Yıllar önce bir arkadaşım Ankara’da, Siteler’e yakın bir mahallede ikâmet ettiğini, sık sık komşularının değiştiğini anlatmıştı. Komşularınız neden değişiyor? diye sorduğumda: “Çoğu sitelerde mobilya ustası. Borç alarak mobilya imalathanesi açıyorlar. Son model araba alıyorlar. Lüks ve şatafatlı yaşıyorlar. Sonra da tası tarağı toplayıp köye, babasının evine dönüyorlar.” demişti. Hiç başarılı olan yok mu? sorusuna ise: “Evet, başarılı olanlar var. Genellikle hesabını bilen, makul yaşayan, gösterişten uzak ve işinin çırağı olanlar başarılı oluyor. Onlar da bir müddet sonra bizim mahalleden taşınıp Çankaya, Yaşam Kent gibi sosyoekonomik düzeyi yüksek olan semtlere gidiyorlar. Başarılı olmanın yolu, önce bildiği işi yapmak, sonra da işinin patronu değil, emekçisi olmak, önemli.” demişti.

2018 yılında çeviri editörü olduğum McEwan’ın “Etkili Okul Yöneticilerinin 10 Özelliği” kitabında en çok dikkatimi çeken metafor “Kirpi ve Tilki” metaforuydu. Tilki çok kurnaz, çok akıllı ve 15’e yakın tuzak bilip, bu bildiği tuzakları kullanıp avlarını yakalamaya çalışıyordu. Kirpi ise sadece bir şey biliyordu. Kendisi bir tehlike ile karşılaştığında hemen kapanıyor, oklarını düşmana doğru dikleştirip savunma pozisyonuna geçiyordu. Tilki bir türlü kirpiyi avlayamıyordu. Oysa tilki 15’e yakın taktik, teknik bilmesine rağmen başarısız, kirpi ise bir teknik bilmesine rağmen başarılı oluyordu. Acaba başarısız liderler, başarısız şirketler, başarısız okullar, tilki gibi mi davranıyor?

Gerek Siteler sakinleri gerekse Tilki konseptine sahip örgütlerin sorunları birbiri ile benzer özellikler taşımasa da, ortak özelliklerinin liderlik sorunu olduğu ileri sürülebilir. Siteler esnafının liderlik sorunu kendi kendine liderlik yapamamak, öz yeterliğini geliştirememek, öz yönetim becerisinden yoksun olmaktır. Tilki konseptinde ise maymun iştahlılık, uzmanı olmadığı işe girmek birçok dalda at oynatmak, dağılmak ve bir türlü toplayamamaktır.

Jim Collins (2013) “İyi”den Mükemmel Şirkete” adlı kitabında, başarılı olan örgüt liderlerinin liderlik özelliğini incelemiş ve bu liderlerin en önemli özelliğini “5. Düzey Liderlik” olarak tanımlamıştır. Beşinci Düzey Liderlerin özellikleri şunlardır: Sakin, alçakgönüllü, ılımlı, çekingen, utangaç, nazik, iyi huylu, başkalarını öven, geri planda kalmaktan hoşlanan, kendi hakkında yazılan ve konuşulanlara inanmayan. Bu özellikler Türkiye’de bir liderde olsa lider hakkında ne düşünülürdü?

Nucor şirketini iflastan kurtaran CEO Ken Iverson hakkında yönetim kurulu üyesi Jim Hlavacek’in görüşleri oldukça ilginçtir: Ken, inanılmaz alçakgönüllü bir adamdır. Hem yaptığı işi onun kadar iyi yapıp hem de onun kadar alçakgönüllü bir insan görmedim. Bu söylediklerim onun özel hayatı ile de ilgili. O kadar sade bir adam ki, köpeğini mahallesindeki veterinere kendisi götürür. Yıllardır aynı mütevazı evde yaşar. Park yerinin üstü açık olduğu için arabasının camı buz tutmuş, buzları temizlerken kredi kartını kullanmış bu esnada kredi kartı kırılmış. Ben de ona dedim ki: “Sen de park yerinin üzerini kapattır.” Bana şu cevabı verdi: “Bir sürü masraf açacak, o kadarına değmez.”

Başarısız olan örgüt liderlerinin parlak bir hayat yaşadıkları, ön plana çıktıkları “biz” yerine “ben” ifadesini kullandıkları, ekibinin başarısını sahiplendikleri, kibirli oldukları, meydan okudukları, her şeyi kendi bildiklerini sandıkları, sinirli, saldırgan ve kavgacı oldukları görülmektedir. Eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit, başbakanlığa eski bir Kartal marka otomobille gelmesi eleştiri konusu olmuştu. Beşinci Düzey Liderlerin özelliği parlak ve şatafatlı yaşamamaları, işkolik ve yaptıkları işte uzman olmalarıdır. Doğal olarak Beşinci Düzey Liderleri televizyon programlarında, lüks mekânlarda, skandal yaratacak alanlarda görmek mümkün değildir. Bu liderler, iş ve üretim merkezli olmalarının yanında kendi kendine liderlik yapabilen, fanatik disiplin uygulamalarına yönelen ve bunu da örgüt kültürü haline dönüştüren kişilerdir.

Öz yönetim, öz disiplin ve beşinci düzey lider davranışları sergileyen kişilerin başında Kimberly-Clark şirketinin CEO’su Darwin E. Smith gelir. Smith Indiana’lı fakir bir köy çocuğudur. Gündüzleri International Harvester’de çalışıp geceleri de Indiana University’ye devam etmiştir. İş kazasında parmaklarından birinin ucu kopmuştur. Smith ne o akşamki okulunu ne de bir sonraki günkü işini aksatmıştır. Kanser hastası olmasına rağmen işine devam etmiş ve hem kanseri yenmiş hem de şirketi başarıya ulaştırmıştır. İyi’den mükemmele geçişin örnek CEO’su olan Smith, her zaman kişisel alçakgönüllülük ile mesleki iradeyi birleştiren bir kişi özelliği taşımıştır. Bu özelliği sayesinde başarıdan başarıya koşmuş, marka şirketler yaratmıştır (Collins, 2013, ss. 23-24).

Eğitim örgütlerinin liderlerinin Beşinci Düzey Disiplin anlayışına sahip olmaları gerekir. Eğitim örgütlerinin hedef kitlesi insan, eğittiği insan, etkileşim içinde bulunduğu insandır. İnsanlar; makul ve mantıklı olan, alçakgönüllü, işini iyi bilen ve yapan, mesleki disipline sahip olan kişilere karşı güven duyar ve iş birliği yaparlar. Bir okul yöneticisi bu özellikleri ile öğrenci, öğretmen, veli ve çevre ile ilişki kurmaya başlar, iş merkezli davranışlar sergiler, somut başarılar ortaya koymaya başlarsa, liderlik davranışlarını akredite etmiş olur. Bunu gerçekleştirmenin yolu kararlı disiplin, alan uzmanlığı, iyi bir ekip ve hedefe kilitlenmek en önemli bileşen olacaktır.

Eğitim örgütlerinin girdisi olan öğrencilerin; zekâ, hazır bulunuşluk, sosyoekonomik, sosyokültürel düzeyi düşük olması halinde, eğitimde başarı düşmeye başlar. Bu meydan okuyuculara rağmen eğitimde başarıyı artırmak mümkündür. Dezavantajlı çevrede fanatik disiplin, faydalı paranoya ve deney, gözlemden yararlanıp karar alma, topyekûn çalışma, çevreyi eğitme, çevrenin değişmesini sağlama çabaları, önemli bir başlangıç yapmaktır. Yıllar önce öğrencilerime şu soruyu sormuştum: “Okula tablet ile giden mi, tezek ile giden mi daha başarılı olur?” Öğrencilerim tablet ile giden daha başarılı olur cevabını vermişti. Aslında tablet ile giden de tezek ile giden de başarılı olabilir. Burada başarıyı belirleyen hangisinin daha fazla motive olduğudur. Tablet ile gidenin akşama kadar sosyal medyada sörf yapıyor olması, tablette oyun oynaması halinde, tablet ona çok fazla bir şey kazandırmaz. Tezek ile gidenle aynı düzeye gelir. Önemli olan motivasyon, geleceği görmek, geleceğe odaklaşmak ve gelecekte kendisi için iyi şeyleri düşünüp harekete geçmektir.

Sonuç olarak liderlik lüks makam arabası, arka koltuk, koruma ordusu, özel şoför, çift sekreter, jakuzili makam odası, astronomik ücret değildir. Bu tür talepler genellikle üçüncü dünya ülkelerinde çok fazla yaygındır. Gelişmiş ülkelerde liderlerin markette alışveriş yaptığına, otobüse bindiklerine, bisiklet sürdüklerine ve mütevazı bir yaşam içerisinde olduklarına şahit olursunuz. İş’teki başarının ön koşulu lüks ve şatafatlı yaşamak değildir. Üst düzeyde düşünmek, proje üretmek, üretilen projeleri uygulamaya koyup kararlı bir şekilde sürdürebilmektir. Başarılı örgütlerin liderleri ve hayatta başarılı olan insanların öz geçmişleri incelendiğinde, daha alçakgönüllü oldukları, utangaç oldukları, popüler olmaya çalışma gibi ergen davranışları sergilemedikleri görülmektedir. Takım bilinci yaratmada liderlerin bu özelliği etkili rol oynar. Mühendis kavramı İngilizce “Engineer”, “motor” kavramından gelir. Biz de ise “Hendese” “hesap yapmak” anlamına gelir. Bu yüzden bizdeki mühendisler beyaz yakalı, Batı’daki mühendisler daha çok mavi yakalıdır ve bilfiil imalathanenin bir köşesinde, bilgisayarı, araç-gereci ile yoğun bir şekilde çalışır. Osmanlı devlet geleneğinde paşaların pazar yerine hizmetçileri ve korumaları ile gelmeleri; şan, şöhret açısından bir meydan okuma, olarak ifade edilir. Aynı davranış günümüzde, farklı şekillerde ortaya çıkmış, şekil ve biçim değiştirerek devam etmektedir. Çağdaş toplumlarda statü, üretim ve çalışmakla ortaya koyulması gerekmektedir.

Kaynakça

Collins, J. (2002). “İyi’den Mükemmel Şirkete. (Levent Cinemre, Çev.). İstanbul: Boyner.