Çocukluk yıllarımızda büyüklerimizden bize masal anlatmalarını istediğimizde bize şu tekerlemeyi söylerlerdi:

Masal masal matlı masal,

Oturmuş bakla satar,

Baklanın okkası kaça dediğimde,

Şaşırmış yüzüme bakar…

Televizyonun olmadığı, internetin henüz keşfedilmediği, bilgisayarın bilinmediği dönemlerde hayatımıza renk ve anlam katan şeylerin başında masallar vardı. Masal anlatmak da masal dinlemek de bir beceri olarak kabul edilirdi. İyi masal anlatıcısı olmak için iyi bir okuyucu olmak gerekiyordu. Kasabanın meydanında bulunan kitapçıdan masal kitabı almak, yeni gelen masal kitaplarına sahip olmak için acele ederdik. Birbirimize masal kitaplarımızı verir, okur ve birbirimize ilginç masallar anlatırdık.

O yıllarda yetişkinler de hep masal okur, masal anlatırdı. Masal bilmemek, masal anlatamamak istenmeyen bir durumdu. Anne ve babalar çocuklarına masal anlatmak için birbiriyle yarışırdı. Komşularımız masal anlatmak, masal dinlemek için misafirliğe gelir ya da misafirliğe giderdi. Masal ortak bir dildi. Masallarla duygular, düşünceler anlatılır, paylaşılırdı. Masal dinlerken patlamış mısır yemek, üryani pekmezini ezip, sulandırıp içmek tarifi imkânsız mutluluk verirdi bizlere.

Uzak diyarlar, uzaktaki insanlar hakkında masallar yoluyla bilgi sahibi olurduk. Kaf Dağı’nın arkasındaki ejderhanın elinden sevdiği kızı kurtaran kahraman, bizim de kahramanımız olurdu. Bu masallar sevdikleri için canını ortaya koymanın, fedakâr olmanın, vefalı olmanın önemini bizlere anlatırdı. Bazen bir masal kahramanının davranışından temel ahlaki çıkarımları yapardık. Kahramanla özdeşleşirdik. Kahraman rüyalarımıza girerdi. Günlük yaşantımızda sevdiğimiz masal kahramanı gibi davranırdık. Her masalın sonunda kötüler kaybeder, iyiler kazanırdı. Bu yüzden asla vazgeçmemeyi, savaşçı olmayı, mücadele etmeyi öğrenirdik.

Elektriğin olmadığı, gaz lambası ya da fanusun evleri aydınlatmaya çalıştığı, soğuk ve uzun kış gecelerinde yüreğimizi masallarla ısıtırdık. Masal anlatıcısı: Bir varmış bir yokmuş. evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken…” diyerek başladığında nefesimizi tutar, masalı pür dikkat dinlemeye başlardık. Her masalın bir iyi niyetli bir de kötü niyetli kahramanı vardı. Masalın iyi olan kahramanları, her zaman dürüst ve ahlaklıydı. Biz de çocuk yüreğimizde, hep dürüst ve ahlaklı olmak ve güzel bir hayat yaşamak isterdik.

Masal anlatılmaya başladığında duyduğumuz her kelime ile birlikte olayı zihnimizde canlandırırdık. Masal dinledikçe hayal gücümüz gelişirdi. Masalı dinleyen herkes, zihninde farklı şemalar oluştururdu. Bazılarının kahramanı uzun boylu ve esmer, bazılarının ise orta boylu, geniş omuzlu olurdu. Bazılarının atı üzüm renkli safran kan İngiliz atı, bazılarının atı ise siyah safkan Arap atına benzerdi. Hayal dünyamızın sınırları yoktu.

Masal anlatıcısı, masalın içerisinde onlarca yeni sözcük kullanırdı. Sözcük dağarcığımız masal dinledikçe artardı. İnsan beyninin sözcüklerle düşündüğünü, ne kadar sözcük bilirse o kadar ilginç şeyler düşünebileceğini, konuşabileceğini ve yazabileceğini o zamanlar bilmiyorduk. Ama dinlediğimiz masallar bize güzel Türkçemizi daha da iyi öğrenmemizi sağladı.

Okul çağına geldiğimizde masal okumaya ve masal anlatmaya aynı zamanda da masal dinlemeye de devam ettik. Masal dinlerken dinleme, izleme ve anlama becerimiz gelişti. Öğrencilik hayatımda öğretmeni uzun süre dinleyebilme becerisi kazandım. Bu beceri bizim öğrencilik hayatımızda çok işimize yaradı.

Masal dinlerken, masal anlatıcısının konuşma tarzı, mimikleri, vurgulamaları bazen yüreğimizi kıpırdatır, bazen korkar bazen de gülerdik. O günlerde masal dinlerken ya da okurken drama, rol yapma becerisi kazandığımızı şimdi daha iyi anlıyorum. Masal dinleyerek büyüyen çocukların rol yapma becerisi çok gelişir. Kendilerini ifade ederken mimik ve jestlerini daha iyi kullanırlar. Beden dillerini kullanmada çok başarılı olurlar. Duygu ve düşüncelerini ifade etmede sorun yaşamazlar.

Masal dinleyerek büyüyen çocuklar iyi birer hatip olurlar. Konuşma tarzları, üslupları, vurguları, telaffuzları çok gelişir. Konuşurken çok akıcı bir dil kullanırlar. Konuşma esnasında sözcük aramazlar. Kelimeler bir çağlayan gibi dillerinden dökülmeye başlar.

Masal dinleyerek büyüyen çocuklar dünyayı, olayları, olaylar arasındaki ilişkiyi çok iyi kurabilirler. Bu çocuklar, öğrendiği bilgiyi başka bir alana transfer etmede çok başarılı olurlar. Bu yüzden de tüm derslerinde üst düzeyde başarıyı yakalayabilirler.

Masal dinleyerek yetişen çocuklar, yazılı ifade becerisinde üst düzey başarıya sahip olurlar. Yazmak için, öğrenmek, öğrenmek için okumak, dinlemek, araştırmak gerekir. Dinledikçe cezve dolar ve cezve taşmaya başlar. Bu yüzden tiyatroda yetkin ve yeterli hale gelenlere, “Cezvesi taşmış.” denir. Masal okuyan, anlatan ve dinleyenlerin de kısa zamanda “cezvesi taşmaya” başlar.

Sonuç olarak yeniden çocukluk yıllarıma gitsem düzenli olarak masal okur, şiir ezberler, tekerleme söylerdim. Mahallenin çamurlu sokaklarında koşar inadına kirlenirdim. Dokuz kiremit oynarken kan ter içerisinde kalıp, akşam biraz ateşlenmekten de korkmazdım. Dalından bir elmayı koparıp yemenin, köşeye sıkışmış bir kirpinin savunma mekanizmalarını nasıl hayata geçirdiğini görmek müthiş bir deneyimdi. Mahallenin bozuk kaldırımlarından karşıdan karşıya geçmek için yavaş yavaş yürüyen kaplumbağayı kucağına alıp güvenli bir yere bırakmak, çocuk kalbimizde merhamet, iyilik gibi kavramların oluşmasına sebep olurdu. Şimdi hep birlikte cep telefonlarımızı, bilgisayarlarımızı ve televizyonlarımızı kapatalım. Birbirimizin yüzüne bakalım. “Parmak Çocuk ve Dev Adam” masalını anlatmaya başlayalım. Birlikte zaman geçirelim. Masal kahramanlarını taklit edelim. Hayal dünyamızda iyiliği, dostluğu ve kardeşliği pekiştirelim. Masal okumaya, masal anlatmaya, masal dinlemeye yeniden başlayalım. Hep birlikte teknoloji detoksu yapalım. Teknoloji detoksu yaptıkça birbirimizin erdemlerini, güzelliklerini, faziletlerini daha fazla göreceğiz ve daha iyi iletim kuracağız. Dünya değişmiş, teknoloji gelişmiş olabilir. Hayatımızda her ne değişirse değişsin masal okumak, masal dinlemek ve masal anlatmak için yüzlerce nedenimiz, yüzlerce kazanımınız olacaktır.

Not: Bu makale MiniMiko dergisine yazdığım ön sözün geliştirilmiş halidir.