DİYARBAKIR(AA) - HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan anne Hatice Ceylan, oğlu Cafer'e kavuşmuş, bu durum diğer annelere de umut olmuştu. Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde 4 yıl önce 15 yaşındayken dağa kaçırılan ve önceki gün güvenlik güçlerine teslim olan Cafer Ceylan'ın emniyette ifadesi alındı.

Terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu YPG'den kaçmayı başararak güvenlik güçlerine teslim olan Ceylan, ifadesinde bir arkadaşıyla örgütten kaçma sürecine ilişkin bilgi verdi.

Ceylan, ifadesinde kaçırıldığında ilk olarak terör örgütünün işgali altındaki Kobani'ye götürüldüğünü anlattı.

Bir müddet Kobani'de kaldıktan sonra Münbiç'e gönderildiğini belirten Ceylan, terör örgütü üyelerinin kendilerine aylarca ideolojik eğitimler verdiğini söyledi.

"Örgüt bize sürekli baskı yapmaktaydı"

Yaklaşık bir yıl önce Tel Abyad'a ve ardından "Suluk" diye tabir edilen bölgeye gönderildiklerini anlatan Ceylan, "Bu bölgeye görevlendirilmek istemiyordum ancak beni zorla buraya görevlendirdiler. Ben zaten Tel Abyad'a gelmeden önce örgütün bize yapmış olduğu baskılardan çok sıkılmıştım, örgüt bize sürekli baskı yapmaktaydı. Burada bulunduğum sürede sorun çıkarmaya başladım, bu sebeple beni 20-25 günlük sürelerle farklı kamplara gönderdiler." diye konuştu.

Barış Pınarı Harekatı başladıktan sonra Kobani'ye gönderildiğini dile getiren Ceylan, "Örgüt, harekatın başlaması ile hendek ve tünel kazmak dahil birçok tedbir almaya başladı. Burada bir şahıs ile örgütten kaçmayı düşündük ancak o gün için bir yol bulamadığımızdan gerçekleştiremedik. Yaklaşık 20 gün sonra bu şahsı başka bir bölgeye görevlendirdiler. Daha sonra, beraber teslim olduğum şahıs ile Kobani'de tanıştık. Kendisi bana örgütten kaçmak istediğini söyledi, bunun üzerine kaçma planı yaptık." ifadelerini kullandı.

"Araca yakıt alacağımızı söyledik"

Örgütten kaçış planını anlatan Ceylan, terör örgütünün lojistik işlerinde çalıştırıldığını, örgüt üyeleri tarafından kendisine araç tahsis edildiğini söyledi.

Aracın anahtarının sürekli kendisinde olduğunu belirten Ceylan, ifadesinde şunları belirtti:

"Biz kaçmaya karar verdiğimizde kendimize ait telefon olmadığından bir köylüden telefonunu kullanmak için aldık ve 155'i aradık. Telefonda ben konuştum. 155 ile konuştuğumuzda Kobani bölgesinde olduğumuzu, teslim olmak istediğimizi söyledim. Telefondaki şahıs bana ne zaman ve nereye gelebileceğimizi sordu. Biz de 'Fırsat bulduğumuzda sizi arayalım.' dedik. Bu konuşmada karşı şahıs bana bir telefon numarası verdi ve bu numarayı aramamızı söyledi. Kaçmaya karar verdiğimiz 9 Aralık 2019 tarihinde akşam saatlerinde beraber teslim olduğum şahısla yukarıda bahsetmiş olduğum araçla Kobani'den ayrıldık.

Kobani'den ayrılırken komutanımıza (örgütün sözde sorumlusu) araca yakıt alacağımızı söyledik. Yolda bize verilen telefon numarasını aradık, karşı şahıs bize sınıra geleceğini ve bizi teslim alacağını söyledi. Biz de bunun üzerine araçla Türkiye sınırlarına doğru geldik. Aracı sınıra yakın bir köyde bıraktıktan sonra sınıra doğru yürüyerek geldik. Sınıra gelirken karşı şahısla telefon irtibatımız hiç kesilmedi. Bizi sınır kapısında karşıladı. Sınır kapısını açarak bizi içeriye aldılar, sınırda telefonda konuştuğumuz kişi bizi görevlilere teslim etti