Küresel krizlerin ana kaynağı olarak görülen mevcut bankacılık sistemi, insanlığı sömürmeye devam ediyor. Diğer tüm sektörlerin faizcileri beslediği bu sağlıksız yapı sürdürülemez hale geldi. 82 milyon vatandaşın sırtına yük bindiren yüksek faizler; üretimin ve refahın artışına katkı yapması gereken yerde; ekonominin tamamına hükmediyor ve istikrarı tehdit ediyor.

Sosyal ve beşeri maliyetleri dikkate almadan, sadece daha fazla kazanma hırsıyla işleyen bu bankacılık sistemin çökmesi kaçınılmaz hale geldi. Dünyadaki bozuk gelir ve servet dağılımının ana kaynağı olarak de faiz sistemi öne çıkıyor. Gelir dağılımı uçurumunun hem ülkelerin kendi içlerinde hem de küresel ölçekte günden güne büyümesi dikkat çekiyor.

Türkiye’de de yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın önündeki en büyük engel olarak görülen faizlerin yüksek seyretmesi, 82 milyon vatandaşın belini büküyor. Geçen yıl maruz kaldığımız kur saldırısının ardından Merkez Bankası’nın gösterge faizlerini yüzde 24’e çıkarması, finansa erişimi imkansız hale getirdiği gibi, bankaların kapısını çalmak zorunda kalan tüccar, sanayi, esnaf ve vatandaşlarda yüzde 50’lere varan yıllık maliyetlerle karşı karşıya kaldı. İnşaat, gayrimenkul ve otomotiv başta olmak üzere, birçok sektördeki işletmeler, yüksek faizler nedeniyle iflas noktasına geldi.

ÖZEL BANKALAR ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMADI

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faizi 14 Eylül 2018 - 25 Temmuz 2019 tarihleri arasında yüzde 24’te tutması, birçok işletmenin kapısına kilit vurduğu gibi, yüzbinlerce kişinin işsiz kalmasına neden oldu. Bu 10 aylık dönemin ardından yapılan 425 bat puanlık faiz indiriminin etkisi de sınırlı oldu. Konut, araç, tüketici ve ticari kredi maliyetlerinin indirilmesinin sadece kamu bankalarıyla sınırlı kalması iş dünyasının tepkisine neden oldu.

EN SIKINTILI ZAMANDA MUSLUKLARI KAPATTILAR

Özel bankaların yaptığı küçük faiz indirimleri, ekonominin çarklarını hızlandırmaya katkı vermekten uzak kaldı. Bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz, reel sektöre yeteri kadar destek sağlamadığından yakınıyor. En ihtiyaç duydukları dönemde bankaların kredi muslukları kapatması reel sektörün adeta altını boşalttı. Bilançolarında herhangi bir sorun olmadığı halde sırf yaşadıkları mali sıkıntı sebebiyle pek çok firma üretimden çekilmek zorunda kaldı.

FAİZ YÜZDE 15’İN ALTINA ÇEKİLMELİ

Merkez Bankası (MB)’nın bugün güçlü bir faiz indirimi yapması bekleniyor. MB Başkanı Murat Uysal’ın başkanlık ettiği ilk Para Politikası Kurulu toplantısında yüzde 24’ten yüzde 19,75’e düşürülen faizin bugünkü toplantıda yüzde 15 psikolojik seviyenin altına çekilebileceği konuşuluyor. Enflasyonun eylül ayı itibariyle tek haneye ineceği beklentisi, merkez bankasının önünde 1000 baz puanlık bir opsiyon oluşturuyor. Para Politikası Kurulu toplantısının bugünkü toplantıda bu opsiyonun 500 baz puanlık kısmını kullanması halinde piyasaları iyice hareketlendireceği belirtiliyor.

Faize dayalı sistem bütün insanlığa yük

İnsan odaklı ve üretimin asli unsur olduğu bir yapının inşasının gerekliliği sıkça dile getirilse de küresel finans sisteminin dönüştürülmesi yolunda atılan adımlar yetersiz kalıyor. Adaletsizliği sürekli büyüten bu sisteminin dönüşümü için en önemli unsurlarından biri olarak alternatif finans sistemi görülüyor. Müslüman ülkeler ve toplumların inancı gereği karşı çıktığı faize dayalı sistemin insani yükünün de ağırlaşmış olması, bütün dünyada görülmeye başlandı. Son alarak 2008 küresel finans krizinde büyük faydası görülen alternatif katılım finans sistemine gün geçtikçe daha fazla önem verilmesi dikkat çekiyor. Çünkü gelecekte; faize dayalı sistemin yerini risk paylaşımının esas olduğu katılımcı ve yeni bir finansal mimariye bırakacağı konuşuluyor. Alternatif finansal işlemlerinin dünyada süratle yaygınlaşması, benimsenmesi ve derinlik kazanması bu dönüşümün önemli bir işareti olarak görülüyor.

Dolarla tehdit ediyorlar ancak

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz indirmesi en çok faizden beklenen kesimleri rahatsız ediyor. Rantlarının azalmasından endişe eden faizciler, dolar kurunu yükselterek güçlü bir faiz indirimine gitmemesi için Merkez’i tehdit ediyor. Geçtiğimiz aylarda 5,50 seviyesine kadar gerileyen Dolar/TL seviyesinin dün 5,78’e kadar tırmandırılması dikkat çekiyor. Ancak enflasyonun düşmesiyle birlikte faizlerin düşmeye devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Güçlü bir faiz indiriminin üretim çarkını hızlandıracağına dikkat çeken uzmanlar ve iş dünyası temsilcileri; daha fazla üretimin hem enflasyonu düşüreceğini hem de ihracat patlamasına neden olacağını kaydetti.

Direnen bürokrat hesap vermeli

Bütün dünyada bir faiz düşürme trendi var. Her ülke kendi öz kaynaklarıyla ekonomisine büyütmeye çalışırken, siyasetçilerle ekonomi bürokrasi arasında oluşan söylem birliği dikkat çekiyor. Bu anlayışın Türkiye’de de gelişmesi büyük önem taşıyor. Cumhurbaşkanının ve ekonomiyle ilgili bakanlıkların halka hesap verdiği bir sistemde, siyaset kurumunun sırtında kambur oluşturan faizin düşürülmesine direnen bürokratların hesap vermesi gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, faizleri düşürmemek için direndiği için görevden alındı. Faizleri yüksek tutmak için kurları yükseltmekle tehdit eden lobisinin ağzının içine bakan bürokratların da hesap vermesi gerektiği konuşuluyor.

FAİZ ÇETESİ MİLLETİN KANINI EMİYOR

Yıllardır Türkiye’deki yüksek faizden geçinen çete, milletin sırtından geçiniyor. Sanayici, tüccar, girişimci, esnaf ve tüketicilere yüksek oranlarla verilen kredilerden kazanan faiz çetesi, milletin verdiği vergilerle oluşan hazine gelirleri üzerinden de devlete soyuyor. Hazine’nin yüksek faizle borçlanmak zorunda kaldığı mevcut sistemde, kumu kurumları her yıl on milyarlarca liralık faiz ödemesi yapıyor.

Yenişafak