Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Bir Hukuk Felsefesi Hocasının Görevine Son Verilmesi ve Hukuk Felsefesi Dersini Vermekle Bir İlahiyat Fakültesi Hocasının Görevlendirilmesi Hakkında Prof. Dr. Kemal GÖZLER Bir Eleştiri yazısı kaleme aldı.

İŞTE O YAZI...

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı öğretim elemanı Dr. Melike Belkıs Aydın’ın görevine son verildiğini ve adı geçen Fakültede hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisi derslerini vermek üzere de ilâhiyat fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın görevlendirildiğini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum [1].

Dr. Melike Belkıs Aydın ülkemizin yetiştirdiği birinci sınıf bir hukuk felsefecisidir. Kendisi Türkiye’de hukuk hermenötiği konusunda uzmanlaşmış ender akademisyenlerden biridir. Ayrıca sayın Aydın, edebiyat alanında da yayınları olan istisnaî bir entelektüeldir.

1. Anadolu Hukuk’un Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalının Başına Gelenler

Dr. Melike Belkıs Aydın’ın mensubu olduğu Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalından daha önce de OHAL KHK’larıyla Doç. Dr. Ertuğrul Uzun ve Yard. Doç. Dr. Kasım Akbaş’ın görevine son verilmişti. Birkaç ay önce adı geçen Anabilim Dalının Başkanı sayın Ahmet Haluk Atalay hocamız da emekliliğini istemişti. Dr. Melike Belkıs Aydın’ın görevine son verilmesiyle Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı 2019 yılının Eylül ayının son günlerinde tamamıyla boşalmış oldu.

Oysa adı geçen Fakültenin Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı, hepimizin gıpta ile baktığı ülkemizin en başarılı hukuk felsefesi ve sosyolojisi anabilim dallarından biriydi. Hukuk felsefesi ve sosyolojisinde bir “Eskişehir Ekolü” oluşmak üzereydi ki, hocalarının görevine son verilerek bu Anabilim Dalı çökertildi! Bugün Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi web sayfasına girildiğinde, maalesef bu Fakültede bir “Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı” olduğuna ilişkin bir bilgiye ulaşılamıyor [2].

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde üç liyakatli hukuk felsefesi ve sosyolojisi hocası kovuluyor ve sonra bu Fakültede verilen hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisi dersleri, bu dersler konusunda herhangi bir uzmanlığı olmayan bir ilâhiyat fakültesi öğretim üyesine veriliyor.

Bugün Türkiye’nin en iyi hukuk felsefesi ve sosyolojisi hocalarından üçü Eskişehir’de oturuyorlar ve hayatlarının en verimli çağlarında işsizler. Ne acıdır ki, bu üç hukuk felsefesi hocası, Eskişehir’de akademinin dışında yaşamlarını sürdürürken, onların vermesi gereken dersleri, bu derslerle ilgili herhangi bir uzmanlığı olmayan bir ilâhiyat hocası veriyor!

2. Nasıl Olacak da Bir İlahiyat Hocası Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi Derslerini Verebilecek?

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinin web sitesinde ilân edilen 2019-2020 Öğretim Yılı Ders Programına göre, üçüncü sınıfın birinci döneminde okutulan “HUK341” kodlu “Hukuk Felsefesi” dersi ve aynı sınıfın ikinci döneminde okutulan “HUK342” kodlu “Hukuk Sosyolojisi” dersi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım tarafından verilmektedir [3]. Ders programının ilgili satırları aşağıya koyuyorum:

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ders Programı [4].

(Büyütmek için görselin üzerine tıklayabilirsiniz).

Yukarıdaki ders programında dikkat çeken bir husus daha var: Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, derslerini saat 19.00-21.00 arasında yapıyor. Oysa bu dersler ikinci öğretim dersi değil; normal örgün eğitim dersi. Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın neden geceleyin ders yaptığını da ayrıca merak ediyorum. Ders programına göre saat 19.00-21.00 aralığında ders yapan başka bir hoca yok. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığının Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın derslerinin saat 19.00-21.00 aralığına konulmasında ne gibi bir kamu yararı bulunduğunu açıklaması gerekir.

* * *

Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın hukuk öğrencileri karşısına çıkıp, hukuk felsefesi dersini nasıl verdiğini merak ediyorum.

Ben şunu da merak ediyorum: Hukuk felsefesi dersini veren bu sayın ilâhiyat hocası, acaba hayatında Friedrich Carl von Savigny, Rudolf von Jhering, John Austin, Léon Duguit, Hans Kelsen, François Gény, Oliver Wendell Holmes, Gustav Radbruch, Chaïm Perelman, Lon L. Fuller, Alf Ross, Norberto Bobbio, H. L. Hart, Ronald Dworkin, Georges Kalinowski, Edward H. Levi, Eveline T. Feteris, Aulis Aarnio, Robert Alexy, Aleksander Peczenik, Michel Troper, Jerzy Wróblewski, Jaap Hage, Hans-Georg Gadamer, Neil MacCormick gibi hukuk felsefecilerinin ismini duymuş mudur?

Yukarıda belirttiğimiz gibi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, sadece “hukuk felsefesi” dersini değil, aynı zamanda bahar döneminde “hukuk sosyolojisi” dersini de verecek [5].

Sayın Yıldırım’ın özgeçmişine [6] bakıldığında, sayın profesörün hukuk sosyolojisiyle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Muhtemelen kendisi hayatında hukuk sosyolojisi dersi almamış biri.

Ben yine merak ediyorum: Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bahar döneminde “hukuk sosyolojisi” dersini verecek olan Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, acaba hayatında Emile Durkheim, Roscoe Pound, Leon Petrazycki, Louis Brandeis, Eugen Ehrlich, Georges Gurvitch, Adam Podgórecki, Lawrence M. Friedman, Philip Selznick gibi hukuk sosyologlarının ismini duymuş mudur?

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri için üzülüyorum. Bu öğrenciler nasıl olup da bir ilâhiyat hocasından hukuk felsefesini ve hukuk sosyolojisini öğrenecekler?

* * *

Ben Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ı hayatımda görmedim; kendisini tanımam. Tanımadığım bir kişi hakkında olumsuz bir söz sarf etmek istemem. Kendisini tanımak amacıyla internetten özgeçmişini araştırdım. Bu özgeçmişi bulup okuduğumda şaşırdım. Özgeçmişte “1978-1992 yılları arasında Hafız Abdurrahman Gürses Hoca’dan kıraat dersi okudu ve icâzet aldı” cümlesi bulunuyor [7]. Sayın Yıldırım’ın “Hafız Abdurrahman Gürses Hoca’dan kıraat dersi” alması, üniversitenin resmî sitesinde yayınlanan bir CV’de yer alması gereken bir “akademik bilgi” midir?

Sayın Yıldırım’ın CV’sine baktıktan sonra, “acaba sayın Yıldırım, sahip olduğu kıraat bilgisinin yarısı kadar hukuk felsefesi veya hukuk sosyolojisi konusunda bilgi sahibi midir” diye soru sormaktan kendimi alıkoyamıyorum.

* * *

Hukuk fakültesi gibi meslek eğitiminin verildiği bir fakültede ders verecek olan öğretim üyesinin minimum o fakülteden mezun olması gerekmez mi? Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ders veren Prof. Dr. Mustafa Yıldırım hukuk fakültesi mezunu değildir. Kendisi hukuk fakültesi mezunu olmayan bir kişi nasıl olacak da kendisinin görmediği bir eğitimi verecektir? [8]

Kendisi hâkim veya avukat olma ehliyetine sahip olmayan birisi, nasıl olacak da hâkim veya avukat yetiştirecektir?

Arapça bilmeyen bir hukuk fakültesi hocasının ilâhiyat fakültesinde kelam dersi vermesi ne kadar akla ve mantığa aykırı ise, bir ilâhiyat hocasının hukuk fakültesinde hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisi dersi vermesi de en az o kadar akla ve mantığa aykırıdır.

* * *

Ben, Rektörlük tarafından bu dersi verme göreviyle görevlendirilmesi vakıasından bağımsız olarak, sayın Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın, kendisini hukuk felsefesi ve hukuk sosyoloji dersini vermeye ehil görüp görmediğini merak ediyorum.

Hadi diyelim ki Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı yanılıp bir ilâhiyat fakültesi hocasının hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisi dersini vermesi için görevlendirilmesini Rektörden talep etti; Üniversitesinde derslerin ehil hocalar tarafından verilmesinden sorumlu olan Rektörün bunu reddetmesi gerekmez miydi? Hadi diyelim ki Rektör yanılıp bu ilâhiyat hocasını hukuk fakültesi dersini vermekle görevlendirdi; sağduyuya sahip bir ilâhiyat hocasından, “durun ne oluyor, benim hukuk felsefesi ve sosyolojisi konusunda bir uzmanlığım yok, nasıl olup da bu dersleri verebilirim” diyerek görevi iade etmesi gerekmez miydi?

Böyle bir hata içine nasıl olup da düşülebilmiştir?

Belki de bu, rastlantıyla içine düşülmüş bir hata değildir. Aynı günlerde bu dersi vermeye aday Dr. Melike Belkıs Aydın’ın görevine son verildiğine göre, ortada bilerek ve isteyerek alınmış bir karar vardır.

* * *

Hukuk fakültesinde hukuk hocalarının görevlerine son verip, onların verdiği dersleri bir ilâhiyat hocasına veya konunun uzmanı olmayan herhangi bir hocaya verdirmek, apaçık yanlış ve insanı isyan ettiren bir uygulamadır.

3. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Neler Oluyor?

Bugünlerde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir şeyler oluyor. Neyin olduğunu ben tam olarak bilemiyorum; ama olan şeyler neyse, bunlar, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine sonradan gelmiş Prof. Dr. Hüseyin Özcan’ın Dekan, yine bu fakülteye sonradan gelmiş Dr. Öğretim Üyesi Ferhat Uslu’nun da Dekan Yardımcısı [9] olarak atanmalarından sonra başlamıştır.

Dekan Hüseyin Özcan’ın bölüm başkanlarını ve pek çok anabilim dalı başkanını görevden aldığı ve bunların yerine kendini atadığı söyleniyor. 5 Ekim 2019 tarihinde Twitter’da bir fotoğraf gördüm. Fotoğrafı aşağıya koyuyorum:

Prof. Dr. Hüseyin Özcan’ın Tabelası

Fotoğraf bir profesörün odasının kapısındaki tabelayı gösteriyor. Fotoğrafı çekip twitter’da paylaşan kişi bu tabelanın sahibi Profesörün ismini, herhalde çekindiğinden, makaslamış [10]. Ama bu fotoğrafın altında bir başka kişi “hangi okul, hangi prof” sorusunu sormuş, diğer bir kullanıcı da “Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi… Dekan kendisi aynı zamanda, Hüseyin Özcan” şeklinde cevap yazmıştır [11] Bu fotoğrafı çeken kişi, benim bu makalemin yayınlanması üzerine bana bu fotoğrafın makaslanmamış halini 7 Ekim 2019 tarihinde e-posta yoluyla gönderdi. Fotoğrafın Prof. Dr. Hüseyin Özcan'ın ismini gösteren halini aşağıya koyuyorum (Ekleme Tarihi: 8.10.2019):

Yukarıdaki tabelanın gösterdiği gibi, Prof. Dr. Hüseyin Özcan, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, “Dekan” ve aynı zamanda “Kamu Hukuku Bölüm Başkanı”, aynı zamanda “Özel Hukuk Bölüm Başkanı”, aynı zamanda “İş ve Sosyal Güvenlik hukuku Anabilim Dalı Başkanı”, aynı zamanda “Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı” ve aynı zamanda “Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı”dır. Anlaşıldığı kadarıyla sayın Dekan, Hukuk Fakültesinin bütün akademik ve idarî makamlarını kendi uhdesinde toplamıştır.

Soruna biraz da mizahla bakarsak şunları söyleyebiliriz: Bunda aslında şaşırtıcı bir yan yok: Sayın Dekan ülkedeki hükûmet sistemiyle uyumlu bir fakülte idare sistemi geliştirmiş olsa gerek! Ne de olsa kendisi bir anayasa hukukçusudur ve hükûmet sistemlerini yeterince bilmektedir. Ülke nasıl kuvvetler birliği sistemiyle yönetiliyorsa, hukuk fakülteleri de aynı şekilde, kuvvetler birliği sistemiyle yönetilmelidir. Nasıl ülkemizde yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri Cumhurbaşkanının elinde toplanmış ise, fakültelerde de bölüm ve anabilim dalı başkanlıklarının akademik ve idarî yetkileri dekanın elinde toplanmalıdır!

4. Dekan Prof. Dr. Hüseyin Özcan Hakkında

Söz Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Özcan’dan açılmış iken, sayın Özcan’ın nasıl profesör olduğu hakkında da birtakım gözlemlerde bulunmak ve bazı sorular sormak istiyorum.

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinin web sayfasında yayınlanan özgeçmişine göre sayın Hüseyin Özcan 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur [12]. Akademik hayata 1997 yılında Erciyes Üniversitesi İktisadî ve İdari Bilimler Fakültesinde öğretim görevlisi olarak başlamıştır. Doktor unvanını 2000 yılında, yardımcı doçent unvanını 2004 yılında, doçent unvanını da 2010 yılında elde etmiştir. Doçentliği anayasa hukuku alanındadır [13]. 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine geçmeden önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Anayasa Hukuku Anabilim Dalında doçent olarak görev yapıyordu. Doçentlikte beş yıl bekleme süresi dolmasına rağmen, sayın Özcan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde profesör olmamıştır. Neden İstanbul Hukukta profesör olmadığını, profesörlük kadrosuna başvurup başvurmadığını hâliyle bilemiyorum.

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinin web sayfasında yayınlanan özgeçmişinden anlaşıldığına göre Hüseyin Özcan, ilk defa Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde profesörlük kadrosuna atanmıştır [14].

Anadolu Üniversitesi web sayfasında yayınlanan Anadolu Üniversitesi Senatosunun 9/2/2016 tarih ve 2/1 sayılı Kararı ile kabul edilen “Anadolu Üniversitesinde Öğretim Üyeliği Kadrolarına Başvurma ile İlgili Değerlendirme Ölçütleri”ne göre “profesör kadrosuna başvurabilmesi için adayın, … doçentlik sonrası yapılan çalışmalarla Üniversitelerarası Kurulun belirlediği asgari doçentlik koşullarını yerine getirecek şekilde en az 450 puan alması … gerekir” [15].

Sayın Hüseyin Özcan’ın doçentlik sonrası çalışmalarıyla 450 puan toplamış olması bana pek mümkün görünmüyor. Zira Hüseyin Özcan’ın doçentlik sonrası dönemde yayınladığı sadece iki kitabı vardır. Bunlardan birincisi Murat Yanık ile birlikte yazdığı 2011 yılında yayınlanan “Siyasî Partiler Hukuku” isimli kitap, ikincisi ise 2017 yılında yayınladığı “Anayasa Hukuku Açısından Sığınma Hakkı” başlıklı kitaptır [16].

Aynı özgeçmişe göre, Sayın Hüseyin Özcan’ın doçentlik sonrası dönemde yayınladığı tek bir makalesi dahi yoktur [17]. Ben belki özgeçmişe doçentlik sonrası makalelerin konulması unutulmuştur veya ortada teknik bir sorun vardır diye düşünerek Hüseyin Özcan’ın doçentlik sonrası dönemde bir makalesi olup olmadığını DergiPark’ta araştırdım; ama burada da doçentlik sonrası bir makalesine rastlayamadım [18]. Aynı araştırmayı Türkiye Makaleler Bibliyografyasından da yaptım; orada da Hüseyin Özcan’a ait 2010 sonrası bir makaleye rastlayamadım [19].

Özgeçmişine göre sayın Hüseyin Özcan’ın doçentlik sonrası dönemde sunulmuş iki bildirisi bulunmaktadır. Her ikisi de 2012 yılında sunulmuştur.

Belki de sayın Hüseyin Özcan’ın özgeçmişinde göstermediği ve benim ulaşamadığım çalışmaları vardır. Sayın Hüseyin Özcan’ın bu çalışmalarını açıklamasında, çalışmalarıyla doçentlik sonrası dönemde 450 puanı nasıl topladığını göstermesinde kuşkuları gidermek bakımından fayda olacaktır.

Belki tereddütleri gidermek bakımından sayın Hüseyin Özcan’ın başvurusu konusunda Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü tarafından oluşturulan “Değerlendirme Komisyonu” tarafından imzalanan “Anadolu Üniversitesinde Profesör Kadrosuna Başvuru ile İlgili Değerlendirme Ölçütlerine Göre Düzenlenecek Rapor”un [20] açıklanması yararlı olacaktır.

Ayrıca sayın Hüseyin Özcan’ın özgeçmişine bakıldığında hangi alanda profesör olduğu anlaşılamamaktadır. Özgeçmişinde profesörlük unvanına ilişkin alan bilgisi boş bırakılmıştır [21]. Oysa aynı özgeçmişte doçentlik ve keza yardımcı doçentlik unvanlarına ilişkin alan bilgisi verilmiştir. Hüseyin Özcan’ın özgeçmişinin “Genel Bilgiler” kısmında “Birim” satırında “Hukuk Fakültesi / Kamu Hukuku Bölümü / Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı” şeklinde bir bilgi vardır [22].

Ben anayasa hukuku doçenti olan Hüseyin Özcan’ın Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine anayasa hukuku profesörü olarak atandığını sanıyordum. Ancak daha sonra yanıldığımı anladım. Hüseyin Özcan’ın Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine anayasa hukuku profesörü olarak değil, milletlerarası hukuk profesörü olarak atandığını şaşırarak öğrenmiş bulunuyorum. Şöyle:

Resmî Gazeteden Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 2018 ve 2019 yılında yapılan akademik kadro ilânlarını araştırdım. 25 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış şöyle bir ilâna ulaştım. İlânın ilgili kısmını kesit olarak aşağıya koyuyorum [23].

Anadolu Üniversitesi Rektörlüğünün 25 Ekim 2018 Tarihli Kadro İlanı

Görüldüğü gibi 25 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış bu ilânda Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü, Hukuk Fakültesinde Anayasa Hukuku Anabilim Dalı için “Doktor Öğretim Üyesi”; Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı için ise “Profesör” aramaktadır. İşte Hüseyin Özcan’ın başvurduğu profesörlük kadrosu bu Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalındaki Profesörlük kadrosu olmalıdır.

Belirtmek isterim ki, ilânın “Açıklama” sütununda konulan “Sığınma Hukuku alanında çalışmalar yapmış olmak” şartı, bu kadronun, Hüseyin Özcan için ilân edilmiş “adrese teslim bir kadro” olduğunu göstermektedir. Belirtelim ki, akademik kadro ilânlarına böyle adrese teslim şartlar eklenmesi akademik etiğe aykırıdır. Yine ilave edelim ki, Hüseyin Özcan bu şartı dahi yerine getirememektedir. Zira çalışması “sığınma hukuku” alanında değil, “anayasa hukuku” alanındadır. Kaldı ki, bizzat Hüseyin Özcan’ın aşağıdaki görselden de görüleceği gibi, kitabının başlığı da bunu göstermektedir. Söz konusu kitap, “Anayasa Hukuku Açısından Sığınma Hakkı” başlığını taşımaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla Hüseyin Özcan, bir “anayasa hukuku” kitabıyla “milletlerarası hukuk” profesörü olmuştur.

Hüseyin Özcan’ın milletlerarası hukuk profesörlüğüne atanmasında görev alan jüri üyeleri kimlerdir? Bunlar milletlerarası hukuk profesörü müdür? Bunlar hangi üniversitelerden seçilmişlerdir? Milletlerarası hukuk alanında herhangi bir çalışması olmayan sayın Hüseyin Özcan’ı "milletlerarası hukuk profesörü" olmaya layık gören milletlerarası hukuk profesörlerinin kimler olduğunu öğrenmeye sanıyorum hepimizin hakkı vardır.

Her halükarda YÖK Denetleme Kurulunu, sayın Hüseyin Özcan’ın Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine milletlerarası hukuk profesörlüğüne atanması süreci hakkında re’sen inceleme başlatmaya davet ediyorum. Bu süreçte yukarıda açıkladığım gibi gerek başvuru puanı bakımından, gerekse eserlerin başvurulan alana uygunluğu bakımından inceleme başlatmayı gerekli kılan ciddi emareler vardır.

* * *

İlave edelim ki, 25 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı için ilân edilen “doktor öğretim üyeliği” kadrosu da problemlidir; bu kadro da “adrese teslim bir kadro”dur ve pek muhtemelen Dr. Ferhat Uslu içindir. Nitekim söz konusu ilânı izleyen aylarda Dr. Ferhat Uslu, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde anayasa hukuku anabilim dalında doktor öğretim üyesi kadrosuna atanmıştır [24].

Yine belirtelim ki, sayın Hüseyin Özcan, söz konusu profesörlük kadrosuna atandıktan kısa bir süre sonra Dekan olarak, Ferhat Uslu da Dekan Yardımcısı olarak görevlendirilmiştir.

Gerek Hüseyin Özcan’ın, gerek Ferhat Uslu’nun 2018 yılının son aylarında veya 2019 yılının ilk aylarında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine önce öğretim üyesi olarak atanmaları, sonra da birincisinin Dekan, ikincisinin Dekan Yardımcısı olarak görevlendirilmeleri bir rastlantı değildir.

2019 yılının Eylül ayında adı geçen Fakültenin Hukuk Felsefesi Anabilim Dalından Dr. Melike Belkıs Aydın’ın ve keza yine aynı günlerde adı geçen Fakültenin Ceza Hukuku Anabilim Dalından Dr. Barış Işık’ın görevlerine son verilmesi de bir rastlantı değildir.

Muhtemelen önümüzdeki günlerde Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde daha pek çok öğretim elamanının görevine son verilecek ve yerleri başkalarıyla doldurulacaktır!

Anlaşılan o ki, Anadolu bozkırında bir vaha olan Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden birileri çok rahatsız olmuş. Bu vahayı eninde sonunda kurutacaklar!

5. Asıl Sorumlu Kim?

Yukarıda yazdığım gibi ehil öğretim elemanlarının kovulup onların derslerinin konuyla ilgili herhangi bir uzmanlığı olmayan öğretim üyelerine verdirilmesi insanı isyan ettiren bir uygulamadır. Şüphesiz bu uygulamadan ilk başta Anadolu Üniversitesi Rektörü ve Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı sorumludur. Acaba tek sorumlu onlar mı?

Yukarıdaki olay, bu ülkede hergün yaşadığımız benzer olaylardan sadece bir örnek. Bu olayların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Aslında bu olaylardan sadece bu olayların failleri değil; bu olaylar karşısında susan hepimiz sorumluyuz.

Şimdi hukuk fakültelerimizde susan öğretim üyesi meslektaşlarıma seslenmek istiyorum:

Değerli meslektaşlarım, masanın altında saklanmaktan bıkmadınız mı? Altına saklandığınız masanın sizi ömrünüz boyunca koruyacağını mı sanıyorsunuz? Yarın veya öbür gün, sizin görevinize, sizin unvanınıza, sizin verdiğiniz derse malum birileri göz diktiğinde, sizi de saklandığınız yerden bulup çıkaracaklar ve görevinizden atacaklar. O zaman konuşmanızın, bağırıp çağırmanızın size sağlayacağı bir yarar olmayacaktır. Yıllarca susmuş, ancak sıra kendisine geldiğinde konuşan bir kişinin sözlerine kim itibar eder? [25]

Sonuç

Üç hukuk felsefesi hocasının görevine son veren, sonra da onların verdiği dersleri, o dersler konusunda herhangi bir uzmanlığı olmayan bir ilahiyat hocasına verdiren bir sistemle iyi hukukçu yetiştirilemez. Böyle bir sistemde yetişen hukukçuların görev yapacağı adliye, üzerine düşen görevi yapamaz.

Gelecekte hâkim, savcı veya avukat olarak adliyede görev alacak, adalet dağıtacak hukuk öğrencilerinin eğitilmesi görevinin ehil ellere verilmesi gerekir. Ehliyet ve liyakate aykırı olarak yapılan her şey, bu ülkeye, bu millete zarar veriyor.

Son aylarda Türkiye’de “yargı reformu” konusu gündemde. Hukuk eğitiminin önemine dikkat çekiliyor. Hukuk fakültelerinin beş yıla çıkarılacağı söyleniyor. Siyasî iktidar bir yandan yargı reformu ve hukuk eğitimi konusunda parlak sözler söylüyor; diğer yandan ise bir hukuk fakültemizde ders verme görevi, vereceği ders konusunda herhangi bir uzmanlığı olmayan bir ilâhiyat profesörüne veriliyor. Ben şahsen yargı reformunu savunanların samimî olduklarına inanmıyorum. Ama bir ihtimal samimiyseler, onları, hiç olmazsa, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ilahiyat fakültesi hocasının ders vermesini doğru bulmadıklarını beyan etmeye çağırıyorum.

6 Ekim 2019

* * *

EK (8.10.2019): Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1993 yılında kurulmuştur. Kuruluşunu izleyen ilk 10-15 yılda, bu Fakültede derslerin önemli bir kısmı, Ankara’dan, İstanbul’dan ve hatta İzmir’den gelen, ülkemizin en seçkin, en kıdemli, en saygın hocaları tarafından verilmiştir. Bu Fakülte bu hocaların fedakarlıklarıyla bugüne gelmiştir [26]. Bugün Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim elemanlarının önemli bir kısmı bu hocaların öğrencileri veya asistanlarıdır. Bu kıdemli hocalarımızın gösterdiği özveri olmasaydı, bugün Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi olduğu seviyede olamazdı. Bu kıdemli hocalarımızın Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine karşı yapmaları gereken son bir görev daha vardır: Binbir fedakarlıkla kurup geliştirdikleri bu Fakülte, bugünlerde ağır bir saldırı altında. Bu kıdemli hocalarımızı, kurdukları ve geliştirdikleri bu Fakülteye sahip çıkmaya, eski öğrencilerine ve asistanlarına destek vermeye davet ediyorum. Sizler bu ülkenin en kıdemli, sözü en geçen hocalarısınız. Lütfen susmayınız!

(Son Paragrafa İlişkin Not: 8.10.2019 tarihinde üç parafgraf yukarıya konulan bu paragraf 9.10.2019, saat 15:25'te buraya alınmıştır)


 

DİPNOTLAR

(Geri dönmek için dipnot numarasının üzerine tıklayınız).

[1] Yanlış anlaşılmasın; üzüldüğüm şey, dersi vermek için görevlendirilen öğretim üyesinin ilâhiyat fakültesi öğretim üyesi olması değil, konunun uzmanı olmayan bir kişiye hukuk fa-kültesinde ders verdirilmesidir. İlgili kişi ilâhiyat değil, bir başka fakülteden geliyor olsaydı da ortada üzüntü verici bir durum olurdu.

[2] www.anadolu.edu.tr/...hukuk-fakultesi/ogretim-elemanlari (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[3] Güz Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363575.pdf; Bahar Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363648.pdf (Erişim Tarihi: 6.10.2019)

[4] Güz Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363575.pdf; Bahar Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363648.pdf (Erişim Tarihi: 6.10.2019)

[5] Güz Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363575.pdf; Bahar Dönemi: www.anadolu.edu.tr/...201_1568363648.pdf (Erişim Tarihi: 6.10.2019)

[6] kisi.deu.edu.tr/mustafa.yildirim (Erişim Tarihi: 6.10.2019)

[7] kisi.deu.edu.tr/mustafa.yildirim (Erişim Tarihi: 6.10.2019)

[8] Bu konuda geçmişte Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukukçu olmayan, ilâhiyat fakültesi mezunu olan öğretim üyeleri tarafından ders verilmesini geçmişte şiddetle eleştirmiştim. Bu konuda bkz.: Kemal Gözler, “Yalova Üniversitesi SBE Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı Hakkında Eleştiriler”, www.anayasa.gen.tr/yalova-yl.pdf (Yayın Tarihi: 9 Ocak 2014).

[9] anadolu.edu.tr/ferhatuslu/idari-gorevler (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[10] Bu makaslanmış fotoğrafı çeken kişiden, bu fotoğrafın makaslanmamış halini bana göndermesini rica ediyorum. Fotoğrafın tam halini burada yayınlayacağım.

[11] Burada 6 Ekim 2019 saat 20:40'ta yayınladığı ilk versiyonunda söz konusu tweetin kaynağıda veriliyordu. Sanıyorum tweeetin sahibi benim makalem yayanlandıktan sonra çekinerek bu teveeti kaldırmıştır. 7 Ekim 2019, Saat 07:000 itibarıyla bu tweet'e ulaşılamıyor. Tweet sahibi tweetini kadırdığı için ben de burada söz konusu linki kaldırıyorum. KG.

[12] anadolu.edu.tr/hozcan/ogrenim-bilgisi (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[13] anadolu.edu.tr/hozcan/akademik-gorevler (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[14] anadolu.edu.tr/hozcan/akademik-gorevler (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[15] anadolu.edu.tr/.../degerlendirme-olcutleri-yeni.pdf (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[16] anadolu.edu.tr/hozcan/kitaplar (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[17] anadolu.edu.tr/hozcan/makaleler (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[18] dergipark.org.tr/tr/search?q="Hüseyin+Özcan"... (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[19] makaleler.mkutup.gov.tr/..."Hüseyin%20Özcan"... (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[20] anadolu.edu.tr/....duyuru/3.xls (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[21] Bkz. anadolu.edu.tr/hozcan/akademik-gorevler (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[22] akademik.anadolu.edu.tr/hozcan (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[23] Kaynak: Resmî Gazete, 6 Ekim 2019, Sayı 30910 (resmigazete.gov.tr/....20181025-4%20(10).pdf). (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[24] anadolu.edu.tr/ferhatuslu (Erişim Tarihi: 6.10.2019).

[25] Bu dipnotta, makalemin yayınlanmasından sonra ismi geçen kişiden açıklayıcı bir e-posta aldım. Bu e-postayı okuyunca bu dipnotta verdiğim örneği geri çekmeye karar verdim (7 Ekim 2019, Saat 07:20).

[26] Ben bu hocalardan birisi değilim. Hayatımda Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesine ayak basmadım.

Kaynak-http://www.anayasa.gen.tr