Disiplin kavramı ilk defa telaffuz edildiğinde, genellikle eğitim camiasında, biraz gri, biraz mesafe, biraz sertlik akla gelir. Disiplinli öğretmenler gülmezler. Kaşları hep çatık, suratları ise asıktır. Güldüklerinde, biraz yumuşak ve sevecen olduklarında tüm otoriteyi kaybedeceklerini düşünürler ve sertlik yanlısı politikalarını sürdürme kararı alırlar.

Disiplin, gerçekte nedir? Disiplin bizim bildiğimiz ve kullandığımız şekilde başka bir anlama sahiptir. Disiplin, kurallara uyma zorunluluğudur. Sabah saat 09.00’da başlayan ders için öğretmenin ve öğrencinin en geç 08.45’te okulda olması, kılık kıyafet zorunluluğuna uyması, öğrencinin ödevini yapması, öğretmenin derse hazırlıklı girmesi, disiplin kavramı içerisinde ele alınır. Disiplinli öğretmen denildiği zaman, derse zamanında giren, derste uyulması gereken kurallara uyan, dersini belirlenen zaman dilimi içerisinde işleyen ve yetiştiren öğretmen kastedilir. Derse girdiği zaman projeksiyon açılmamışsa, öğretmen ders araç ve gereçlerini gerektiği gibi kullanamıyorsa, öğrencinin dikkatini çekip, derse odaklaşmalarını sağlayamıyorsa, gevşek öğretmenden söz ediyoruz demektir.

Disiplinli öğretmen, lider öğretmen özelliklerini taşır. Kitleyi peşinden sürükler. Öğrenciler ona hayran olur ve onu rol model alırlar. Bu sebeple disiplinli öğretmen, öncelikle bilgi gücü, zekâsı ve genel kültürü ile öğrenciyi etkileyebilen öğretmendir.

Disiplinli öğretmen, öğrenciye kurallara niçin uyması gerektiğini anlatan kişidir. Kuralları öğrencilerle birlikte koyup, niçin koyulduğunu da anlatan öğretmen, bilişselci bir yöntemle, kuralların öğrenci tarafından içselleştirilmesini sağlar. Bu aşamada en önemli olan durum, öğretmenin öğrencilerle birlikte koyduğu kurallara uyması ve öğrencilere örnek olmasıdır. Öğrenciler, kuralları kendileri belirlerse, kurallara uymada daha istekli ve kararlı olurlar.

Disiplinli öğretmen, bireysel olarak hareket ettiğinde, sınırlı düzeyde başarılı olur. Bu sebeple, okulun genelinde kabul görmüş, tüm eğitim çalışanlarının onayını almış, okula özgü bir disiplin politikasının olması gerekir. Üç beş fedakâr öğretmenin çabasıyla, okulda disiplin sağlanamaz. Öğrenci bir olumsuz davranış yaptığında Ali öğretmen başka Berna öğretmen başka tepki veriyorsa, disiplin kurallarını kabul ettirmek imkânsız hale gelir. Kurallar, tutarlı ve dengeli bir biçimde uygulandığında öğrencilerin yaşam biçimi haline dönüşür.

Disiplin kuralları bir okulda değer haline dönüştürülürken, en çok dikkat edilmesi gereken şey, disiplinsiz eylemlere anında müdahale edip, davranışın düzeltilmesini sağlamaktır. Bu konuda her zaman Zimbardo’nun “Kırık Cam Kuramı” akla gelir. Zimbardo, 1969 yılında aldığı iki arabadan birisini New York’un dar gelirli ailelerinin yaşadığı bir semte, diğerini de üst gelir grubunun yaşadığı bir semte bırakır. Alt gelir grubunun yaşadığı semtte araba çok kısa zamanda parçalanır ve çalınır. Arabadan geriye çok az şey kalır. Gelir durumu yüksek olan ailelerin bulunduğu semtteki arabaya ise bir şey olmaz. Zimbardo asistanı ile bu arabanın kelebek camını kırar ve izlemeye başlar. Bir hafta sonra gelir durumu iyi olan semtteki arabada talan edilmiştir. Zimbardo bu deneyinin sonucunda, kelebek cam kırıldığı zaman ilk müdahale yapılmazsa, sorun çözülmezse, disiplin dışı davranışların önlenemeyeceğini iddia eder.

Okullar açıldığı ilk hafta gömleğinin eteğini aşağıya indirip gezen, ceketini omzuna alıp kabadayılık yapan ya da derste şaklabanlık yapıp dersi kaynatmaya çalışan öğrenciye anında müdahale edilmezse disiplin dışı davranışlar yaygınlaşmaya başlar. Disiplin dışı davranışlara müdahale edip anında çözüm yolu bulmak, yaşam alanı sunmamak gerekir.

Disiplinli öğretmenlerin en fazla meydan okuyucularından birisi de eğitimde özgürlük kavramıdır. Eric Fromm’un “Özgürlükten Kaçış” adlı eserinde belirttiği gibi özgürlük, seçeneklerin çok olmasıdır. Bir okulda öğretmen, okul müdürü öğrenciye ne kadar çok seçenek sunabiliyorsa, orada özgürlükten söz ediliyor demektir. Öğrencilerin her istediğini yapması özgürlük değildir.

Öğrenci sınıfta oturma, dersi dinleme, not alma, soru sorma ve ders içi etkinliklere katılma gibi sorumlulukları vardır. Parmak kaldırarak konuşmuyorsa, dersi boykot edici tutum ve davranışlarda bulunuyorsa, dersi kaynatma eğilimi içerisinde ise, disiplin kavramından uzaklaşıldığının göstergesidir. Bir sınıfta öğrenmenin kalitesi, öğrencinin, öğrenmeye uygun hal ve hareketleri ile mümkündür. Herkesin konuştuğu, farklı tutum ve davranışlar sergilediği bir ortamda iyi bir öğretim sürecinden söz edilemez. Bu sebeple, öğretmen sınıfta öğrenmeye hazır bir ortam sağlamak zorundadır.

Disiplin kuralları kazandırılırken olumlu mesajlar verilir. “Çöpleri, çöp kutusuna attığınız için teşekkür ederiz.” Salonda sessiz olunuz.” “Elinizi, kolunuzu kendinize saklayınız.” “Çiçekleri dalında kokladığınız için teşekkür ederiz.” Disiplin kuralları belirlenirken, mutlaka doğru davranış örüntüsü hedef kitleye aktarılmalıdır. “Yerlere çöp atmak yasaktır” sadece yasağı ifade eder. Oysa yukarıdaki gibi, “Çöpleri, çöp kutusuna attığınız için teşekkür ederiz.” İfadesinde, çöpün nereye atılacağının da gösterilmesi söz konusudur.

Disiplin, tutarlı, dengeli ve istikrarlı bir okul ortamında oluşur. Eğitici davranışlarındaki belirsizlik, disiplin dışı davranışları besler. Öğretmenlerin sürekli olarak etkiyi, mecbur kaldıkları zaman yetkiyi kullanmaları gerekir. Sürekli yetki kullanmak, öğretmenin meslekte etkisiz kalmasına neden olabilir. Bu aşamada öğrenciye güven vermek, güven iklimi ve kültürü oluşturmak, etkili disiplin uygulamaları açısından önem arz etmektedir.