Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, "Toplu sözleşmenin tarafların özgürlüğüne ve eşitliğine dayanması, emeğe değer verme ve alın terinin ederini yükseltme pratiğine dönüşmesi, hepimizin amacı ve ortak sorumluğu olmalıdır." dedi.

Memur-Sen Konfederasyonunca, konfederasyonun genel merkezinde "Toplu Sözleşmenin Dünü, Bugünü ve Yarını" paneli düzenlendi.

Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, burada yaptığı konuşmada, 4688 sayılı yasada yapılan değişiklikle kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkının verilmesinin 7. yılı dolayısıyla bu paneli düzenlendiklerini söyledi.

Memur-Sen'in 2010 referandumunda süreci göğüslediğini belirten Yalçın, Memur-Sen'in, "Eğer toplu sözleşme paketi olmazsa toplu görüşme masasına oturmayacağız." diyerek konuya ilişkin irade beyanında bulunduğunu anımsattı. Yalçın, "Daha sonra paketin dahil edilmesine, paketi omuzlayıp referanduma çok ciddi katkı sunmasıyla toplu sözleşme hakkını alan konfederasyon olarak tarihe geçmiştir." diye konuştu.

Kamu görevlileri sendikacılığında hem yasa hem de masa düzleminde değişiklik ihtiyacı olduğunu, bu nedenle toplu sözleşmenin mevzuatı, uygulamaları, tarihi ve geleceğinin masaya yatırılması gerektiğini aktaran Yalçın, bu panelde de toplu sözleşmenin ilk günden bugüne, bugünden geleceğe nasıl olması gerektiğinin tartışılacağını ifade etti.

- "En önemli hukuki zemin, toplu sözleşme hakkı"

Hak aramak ve pazarlık noktasında güçlü olmak amacıyla örgütlenildiğini aktaran Yalçın, "Grevin gerekçesi, toplu pazarlıkta anlaşamamak, emeğe hakkının verilmesi sonucunu doğuran çizgiye ulaşamamaktır. Bu yönüyle toplu sözleşme, sendikal haklar üçlüsü arasında bir yönüyle diğer iki hakka hem teorik hem de pratik gerekçe üreten hak konumundadır." değerlendirmesini yaptı.

- "Hepimizin amacı ve ortak sorumluğu olmalı"

Yalçın, toplu pazarlık hakkının sendikaların gerekli, sendikacıların önemli, sendikalıların da değerli olması açısından birçok vurguyu içinde barındırdığına işaret ederek şöyle konuştu:

"Toplu pazarlık hakkı aynı zamanda emek kesiminin örgütlü mücadelesi, örgütlenme bilinciyle hareket etmek, haklarını, hukukunu korumak, emeklerinin karşılığını adil paylaşım kuralına, kuramına dayanarak almak hedeflerine dayanıyor. Bu hedefler için en önemli hukuki zemin, fiili araç ve fikri kulvar, hiç kuşkusuz toplu sözleşme hakkı, toplu sözleşme metni ve toplu pazarlık pratikleridir."

Dünyanın yeni düzen, insanlığın yeni paylaşım arayışlarına yöneldiği bir süreç yaşandığını aktaran Yalçın, devlet-kamu görevlisi, işçi-patron, emek-sermaye, çalışan-işveren düzleminde adalete, bölüşmeye, hakça paylaşmaya dair tenkit ve tekliflerin eskiye göre daha fazla olduğunu belirtti.

Toplu sözleşme hakkının uygulamalarının ideal çerçevesinin birlikte tartışılması gerektiğini kaydeden Yalçın, "Toplu sözleşmenin, tarafların özgürlüğüne ve eşitliğine dayanması, emeğe değer verme ve alın terinin ederini yükseltme pratiğine dönüşmesi hepimizin amacı ve ortak sorumluğu olmalı." değerlendirmesinde bulundu.

- "Sendikalar işveren düşmanı değil"

Sendikacının muhaliflikten beslenmesinden kastın karşıtlık ya da düşmanlık olmadığına dikkati çeken Yalçın, "Sendikalar, işveren düşmanı, kamu görevlileri sendikacılığı zemininde kamu işvereni devlet düşmanı ve karşıtı değildir ve asla olmamalıdır. Memur-Sen olarak bizim bu konudaki yaklaşımımız nettir." ifadelerini kullandı.

- "Yetkili sendika olmanın değeri yok"

Sendikacılıkta en çok üyeye sahip olmanın iktidar olmayı değil, iktidar ortağı olmayı sağladığını belirten Yalçın, "Sendikacılığın icraat zemini olan toplu sözleşme masasında 3 konfederasyon bir arada oturuyor. Yetkili değil ama masada oturuyor. İmzaya yetkisi yok fakat ne hikmetse masada teklif sunuyor. Yetkili sendika ve konfederasyon olmak değerli ve önemi olmadığı gibi yetkili sendikanın üyesi olmanın da önemi ve değeri ne yazık ki yok." görüşünü dile getirdi.

Sendika üyesi olmanın da değersizleşmesine zemin oluşturan hükümler olduğunu aktaran Yalçın, şunları kaydetti:

"Toplu sözleşmeden yararlanmak için sendikalı olmanıza gerek yok fakat toplu sözleşmeyi sendikalar imzalıyor. Sendika üyesi olarak emeğin hakkını aramada dayanışmaya dahil olmamak sendikal mevzuatta ne hikmettir sorun teşkil etmiyor. Çünkü sendika üyesi olmayan kamu görevlilerinin de toplu sözleşmeden dayanışma aidatı ödemeden yararlanma hakkı var ne hikmetse. Yetkili sendika üyesi olmakla yetkisiz sendika üyesi olmak arasında da bir fark yok. Her ikisi de aynı miktarda toplu sözleşme ikramiyesi alıyorlar. Oysa ya yetkili sendika üyesi olanlara artırılır ikramiye ödenmeli ya da yetkisiz sendika üyelerine toplu sözleşme ikramiyesi ödenmemeli."