BİLİNÇLİ EĞİTİME KARŞIYIM!
Çiçekleri tanısın diye bir çocuğun elinden tutup onu çiçekli parklara götürmek bilinçli bir eğitim şeklidir.
Çocuğun elinden tutup da onunla gezmek adına, onu dağlara götürmek bilinçsiz bir eğitimdir.
Bir eğitimci olarak ben, bilinçli eğitime değil, bilinçsiz eğitime tarafım.
Bilinçli bir şekilde, planlı, kurallı, belirli çerçeveler çizilerek verilen eğitim çocuğun beyninde kurallar çizer, sınırlar oluşturur ve sadece sunulanla yetinmek zorunda bırakır çocukları.
Bu planlı eğitim okullarda zaten yeterince veriliyor.
Televizyonlardan belgesel izleyerek, hayvanat bahçelerini gezdirerek çocuklara mutlaka bir şeyler kazandırma şansınız var, inkâr etmiyorum.
Lakin!
Çocuklarınızın hayata hazır hale gelmesini istiyorsanız, kalabalıklarda silik bir şekilde kaybolmasına gönlünüz razı değilse, onları oyun parklarına, çiçek tarlalarına götürdüğünüz kadar dağlara da götürün!
Eline diken batsın. Acıyı hissetsin, alışsın acıya!
Ayağına çamur bulaşsın. Çamur tipli insanlara karşı tavır geliştirsin.
Yağmura yakalanın ansızın. Yağmurun korkulacak bir şey olmadığını bilsin.
Issız yokuşlarda taş yuvarlayın. Hafif taşların yuvarlanmaya bile değer olmadığını öğrensin.
Denizde taş yüzdürün.
Çamurdan arabalar yapın birlikte. Enerjisini toprağa versin, el becerileri gelişsin.
Bir kuş yakalayıp hemen salıverin gökyüzüne, birlikte yaptığınız uçurtmalardan uçurun. Özgürlüğü öğrensin, özgürlüğü sevsin ve özgürlüğün bedelini özgür olmadan ödesin.
Karınca yuvasına şeker dökün. Vermeyi öğrensin, karşılıksız vermeyi hem de!
Çocuğunuza müthiş, ağrısız, sancısız, sıkıntısız bir gelecek sunmanızın imkânsız olduğunu, onu cam fanus içinde yaşatamayacağınızı bildiğiniz halde koruyucu değil öğretici olun.
Paradan nefret ettirin mesela!
Dağlara çıkmanın milyonlara bedel olduğunu anlasın, hissetsin!
“İyi de işler öyle hiç de öyle olmuyor” dediğinizi duyuyorum.
Dağa gitmek ücretli olsaydı yapardınız bilirim.
Ya da!
Siz bildiğiniz gibi yapın…
Semaveri yakacak odunu toplayamayan, çayı demlemesini bilemeyen çocuktan doktor olsa ne olur, mühendis olsa ne olur?
Mustafa SÜS
1974 yılında Kayseri Yahyalı’da doğdu. İlkokulu Derebağ İlkokulunda okuduktan sonra Yahyalı İmam Hatip Lisesinde liseyi bitirip 1994 yılında Şehit Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesine başlayıp 1998 yılında Öğretmen olarak atandı. 2012 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesinde Eğitim Yöneticiliği ve Teftiş dalında Yüksek Lisans yaptı.
2007 yılından itibaren yerel gazetelerde, internet haber sitelerinde eğitim ve toplumsal içerikli köşe yazıları yazmaya başladı. Kendine ait internet sitesinde, şiir, deneme, hikâye dalında yazılarına halen devam etmekte olan Mustafa SÜS, 2016 yılında “Yitik Kadınlar” adlı hikâye kitabını çıkardı.
Aynı zamanda Diriliş Postası adlı ulusal gazetede köşe yazarlığı yapan Süs, evli ve bir çocuk babasıdır.
- Dilimizi maymuna çevirdik 08.02.2024
- Kimseye akıl verme, isteyene de! 15.01.2024
- Haydi demeden gitmeyi öğrenmek 19.12.2023
- Muteber Öğretmen 22.11.2023
- Öğretmene Öfke Kontrolü Eğitimi Verilmeli 09.11.2023
- Sekülerlerin ikiyüzlülüğü 27.09.2023
- Çok Bilmiş Veliler 24.09.2023
- İkiyüzlü faşistlik 19.09.2023
- Yönetici rüşvet almalı 12.09.2023
- Bırakın Herkes İşini Yapsın 04.09.2023
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar