Kamudanhaber- Özel Haber

Ülkemizde, 10 Kasım 1938’de Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün ebediyete intikalinden bugüne her 10 Kasım’da Atatürk’ü anma törenleri yapılır. Bu törenlerin ilgi odağı, geniş bir kitleyi içermesinden dolayı özellikle taşrada Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullar olmaktadır. Yıllardır her 10 Kasım’da ya bir meczup ya da bir okulda yapılan anma töreni bazen de yapılmayan bir tören ülke gündemine oturur.

Ülkede laik-antilaik kamplaşmasından medet uman demokrasi karşıtı güçlerden bu törenler üzerinden siyasi taban oluşturmak isteyen kesimlere kadar çeşitli toplumsal gruplar bu törenleri yakinen takip ederler. Ülkede siyasal atmosferin gerildiği dönemlerde ve ara rejim dönemleri öncesinde bu konu kullanılmaya çalışılır. Bu ülkenin ferasetli insanları her defasında oyunu görüp boşa çıkarsa da huylu huyundan vazgeçmiyor.

Bu ülkede 10 Kasım Atatürk’ü anma törenleri 81 yıldır yapılıyor. Törenlerin, toplumun genelinin anma biçimi olan mevlit şeklinde değil de seküler bir zeminde yapılıyor olması tartışmaları körükleyen ana nirengi noktası…

Youtube’da ‘’Vali Recep Yazıcıoğlu Ortaokulu 10 kasım anma töreni’’ anma töreni yazdığınızda, bu okulun 10 Kasım 2017 yılındaki tören videosu ekrana geliyor. Ya da; ‘’Gülsafa Firdevs Kapancıoğlu İlkokulu 2/C sınıfının 10 Kasım oratoryo sunumu’’ yazdığınızda bu okulumuzun 10 Kasım 2017 yılındaki tören videosu ekrana geliyor. Söz konusu videolar izlendiğinde son bir haftadır tartışılan videolarla aynı koreografiye sahip olduğu görülecektir.

Peki neden, 2017 yılında bu görüntüler gündem olmazken ve aynı koreografi bu yıl sadece 17 okulda uygulanmış olmasına rağmen bir bardak suda fırtınalar koparılıyor?

Üstelik, önceki yıllarda soruşturma dahi açılmıyordu. Bakan Ziya Selçuk en azından soruşturma açtı. Sebebi belli…Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.

Dedik ya; törenlerin seküler bir zeminde yapılıyor olması tartışmanın ana noktası diye… Aynı koreografi muhafazakâr kimliği vurgulanan Bakanlar döneminde sorun teşkil etmezken herhangi bir cemaat bağlantısı öne çıkmayan bir Bakan döneminde ‘’Din elden gidiyor ey ahali’’ kıvamında ele alınabiliyor… Demek ki; mesele koreografi değil, Bakan’ın kimliği. Mesele koerografi olsa 2017’de aynı koreografiye neden sussunlar?

İnternet haber sitelerinde kaleme alınan yazılarda; ‘’Bu pagan kültürünü yeniden hortlatmaktır, bu bir gericiliktir. Toplumu özünden koparmaktır.’’ mealinde tepkiler verildi.

‘’MEMURSEN Genel Başkanı Ali YALÇIN’ın sosyal medya hesapları üzerinden verdiği tepkinin aynısını olabiliyorsa daha şiddetlisini tüm sivil toplum örgütleri göstermelidir.’’ Denilerek Ali Yalçın’ın bu konudaki öncü duruşu tebrik edildi.

Ali Yalçın ise, 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerine ilişkin olarak; “Bu tarz bir etkinlik ne masum ne de makuldür. Örneklerin farklı illerden yansıması tesadüf olabilir mi? İncelemede organize olup olmadığı da ortaya çıkarılmalıdır” dedi.

O halde, biz Sayın Ali Yalçın’a soralım?

Türkiye genelinde tepkilere neden olan aynı koreografinin sergilendiği 17 okulun 17’sinin de yöneticisinin Genel Başkanı olduğunuz Eğitim-Bir-Sen sendikası üyesi olduğunu biliyor musunuz? Bu okulların yöneticilerinin Eğitim-Bir-Sen üyesi olması hakkında söyleyecek bir sözünüz var mı?

Bu durum size masum ve makbul geliyor mu? Yoksa bir komplo ile mi karşı karşıyasınız?

Sendikanızın büyümesine paralel olarak gerek yönetim kademelerinizde gerekse üyeleriniz arasında Eğitim-Bir-Sen misyonuna aykırı kimliklerin arttığını düşünüyor musunuz?

Sendikada eksen kayması olduğu yönünde yapılan ikazları kitleselleşmenin doğal sonucu, kültürel bir zenginlik olarak mı görüyorsunuz? Veya bu durum sizin için de bir sorun teşkil ediyor mu?

Tüm bu bilgiler ışığında; sizce bu olan bitenler konusunda asıl sorumlu kim?

Ve… Sizce, Bakan Ziya Selçuk bu durumda ne yapmalı?