Suriye'nin İdlib kentinde Beşşar Esed rejimin işkencelerine ev sahipliği yapan eski hapishane, saldırılardan kaçan ailelerin sığınağı oldu.

Ocak ayı itibariyle İdlib kentine bağlı Maraatinüman'a Rusya ve rejim saldırılarının yoğunlaşmasıyla on binlerce sivil evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Maddi imkansızlıkların gölgesinde soğuk kış şartlarında ısınmak için yakıt temin edemeyen aileler, başlarını sokacak yer bulmakta da zorlanıyor.

İdlib kırsalından kent merkezine göç eden yaklaşık 75 aile, çareyi Esed rejiminin tutukladığı insanlara işkence yapmak için kullandığı eski hapishaneye sığınmakta buldu. Aralarında yaşlı, çocuk ve kadınların bulunduğu aileler, rejimin işkence ve insanlığa karşı işlediği suç izlerini taşıyan hapishanenin duvarları arasında hayata tutunmaya çalışıyor.

İki çocuğu ve karısıyla hapishanede kalan Ebu Firas, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Humuslu Ebu Firas, rejimin katliamları nedeniyle yerinden edildiğini ve Maraatinüman'a göç ettiğini ifade etti. Orada da Rus saldırıları yüzünden huzur bulamadığını aktaran Ebu Firas, "Rusların bize karşı kullanmadığı silah kalmadı. Çocukların cesetleri yandı. Bu yüzden de İdlib kentine göç ettik. Cebimizde paramız yoktu. Buradaki insanlar bize hapishanede kalabileceğimizi söyledi. Şu an hapishanede yaşıyoruz. Ne mazotumuz ne de odunumuz var. Burada ısınamıyoruz." diye konuştu.

"Bir insan kendi isteğiyle hapse girer mi?"

Hapishanede kalanlardan Ebu Ahmet de "Rusya ve rejimin saldırılarından kaçarak buraya geldik. Hapishane içerisinde 75 aile birlikte yaşamaya çalışıyoruz. Bir insan kendi isteğiyle hapse girer mi? Bize tam olarak böyle oldu." değerlendirmesini yaptı.

İdlib'de durum

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.

Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı. Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 10 Mayıs 2019'da yaptığı açıklamada, rejim unsurlarının İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs’tan itibaren kara harekatına dönüştüğüne dikkati çekmişti.

Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib'in güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirdi.

17 Eylül 2018'deki Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bini buldu.