Günlük gazeteleri okurken en çok dikkatimi çeken haberlerin başında boşanan çiftlerin, boşandıktan sonra birbirlerine karşı sergiledikleri olumsuz davranışlar gelmektedir. Kadın velayetini üzerine aldığı dört yaşındaki çocuğunu, boşandığı kocasına göstermemek için çaba sarf ederken, Alman eşinden olan küçük kızını Türkiye’ye kaçırıp boşandığı eşine acı ve ızdırap çektiren Türkler, boşanmak isteyen kocasına acı çektirmek için kendi çocuğunu boğarak öldüren anneler gibi pek çok iç karartan, yüz kızartan haberler okuyoruz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Peki kadın ya da erkek boşandığı eşine neden böyle bir acı çektirmek ister?

Literatür incelendiğinde bu olumsuz davranışı sergileyen kişilerin davranışlarına “Medea Sendromu” adı verilmektedir. Medea kompleksi adı ile de bilinen bu hastalığın diğer bir ismi de art niyetli anne sendromudur. Bu hastalığın tanımı ilk kez Dr. Richard Gardner tarafından yapılmıştır. Günümüzde boşanma davalarının sık görülmesiyle birlikte Medea Sendromlu vakalara daha sık rastlanmaktadır. Bu sendromu yaşayan kadınlar ayrıldıkları eşlerine duydukları kızgınlık ve nefretten dolayı çocuklarını babalarından bilinçli olarak uzaklaştırır ve baba-çocuk ilişkisinin zarar görmesine neden olurlar. Aynı olumsuz davranışları sergileyen babalar da vardır. Bu sebeple art niyetli baba sendromu adı da verilebilir.

Yunan tragedyalarından Euripides’in yazdığı Medea tragedyasında bahsedilen Medea, bir kraliçedir. Kral olan kocası Jason, Medea’dan boşanır. Para ve daha çok üne kavuşmak için zengin bir kadınla evlenir. Medea eski kocasından intikam almak için giyildiğinde ateşe dönüp giyeni yakan büyülü hırkayı, kocasının evlendiği kraliçeye ve kraliçenin babasına giydirir. Daha sonra kendi doğurduğu iki çocuğunu hançerleyerek öldürür. İki çocuğunu öldürdüğünde acı çekeceğini bilmesine rağmen, Kral’ın çocukları öldüğü için daha çok acı çekeceğini düşünerek, kendi acısını hafifletir. Medea’nın davranışları incelendiğinde, Medea’nın amacı bir çıkar elde etmekten daha çok, boşandığı kocasından intikam almak olduğu görülmektedir.

Medea davranışlarının yoğun yaşandığı ailelerde büyüyen çocukların ruh sağlıkları bozulmakta, psikolojik travma yaşamalarına sebep olmakta, yetişkin olduklarında ise, yaşadıkları topluma uyum sağlamada güçlük yaşamaktadırlar.

Medea Sendromu’nun yoğun yaşandığı diğer yapılardan birisi de örgütlerdir. Üstleri ile çatışan kişiler, astlarına baskı ve zulüm uygulayarak bir çeşit mobbing davranışları sergilemektedirler. Örgütlerde intikamcı davranış sergileyenler, üstleri tarafından haksız bir şekilde mağdur edildiklerini düşünmekte ve astlarına karşı aynı davranışları sergileyerek maruz kaldıklarını düşündükleri olumsuz davranışları dengelemeye çalışmakta ve yaptıklarını rasyonelleştirip, haklı bir gerekçeye dayandırmaktadırlar.

Medea Sendromu’nun eğitim örgütlerinde şu şekilde gerçekleşmektedir: İlçe Milli Eğitim Müdürü tarafından dışlanan, sevilmeyen ve mağdur edilen bir okul yöneticisi, mahiyetindeki öğretmenlere benzeri davranışlar sergileyerek onları mağdur edebilir. Bu şekilde Medea Sendromu’nun yaşanmasına neden olabilir. Bu okulda yaşanan Medea Sendromu’nda etken aktör İlçe Milli Eğitim Müdürü, edilgen aktör okul yöneticisi, araçsal aktör ise öğretmenlerdir. Medea Sendromu yaşayanların açık ve gizli amaçları olabilir. Bu aşamada Medea Sendromu yaşayan okul yöneticisi, maruz kaldığını düşündüğü haksızlığı gidermek amacıyla mı olumsuz davranışlar sergilemektedir? Öğretmenlere baskı yaparak, İlçe Milli Eğitim Müdürü tarafından maruz kaldığı olumsuz travmayı dengelemeye mi çalışmaktadır? İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün yaptığı haksız davranışlara dikkat mi çekmeye çalışmaktadır? Eylem tamamen itibar kaybının telafi edilmesine mi yöneliktir? Medea Sendromu’nda genel olarak yaşanan haksızlığa maruz kaldığını düşünen kişinin başkalarına zarar vererek, kendisine haksızlık yapan kişiden açıkça intikam alması yatmakta ve acılarını hafifletmeye, itibar kaybını dengelemeye çalışmaktadır. Medea Sendromu örgütlerde verim düşüklüğü, dedikodu, iftira, örgütsel sessizlik, örgütsel sinizm, örgütsel bağıllıkta azalma, örgütsel barış ortamının bozulması, çatışma ve mobbing gibi olumsuz davranışların yaşanmasına zemin hazırlamaktadır. Mağdur bu süreçte yoğun olarak “zihinsel geviş getirmeye” başlamakta, örgütün malına zarar vermekte ve performansı düşmektedir. Zamanını gereksiz, fuzuli işlerle uğraşarak geçirmektedir.

Medea Sendromu, okul yöneticisinin baskı yaptığı, dışladığı, mobbing davranışları sergilediği öğretmenlerde de ortaya çıkmaktadır. Okul yöneticisinin bu olumsuz davranışlarına karşı, saygınlığını korumak, kayıplarını dengelemek isteyen öğretmen, benzeri davranışları öğrencilere yansıtabilir. Öğrencilere baskı yapmak, sınavları zorlaştırmak, hataları affetmemek, öğrencilere karşı tolerans eşiğini yükseltmek, velilerle çatışmak gibi pek çok olumsuz davranışları gösterebilirler. Kültürümüzde bu davranış “Eşeğini dövemeyen semerini döver.” Atasözü ile ifade edilmektedir.

Kocaeli Üniversitesi’nde görevli Oktay Koç, İş yerinde İntikamcı Davranışlar ve Medea Sendromu: Türk Kamu Yönetimi Alanına İlişkin Bir Vaka Analizi adlı çalışmasında, bir devlet üniversitesinde bölüm başkanı ile dekan arasındaki çekişmeden kaynaklanan intikamcı davranışlarda, bölüm başkanının kendisinin ve dekanın astı olan genç bir öğretim üyesine “nasıl” ve “neden” araçsallaştırarak baskı yaptığını saptamaya çalışmıştır. Dekan ile bölüm başkanının ilişkileri zayıftır. Dekan, ilişkilerinin zayıf olduğu bölüm başkanının bulunduğu bölümdeki genç bir öğretim üyesi ile ilişkileri iyidir. Bölüm başkanı, dekana karşı, genç öğretim üyesine kötü davranarak, dekandan intikam almaya çalışmaktadır. Bölüm başkanının bu davranışlarının temelinde üstlere psikolojik baskı oluşturma amacı güdülmektedir. Örgütlerde intikam alma davranışının temelinde güç ve statü yatmaktadır. Üstlerin elinde bulundurdukları güç ve statü, intikam alma davranışlarını tetiklemede etkili rol oynamaktadır. İntikamcı davranışlar sergileyen kişiler, olumsuz davranışlar sergileyerek güçsüz olmadıklarını, kısıtlı da olsa mevcut yetkilerini gerekirse nasıl etkili kullanabileceklerini göstermeye çalışmaktadırlar. Ayrıca, intikamcı davranışlar sergileyenler, karşı tarafın acı çekmesini, yüklü bir maliyet ve riskin ortaya çıkmasını istedikleri ileri sürülebilir. İntikamcı davranışlar dikkat çekmek, popüler olmak ve farklılığını ortaya koymak amacıyla da yapılabilir. Her çalışanın saygınlığını koruma ve yaşatma güdüsü olduğu kabul edilirse, intikamcı davranışların ortaya çıkmasında her birey bir şekilde olumsuz davranışlarını rasyonelleştirdiği ve olumsuz davranışlar sergileyebileceği ifade edilebilir.

Sonuç olarak, güneş çarığı, çarık da ayağı sıkmaktadır. Ailede, sosyal çevrede ve örgütlerde görülen olumsuz davranışlar dalga etkisi ile artış göstermektedir. Bireyler sorun çözerken yeni sorun alanları yarattığında, yanlış sorun çözme yöntemlerini işe koştuklarında, bireylerin onur, namus, haysiyet gibi değerlerine saldırıp yok etmeye çalıştıklarında, Medea Sendromu ortaya çıkabilmektedir. Ailede, örgütlerde ve okullarda etkili iletişim ve sorun çözme yaklaşımları Medea Sendromu’nun yaşanmasını asgari düzeye indirebilir. Boşanan ailelerin, boşandıktan sonra Aile Psikoloğu’ndan destek almaları gerekir. Sorun her ne olursa olsun bireyin değerlerine ve biricikliğine yönelik olmayan davranışlar, Medea Sendromu’nu ortaya çıkarmaz. Yüksek bağlamlı kültür özelliği gösteren Türk Kültürü, Medea Sendromu’nun yoğun yaşanmasına sebep olabilir. Yüksek bağlamlı kültürlerde ilişki ağı ve mahalle baskısı güçlüdür. İlişkilerin yoğun, iletişimin düşük yoğunlukta yaşanıyor olması, Medea Sendromu’nun davetçisidir. Medea Sendromu’nun örgütlerde yaşanıyor olması mobbing başlığı altında ele alınabilir. Kötü yönetilen çatışma örgütlerde mobbing davranışlarının görülme sıklığını artırabilir. Örgütlerde yaşanan çatışma, Medea Sendromu’nun yaşanmasına, Medea Sendromu da uzun kısa ve uzun vadede mobbing davranışlarının görülmesine neden olmaktadır. Bu sebeple, örgütlerde yaşanan çatışmaları etkili yönetme konusunda yöneticiler eğitilmeli ve Medea Sendromu’nun yaşanması önlenmelidir. Türk halkının büyük çoğunluğunun televizyonlarda dizi film izledikleri göz önüne alındığında, ailenin bütünlüğünü korumak, boşanan eşlerin yaşadıkları sorunları çözmelerine destek olmak amacıyla dizi filmlerde Medea Sendromu ile ilgili olarak subliminal mesajlar verilebilir. Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından kamu spotu hazırlanarak, toplumun farkındalık düzeyi artırılabilir.

Kaynaklar

Koç, O. (2016). İş Yerinde İntikamcı Davranışlar ve Medea Sendromu: Türk Kamu Yönetimi Alanına İlişkin Bir Vaka Analizi. Yönetim Bilimleri Dergisi,14(28)587-610.