştirmek.
  • İlişki becerileri: Sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve bu ilişkileri koruyabilmek.
  • Sorumlu karar verme: Davranışlar ve insanlarla etkileşimle ilgili doğru karar vermek.

gibi becerileri kazandıklarında hayatlarının geri kalanında daha da başarılı olacaklardır.

Madem eğitim artık bir nevi veli liderliğinde devam eden bir olgu haline dönüşmek zorunda kaldı okul-aile işbirliği her zamankinden daha önemli bir yapıya dönüşmüş durumdadır. Öğretmenlerimizin çağın iletişim teknolojilerini kullanarak sürece aktif bir şekilde müdahil olmaları gerekmektedir. Eğitim öğretmen rehberliğinde veli yönetiminde sürdürülmek zorunda ise öğretmen eliyle veli bilinçlendirilmelerinin de yapılması gerekmektedir. Ek olarak öğrencileri planlı ve programlı yaşamaya yönlendiren, onların becerilerini ve yaratıcılıklarını önceleyecek ödevler vermeleri gerekmektedir. Bu ödevler aynı zamanda yaşanan salgın yoluyla oluşan strese karşı koymak için de psikoljik olarak güçlenmelerini sağlayacaktır.

Buna dayalı olarak öğretmen-veli işbirliği ile öğrencilerin;

1. Kendileri için önemli olan bir beceriyi öğrenmeye veya geliştirmeye çalışmaları: Öğrenmek veya geliştirmek istediğiniz beceri üzerinde çalışırken yazılı ya da görüntülü bir günlük tutun ya da ses kaydı alın. Bu becerinin sizin için neden önemli olduğunu ve örgün eğitime verdiğimiz bu ara esnasında uygulamanızın sizi öz disiplin, geri bildirime açıklık, dinleme becerileri, detaylara dikkat göstermeye nasıl ittiğine dair ses, video veya yazılı bir kayıt oluşturun.

2. Meraklarını takip etmeleri: Öğrenmek istediğiniz bir şey var mı? Merak ettiğiniz veya kendi başınıza araştırdığınız bir şey var mı? Belki de virüslerin hayvanlardan insanlara nasıl geçtiğini veya hayran olduğunuz birinin yaşam hikayesini merak ediyorsunuz. Öğretmenler ne tür kaynak kullanacakları ve öğrencilerin araştırmalarını sınıf seviyesine ve konuya göre nasıl iletmeleri gerektiği ile ilgili gereksinimleri ayarlayabilirler. Ancak etkinliği bilimsel bilgiye ulaşma yolları kapsamında yapmak üst sınıf seviyeleri için daha faydalı olacaktır. Bu ödev ile çocukların meraklarını bilimsel yollarla giderebilmeleri becerilerini geliştirebilirsiniz.

3. Bir ürün ortaya koymaları: Bu ürün her şey olabilir; bir video, bir şarkı, bir sanat eseri, bir parça giysi (veya bir parça giysi üzerinde değişiklik), bir tarif veya süslü bir yemek veya tatlı veya başka herhangi bir şey. Oluşturduklarınız hakkında bir günlük tutun veya kaydedin. Günlüğünüzü eleştirmek ve örgün eğitime verdiğimiz bu ara esnasında uygulamanızın aktarılabilir becerileri göstermeye nasıl ittiğini düşünmek için yansımayı kullanın. (Bu etkinlik, hedef belirleme, planlama veya kritik düşünme ve gözden geçirmeye odaklanan derslerle bağlantılanabilir.)

4. Kitap okumaları: Mümkünse, her gün en az 1 saat boyunca. Kitap okumanın katkıları hemen herkes tarafından bilinmektedir. Bilimsel olarak ise beyinde bağlanabilirliği artırdığı, yeni sinapsların oluşumuna katkılar sağladığı ispatlanmıştır. Bu noktada öğretmenlerin kitapları amaçlı seçmeleri önemlidir. Bu etkinlik çerçevesinde öğrencilere verilecek bir kitap özetleme formu kullanılarak onların okuduklarını anlama, yazma, kritik düşünme, problem çözme gibi becerilerine vurgu yapacak şekilde etkinlik düzenlenebilir.

gibi sosyal-duygusal becerilerini önceleyecek ödevlendirmeler yapılabilir. Bu ödevler sayesinde öğrencilerimizin hayat başarıları artacak olmakla beraber okula geri döndüklerinde sınıf arkadaşlarıyla yapacakları paylaşımlar akran öğrenmesini tetikleyecektir. Öğretmenlerin klasik sınavlar, testler vesaire kullanarak öğrenci öğrenmesi hakkında toplayamadıkları eşsiz bilgilerin toplamasına da katkı sağlayacak ve öğrencilerin daha derinden tanınmalarına yol açacaktır. Öğrencilerimizin tanımda da olduğu üzere kendi yaşantıları yoluyla öğrenmeyi deneyimlemeleri kalıcı izli değişikliklere neden olacaktır. Daha da önemlisi etkinlikler yolu ile geliştirecekleri beceriler sonraki öğrenmelerini destekleyecek, onların akademik olarak daha başarılı bireyler olmalarının önünü açacaktır. Bu süreçten çıktığımızda kazanım, ölçme değerlendirme, karne notu gibi eğitimin gündelik kavramları dışında bireyi hayatta başarılı kılmaya yönelik adımları öncelediğimiz yeni bir eğitim kurgusu bizi beklemektedir.

Dr. Türker TOKER