AĞLAYANIN MALI GÜLEN’E DE AĞLAYANA DA YARAMAYACAK GİBİ!
Herhangi bir devlet, cemaat ya da kişinin en dibe çöktüğü andır kibrinin zirvede olduğu an…
Burnundan kıl aldırmayan, astığım astık, kestiğim kestik tavrıyla hareket eden bir domuz sürüsü geldi geçti bu ülkeden.
Aynen de domuz gibiydiler. Kurşunun işlemediği bir yapıları vardı.
Girdikleri bağı, bostanı talan edip çıkıyorlardı, kimseler de bunlara bi’şey diyemiyordu.
Yan gözle bakanı içeri atıyorlar, ya durun siz nasıl bir dini cemaatsiniz diyenlere de kafir diyorlar ama el altından kafire hizmet ediyorlardı.
Hemen herkesin içinde bir şüphe vardı onlara karşı.
Vardı ama kimse o şüphesini dile getirmeye cesaret edemiyordu.
Cesur olanları da susturmak için dava açıyorlardı. Hakkımda açılmış davaları bunun en somut örneğidir.
Pensilvanya ayısının dershaneleri hakkında ve cemaatin kirli yapısı hakkında zamanında yazdığım yazılar dava olarak geri dönmüştü.
Neyse ki beş kuruş param nasip olmadı şükürler olsun.
İçinde şüphe olanlar da uyarıldığı zaman, haklısın ama adamlar dünyanın dört bir yanında bayrağımızı dalgalandırıyor gibi laflar ediyorlardı.
15 Temmuz yaşanmamış olsaydı gene o içinde şüphe olanlar paralarını akıtacaklardı bu domuz sürüsüne.
Onlar da semirip semirip kan kusacaktı.
Devlet-millet el ele bertaraf etti bu sürüyü.
Ve “Ağlayanın malı Gülen’e yaramaz.” Diyerek tüm mallarına el konuldu.
El konuldu ama..!
El konulan devasa okullar sahipsiz.
Devletin bu okullara acilen sahip çıkması gerekiyor.
Okulların ne hizmetlisi var ne memuru var ne yöneticileri var…
Kervan yolda dizilir veya olduğu kadar, mantığıyla yaklaşırsak, asıl sahibine, millete dönen bu okullar dört gün sonra işe yaramaz hale gelecek.
Kocaman dev ağaçları bakımsızlıktan kuruyup gidecek.
Okullara görevlendirilen bir müdür bu dev yapıların hakkından nasıl gelecek?
Önceleri millete diyorduk, etmeyin eylemeyin bu domuz sürüsünün peşinden gitmeyin, söz dinletemedik ta ki 15 Temmuz’a kadar.
Şimdi de devletimize, bakanlığımıza durumu arz ediyoruz.
Tabela asmakla, tabelanın üzerine afilli yazılar yazmakla ve girişine 15 Temmuz Kitabeleri yaptırmakla iş çözülmüyor.
Bu okullara el atın!
Bu yapıya kuyruk sallayarak himmette bulunan türedi zenginlere devlet, onların okutup terörist yetiştirdiği kurumlara verdiğin paranın bari yarısını devlete ver de hiç olmazsa millete hizmet edecek nesil yetiştirelim desin…
Yalnızca bir okul müdürünün bahçıvan, hizmetli, müdür yardımcısı, memur gibi görevlerin hepsini üstlenmesiyle devasa kurumlar yürümez.
Bunu ben biliyorum da devlet neden bilmiyor ve el atmıyor bu konuya?
Mustafa SÜS
1974 yılında Kayseri Yahyalı’da doğdu. İlkokulu Derebağ İlkokulunda okuduktan sonra Yahyalı İmam Hatip Lisesinde liseyi bitirip 1994 yılında Şehit Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesine başlayıp 1998 yılında Öğretmen olarak atandı. 2012 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesinde Eğitim Yöneticiliği ve Teftiş dalında Yüksek Lisans yaptı.
2007 yılından itibaren yerel gazetelerde, internet haber sitelerinde eğitim ve toplumsal içerikli köşe yazıları yazmaya başladı. Kendine ait internet sitesinde, şiir, deneme, hikâye dalında yazılarına halen devam etmekte olan Mustafa SÜS, 2016 yılında “Yitik Kadınlar” adlı hikâye kitabını çıkardı.
Aynı zamanda Diriliş Postası adlı ulusal gazetede köşe yazarlığı yapan Süs, evli ve bir çocuk babasıdır.
- Dilimizi maymuna çevirdik 08.02.2024
- Kimseye akıl verme, isteyene de! 15.01.2024
- Haydi demeden gitmeyi öğrenmek 19.12.2023
- Muteber Öğretmen 22.11.2023
- Öğretmene Öfke Kontrolü Eğitimi Verilmeli 09.11.2023
- Sekülerlerin ikiyüzlülüğü 27.09.2023
- Çok Bilmiş Veliler 24.09.2023
- İkiyüzlü faşistlik 19.09.2023
- Yönetici rüşvet almalı 12.09.2023
- Bırakın Herkes İşini Yapsın 04.09.2023
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar