Çalışkan, Bahçelievler Belediyesi Nurettin Topçu Kültür Merkezi'nde düzenlenen programda, 15 Temmuz gecesi yaşananları görüntüler eşliğinde anlattı.

Türkiye'de Cumhuriyet'in ilanından önce başlayan ve 15 Temmuz'a kadar gelen sürede yaşanan darbeleri anlatan Çalışkan, "Türkiye'de maalesef bir darbe geleneği var, hoşuma gitmeyerek söylediğim bir kelime darbe geleneği. Bu gelenek bütün kurumlarımızı, kuruluşlarımızı, insanlarımızı yıpratıyor, yıprattı. En son yaşadığımız da bu geleneğin son noktasıydı. İnşallah bundan sonra darbe geleneğini sevenler, darbeden bir şey umanlar bu tokattan sonra bir daha darbe yapamayacaklar." diye konuştu.

Çalışkan, 2016'daki darbe girişiminin faili FETÖ'nün ne din ne milliyet ne vatan tanıdığını, amacı için her şeyi mübah gördüğünü, masonik bir yapılanma olduğunu anlatarak, FETÖ'nün "istihbarat örgütü" gibi göründüğünü ama olmadığını, cemaat kelimesini bile lekelediğini kaydetti.

"Burada dikkat etmemiz gereken bir şey, bütün darbeler cuma günü yapılmıştır. Cuma bizim için çok kıymetli, böyle bir de özellik katmışlar bu darbeyi yapanlar." ifadelerini kullanan Çalışkan, o gece yaşananları şöyle anlattı:

"Darbe girişimini İstanbul Emniyet Müdürlüğünde bir operasyon hazırlığı yaparken aldık. Biraz komik bir şekilde aldık. Bir müdür yardımcımız 'Bir albay telefon etti, biz darbe yaptık, teslim olun, kan akmasın falan gibi bir şeyler söyledi.' dedi. Böyle bir şey olmaz yani bir albayın 'Biz darbe yaptık.' diye telefon açıp 'Teslim olun.' demesi hiçbir darbede olmamıştır. Biraz bekledik başka bir arkadaşı daha aradılar, yine ciddiye almadık ama ne zaman ki köprü kapatıldı 'Beylerbeyi'ndeki polislerin silahları alınıyor.' denildiği zaman ben yerimden fırladım. Oturduğum yerden ok gibi fırladım. O gece farklı bir geceydi. Direkt ilk verdiğim talimat, 'Hiçbir polis silahını teslim etmeyecek, gerekirse kullanacak.' Hızlı bir şekilde köprüye geçtik. Burada konuşulanlar bir plan dahilinde değil, 'O çocuklar da bizim çocuklarımız, onları kurtaracağız.' diyorum. Bana karşı taraftan bağırarak, 'O çocuklar dediğin bizim arkadaşlarımızı yaraladı.' diyorlar ama orada her renkten insanımız vardı, her memleketten insanımız vardı ama ne yapacaklarını bilmiyorlar."

- "Kahraman bu halkın ta kendisidir"

O gece yaşadıkları zorlukları, darbecilerin kendisine ve polislere yönelik saldırgan tavırlarını görüntüler eşliğinde aktaran Çalışkan, şöyle devam etti:

"Eğer Cumhurbaşkanımız olmasaydı bu işten netice alınamazdı. Çok net. Dünyada hiçbir lider bu kadar kolay halkı sokağa çıkaramaz. Sokağa çıkardığınız halkı bu şekilde yönlendirmek kolay değil. Havalimanına on binden fazla insan girdi ama oradaki mağazalardan tek bir parfümü alıp cebine koyan olmadı. Bu hem vatandaşın hem onu yöneten kişinin asaletidir. Eğer Cumhurbaşkanımızın sesini duymasaydık tabii ki yine mücadele ederdik ama o ses bize güç verdi. O ses bizim ve bütün milletin öz güvenini artırdı. Burada bir zafer varsa, burada bir destan varsa, kahraman bu halkın ta kendisidir."

Türkiye'de önceki darbelerde yargının darbecilere karşı harekete geçmediğini hatırlatan Çalışkan, "Hakim ve savcılarımız 1960'ta, 1971'de, 1980'de hiçbir hakim ve savcı bu cesareti gösteremedi. Benim bizzat yaşadığım olay; şu anki Başsavcımız İrfan Fidan, 'Ne talimat istiyorsan yazacağım. Biz size tam desteğiz.' dedi ve gerçek manada yanımızda oldu." diye konuştu.

Darbe girişiminde sadece emniyet teşkilatının değil, siyasilerin, askerlerin ve bürokratların önemli bir kısmının üzerilerine düşen görevi yaptığını vurgulayan Çalışkan, belediyelerin de o gece çok önemli görevler üstlendiğini kaydetti.

O gece ele geçirilen bir darbeci askerin telefonunu incelediklerini ve WhatsApp grubundaki yazışmaları gördüklerini dile getiren Çalışkan, şunları aktardı:

"O WhatsApp grubu o günkü mücadelemizde bize büyük katkı sağladı. 100'ün üzerinde asker kendi aralarında çok vahim konuşmalar gerçekleştiriyorlar. 'Birinci Ordu Komutanı'nın evini basıp derdest ettiniz mi?', 'Oraya tankla ateş edin, buraya hava harekatı yapın, tereddüt etmeyin, acımayın' gibi konuşmalar vardı. Biz bu gruptan darbecilerin İstanbul'daki sayısını ve diğer illerdeki bağlantılarını görüp tespit ettik. Ona göre de vaziyet aldık. Bize hem o an için büyük fayda sağladı hem de yargılamalarda bu konuşmalar delil olarak kayıtlara girdi."