Velilerin en çok şikâyet ettikleri konuların başında çocuklarının sınavlara hazırlanma sürecindeki tutum ve davranışları gelir. Veliler çocuklarının sınavlara hazırlanma sürecinde evlerine misafir kabul etmez, bir şekilde toplumdan tecrit edilmiş halde yaşarlar. Hatta çocuklar rahatsız olmasın diye televizyon açılmaz, telefonlar sessize alınır, evde kısık sesle konuşulur. Bu duruma nasıl gelinir? Hangi hatalar bu sorunları yaratır?

ön ergenlik ve ergenlik dönemlerinde hormonlarının da etkisiyle biraz agresif, biraz melankoli biraz da sessizlik davranışları sergiler. Ön ergenlik ve ergenlik dönemlerinden önce bir birimlik sorunlu davranış, bu dönemde beş birime kadar çıkabilir. Bu dönemde sorun çözmek mümkündür ama çok çaba, sabır ve destek gerektirebilir. Ergenlik döneminde çocukların yaşadıkları sorunları çözmenin en kolay yolu 0-6 yaş arası, erken çocukluk dönemini de kapsayan okul öncesi dönemdir.

Çocukların akademik başarısında okul, öğretmen, arkadaş çevresi ne kadar etkili ise, bir o kadar da çocuğun bireysel öğrenme, istek ve hedefe odaklaşma davranışları daha da etkilidir. Eve misafir geldiğinde misafirle vakit geçirmek isteyen, parkta arkadaşlarıyla sürekli oyun oynamak isteyen, arkadaşlarıyla okul dışı zamanlarda etkinlik yapmak isteyen öğrenci, büyük bir olasılıkla sosyal davranışlar sergilemekten mutlu olmaktadır. Bu durum gayet doğal ve beklentilere uygun bir davranıştır. Çocuğun sosyalleşmesi önemlidir ve aile tarafından da desteklenmelidir. Ancak, çocuğun sürekli sosyal etkinliklere katılması onun akademik başarısını olumsuz yönde etkileyip, hedeflerine ulaşmasını engelleyebilir.

Sürekli sosyal davranışlar sergileyen çocuklar kitap okumada, derse çalışmada, ödev yapmada ve akademik başarıyı artırmada başarısız olabilir. Çünkü sosyal öğrenmeler her ne kadar çocukların öğrenmesinde etkili olsa da, okulun müfredatına dayalı her öğrenme bireysel çabayı ve çalışmayı gerektirir. Çocuk problem çözmeyi, fiziğin temel kuramlarını, matematikteki ispatı yaparken, bireysel öğrenmelerini işe koşar.

Belirli bir yaşa, olgunluğa ulaşan bireylerde temel becerileri kazandırmak zorlaşabilir. Bu sebeple çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren yalnız kalma, yalnız başına vakit geçirme, kendi kendine eylemde bulunma becerisi kazandırılması gerekir. Çocuk tüm oyunlarını aile içinde yapıyorsa, sürekli ilgi merkezi ise, çocuğun tüm etkinliklerinde anne-baba önemli bir değişken ise, çocuk ergenlik döneminde de her yaptığı etkinliğe aileyi de ortak yapar. Ailenin çekilmesi, destek olmaması halinde ya dikkat çekmek için gürültü yapar ya da sürekli başarısız olarak ilgi merkezi olmaya çalışır.

Çocuklara yalnız kalma, yalnız oynama, yalnız etkinlik yapma becerisi kazandırmanın yolu; çocuğun odasında gerekli güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra başlanması gerekir. Çocuğa oyuncaklarınla odanda oyna. Odanda şu şu etkinlikleri yap. Boyama kitabını odanda boya sonra eğer bizimle paylaşmak istersen getir… Gibi yönergelerle yönlendirmek gerekir. Bu şekilde yönlendirilen çocuklar, yalnız kalmayı, yalnız çalışmayı ve yalnız etkinlikte bulunmayı öğrendiği için, okul çağına geldiğinde derse odasında çalışma, ödevlerini odasında yapma davranışlarını da gerçekleştirmeye başlar. Bu davranışları ergenlik ya da yetişkinlik döneminde kazandırmaya çalışmak, yeni sorun alanları yaratmaktan başka bir işe yaramaz.

Doğu ve batı toplumları kültürel açıdan karşılaştırıldığında Doğu toplumlarının daha toplumsal davranışlar sergiledikleri Batı toplumlarının ise daha çok bireyci davranışlar sergiledikleri görülmektedir. Doğu toplumları aşırı toplumsal davranışlar sergiledikleri için birlikte etkinlik yapma sıklığı daha fazla iken, batı toplumlarında bu durum daha azdır. Doğu toplumlarında toplumsal davranışlar baskın olduğu için öğrenme daha çok konuşarak ve dinleyerek gerçekleşirken, Batı toplumlarında öğrenme okuma, araştırma ve inceleme yoluyla gerçekleşmektedir ve daha çok bireysel etkinlikleri kapsamaktadır. Eğitimin niteliğini artırmada çocuklara yalnız kalma ve yalnız kaldığında da öğrenme sürecini planlayıp harekete geçme becerisini kazandırmak önemlidir.

Dünyada ün yapmış, tanınmış kişilerin yaşam hikâyeleri incelendiğinde yalnız kalma becerisini kazanan kişiler olduklarını hatta bazılarının ise tamamen asosyal davranışlar sergilediklerini görmek mümkündür. Nikola Tesla normal bir insandan daha fazla işitme kapasitesine sahiptir. Bu yüzden gece yattığında beyninde sürekli gürültülerle uğraşmak zorunda kalır. Sabaha kadar uyuyamaz. Uyuyamadığı saatlerde okuduğu kitaplar, onun alanda temayüz etmesinde etkili olur. Albert Einstein dönemine göre asosyal özellikler gösteren bir kişidir. Çalışırken sessiz bir odaya çekilir, siyah perdeleri çeker, odanın ortasında düşünüp problem çözmeye, bilimsel araştırmalarını yapmaya çalışırdı. Aynı şekilde birçok bilim insanının da asosyal davranışlar sergiledikleri biyografileri incelendiğinde görülebilir.

Çocukların asosyal davranışları ile aşırı sosyal davranışları arasında bir denge kurulması gerekir. Çocuklar aile büyüklerinin cenaze törenine katılmalı, babasıyla kurban pazarına gidip pazarlığa şahit olmalı, bayramlaşma etkinliklerine katılıp gelenek ve görenekleri bizzat yaşayarak öğrenmesi gerekir. Çocukları kültürel ortamlardan tecrit etmek doğru bir davranış değildir. Çocuklar kültürel etkinliklerle, yalnız kalma ve yalnız çalışma gibi becerileri bu süreçlerin içerisine yedirip etkili zaman yönetimi becerisine sahip olması gerekir. Yalnız yaşama becerisi kazandırmak, sorunlu asosyal kişiler yetiştirmek değildir. Her ikisi arasında denge kurabilmek, zamanını etkili yönetebilmek becerisini kazanmak esastır.

Çocuklara gerekli zamanlarda sosyal çevresinden kendisini yalıtma becerisi kazandırmak, kendisine odaklaşmasını sağlamak önemlidir. Çocuk kendisi ile başbaşa kaldığında her zaman etkili işler yapamayabilir. Bu aşamada çocuğu yönlendirmek, rehberlik yapmak, seçenekler sunmak ve bu seçenekler arasından tercihte bulunmasını istemek gerekir. Hür iradesiyle seçenekleri eleyip en uygun seçeneği seçme becerisini kazanan çocuklar, gelecek yıllarda daha dengeli davranışlar sergileyebilirler.

Sonuç olarak hayat denge kurma ve dengeli yaşamayı gerektirir. Sürekli aynı yiyeceklerle beslenme, nasıl dengesiz beslenmeye sebep olursa, sürekli aynı davranışları sergilemede çocuğun yaşam kalitesini düşürür. Bu sebeple oyun oynamaya, dinlenmeye ve öğrenmeye ayrılacak zaman dilimi bu dengeli yaşamın bir çıktısıdır. Çocuk oyun oynarken yalnız oynamayı, bir iş yaparken yalnız iş yapmayı, yalnız uyumayı, yalnız kalmayı öğrendikçe yalnızlık onun için eziyet olmaktan çıkar, etkili zaman dilimi haline dönüşür. Birkaç yıl önce bir tanıdığım, liseye giden oğlunun yalnızken derse çalışmadığını, annesi yanında iken düzenli derse çalıştığını, bu yüzden de annesinin sürekli yanında oturmak zorunda kaldığını anlatmıştı. Bu durum, makalenin özünü oluşturmaktadır. Yalnız kalmayı öğrenmek, başarıyı da yalnız gerçekleştirmek demektir. İş hayatında da yalnız kalmayı öğrenen memur daha çok iş yapar. Yalnız kalmayı öğrenen işçi daha çok üretir. Yalnız kalmayı başaran bilim insanı daha çok bilgi üretir. Çocuklarınıza küçük yaşlarda yalnız kalmayı, yalnızken üretim yapmayı öğretin. Onların boş zamanlarını etkili kullanmaları için destek olun. Siz yalnız kalmaya çalışın. Çocuklarınız da sizi taklit edeceklerdir. Ancak, yalnız kalıp çalışmak üretmek asosyallik değildir. Sadece üretim için sosyal çevreden bir süreliğine uzaklaşmaktır. Bu arada takım çalışması, iş birliğine dayalı öğrenme, toplu öğrenme süreçleri de uygulanmalıdır.

Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU